Afyon olaylarında yaralanan Mehmetçiklerden bir bölümü Ankara’da Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde yatarak tedavi görüyor.

Yaralı askerlerimizi ziyaret etmek isteyen CHP’li parlamenterlere yasak koyan zihniyet, o akademinin komutanlığını üstlenmiş korgeneral rütbeli subaydan mı geliyor? Yoksa yasağın arkasında bizzat Genelkurmay Başkanı mı var?

Bir meslek gezisi nedeni ile Hatay’da bulunduğum için bu ayrıntıları tam olarak bilmiyorum.

Zaten seçilmiş bir parlamenter ya da parlamanterlere yasak diyen zihniyetten daha çok, bu emri veren makamların tümünün bağlandığı hükümetin başı yani Başbakan’ın tavrı ilgilendiriyor beni.

Heyhat. Her kürsüye çıkışta seçilmişlerin atanmışlara üstün olduğunu savunarak bize bu ilkeyi adeta ezberleten Başbakan. Bu kez tamamen emrindeki tak-şak diye selam verenlerin savunmanlığını yaparak CHP’li milletvekillerini şov yapmakla suçluyor.

Bu atanmışlar bürokrasisinin yaratmak istediği oligarşiye karşı tek karşı ses, o da parti disiplinini de gözeterek belirli frekanstan itiraz eden TBMM’nin Sayın Başkanı Cemil Çiçek’tir.

Başbakan’ın demokrasi ile ilgili gerçek duygularını bir turnusol kâğıdı sadakatıyla ortaya çıkaran bu olay, “Benim seçilmişlerim, atamış olduklarımdan elbette üstündür. Ama ötesine karışmam” anlamında bir belge değerini taşımaktadır.

AKP’nin iktidarında on yılı geride bırakmakta olan bir Türkiye’de, icranın başının seçilmiş, ama kendisine karşı olan milletin temsilcilerine bu farklı bakış açısı, demokrasiye bağlanmış olan umutlar açısından da hüzün vericidir.

Demokrasimizin inişli çıkışlı yolculuğunun \t12 Eylül ’80 darbesi ile nasıl yara aldığını bu yıldönümünde daha iyi anlayıp değerlendirme olanağını, iktidarda tek parti olarak bulunan AKP’nin yarattığı korku havasının nasıl egemen olduğunu, iki gündür bazı meslek örgütleri ile birebir ilişki kurduğum Antakya’da bir kez daha gördüm.

O gözlemleri gelecek yazımda paylaşacağım.