Orada Bir Devlet Daha Var Başbakan!

04 Aralık 2012 Salı

İsrailin işgalinde bulunan Filistinli Arapların kaderi bence aynı denizi paylaşan Kıbrıs Adasının kuzeyinde yaşayan soydaşlarımızla örtüşüyor.

\n

Filistinlilerin toprakları 1947’de İsrail Devletinin kurulmasıyla birlikte sürekli küçüldü.

\n

Kıbrıslı Türkler ise Osmanlı Sultanının kiralaması sonunda, burnumuzun dibindeki bu kara parçasına sahip olan İngilterenin adadaki egemenliğini sona erdirmesinden sonra Atinanın bitmek bilmeyen enosis rüyalarıyla taciz altında kaldılar.

\n

Çete savaşlarına karşı direndiler; o arada şehitler verdiler. Gazileri oldu.

\n

Filistindeki bağımsızlık savaşının önderi Yaser Arafattı. Kıbrıs Türklerini örgütleyen kahramanlar Faiz Kaymak, Fazıl Küçük ve özellikle de Rauf Denktaş oldu.

\n

Niçin özelliklediye sorarsanız, ilk ikisinin daha çok politik ve hukuksal savaşım verdiğini söyleyebilirim.

\n

Sevgili dostum Denktaş ise politik ve hukuksal savaşımı göz ardı etmedi. Ancak sözün bittiği yerde de adadaki mücahitlerin önünde fiilen cephe savaşı verdi. Tutuklandı.

\n

Meraklıları son kitabım Kalbur Saman İçindede bu konuda daha ayrıntı bulabilirler (a.g.e. sayfa 104, 106, 113).

\n

Ancak her iki ulus arasında çok önemli bir de farkı göz ardı edemeyiz.

\n

Kıbrıs Türklerinin arkasında anavatanları vardı. Menderesin başbakanlığı döneminde Dışişleri Bakanlığı yapanlardan Fuat Köprülü her ne kadar Türkiyenin Kıbrıs diye bir davası olmadığını söylemiş olsa da onun halefi olan Fatin Rüştü Zorlu, adada Türklerin silahlandırılması ve muntazam birer mücahit olması için Özel Harp Dairesi ile işbirliği yaptı ve yer yer küçük mukavemet örgütleri oluşturdu.

\n

Bülent Ecevit, 1974te başbakan olunca, Enosis çetelerinin Makariosu ortadan kaldırmak amacıyla harekete geçmelerini değerlendirdi. Ada Türklerine karşı açılan savaşı ünlü Barış Harekâtı ve Silahlı Kuvvetlerimizin adaya çıkarma yapmasıyla sonuçlandırdı.

\n

1974 Temmuzundan bu yana adada, önce self determination kendi kendini yönetmehakkını kullanarak bir federal devlet olarak kurulmuş; daha sonra kurucu meclisini de oluşturarak aşama aşama devlet haline gelmiş bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti var!

\n

Ne gariptir ki Kuzey Kıbrıs Türklerinden sayıca daha küçük nüfuslu ama büyük devletlerin birçoğu tarafından tanınmakla kalmayıp BMye de üye olarak kabul edilmiş ülkeler var.

\n

Geçen hafta Ortadoğunun ezilmiş halklarından Filistin, BMnin -şimdilik- gözlemci devlet statüsü tanıdığı bir ülke haline geldi.

\n

Genel kurulda bu doğrultuda yapılan oylamada 9 ret ve 41 çekimser oya karşılık, 138 kabul oyu sağlanması için Türkiye yoğun bir diplomasi trafiği yaptı. Ret oyu verenler içinde İsrail dışında ABD ve İngilterenin de bulunması, tanınma çalışmaları iyi örgütlenirse süper devletlere rağmen karar alınabileceğini ortaya koymuştur.

\n

2002’de AKP iktidar olunca, BMnin o tarihlerdeki genel sekreteri Annanın adayı birleştirmeyi amaçlayan ünlü planı, Erdoğanın olağanüstü çabaları sonucu Kıbrıs Türkleri tarafından yüzde 64 gibi bir çoğunlukla benimsenmişti.

\n

Bereket, ada Rumlarının illa ki ayrı yaşama ısrarları yüzde 75.38li bir Hayır oyu ile sandığa yansıdığı için Ankaranın büyük devletlere baş eğen politikası yenilgiye uğramış sayılmıştı.

\n

Dışişlerimiz ve özellikle Başbakan, o günden bu yana, Yunanistan emperyalizminin inatçı tutumunu yenmek için Türk devletleri başta olmak üzere İslam dünyasında nasıl bir çalışma yaptı ki KKTC BMde gözlemci üye statüsüne bile ulaşamamıştır.

\n

Filistinin aldığı sonuç sadece Filistinlilerce değil Erdoğan, Davutoğlu ve AKP dünyası tarafından da bir bayram sevinciyle kutlanırken KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ve yurttaşları haklı olarak anavatanlarını yöneten Başbakandan bu sorunun yanıtını vermesini beklemezler mi?

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları