Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
RTE'ye 4 Dur...
İktidarda olmanın sonsuz yaptırım gücüyle hareket eden Başbakan’a ilk kez “sınırlama” geldi. Bir iktidar düşünün, “seçildim, artık bir dahaki seçimlere kadar her şeyi yaparım” düşüncesiyle ve rahatlığıyla hareket etsin… Dünyanın hiçbir “demokratik” ülkesinde seçilmiş bir iktidar böyle hareket etmez, zaten edemez de...
Eğer ülkenin temel siyasal ve toplumsal özelliğini “Hz. Eyüp sabrı” ile adım adım 11 yılda tamamen değiştirmeye, ülkenin temel kurucu referanslarını kaldırmaya ve yerlerine, mensup olduğun siyasal İslamın referanslarını (veya başka bir şeyi) koymaya başladın mı… hangi ülkede olursa olsun büyük bir direnişle karşılaşırsın...
Türkiye, bu konuda geç bile kaldı! Çok geç uyandı!
Bunun birkaç nedeni var:
* Korku toplumu yaratıldı... Bizzat RTE’nin iş dünyasından tutun, bütün kesimlere, iradesine karşı çıkıldığında “hesap sorabileceği”ni fiiliyatta göstermesi ve durmadan da ikaz etmesi! Böylece toplumun her kesiminde bu iktidarın her kötülüğü yapabileceği sanısı veya inancı yaygınlaştı...
* 5 yıl boyunca Ergenekon ve darbe masallarıyla ülkenin düşünme iradesi üzerine adeta tam ipotek kondu... İnsanlar suçsuz yere 5 yılı aşkın süredir içeride tutuluyor ve Balyoz gibi baştan sona yalan dolan davada ağır mahkûmiyetler verildi... Yargı, adalet, siyasetin kılıcı gibi hareket ediyor…
* Herkesin dinlendiği inancı yaygınlaştırıldı... Fiiliyatta da dinleniyoruz... her an polisin kapınıza dayanabileceği, tutuklanabileceğiniz duygusu yaratıldı. Medyadaki tetikçi kalemler, şunlar neden hâlâ dışarıda diye yazdı çizdi...
Alabildiğine bir korku toplumu...
* Medya satın alındı, çökertildi, korkutuldu, baskılandı… Televizyon haber kanallarında iktidarın hoşlanmayacağı bir önemli olayı izleyemezsiniz... milletin en çok izlediği sanılan kanallar bir bir iktidar yanlısı yapıldı. En son Karamehmet medyası, inanılmaz, kabul edilemez bir şekilde ve TMSF denilen iktidar aracıyla hükümetleştirildi... hey, bunu nasıl kabul eder bu toplum! NTV medyası çökertildi, patronu tirtir titriyor mu yoksa tamamen Tayyipleşti de seve seve mi yapıyor, belirsiz… Şunu kalkıp desin: Kusura bakmayın, bu devirde gazetecilik yapılamaz... Patronun keskin kılıç olarak kullandığı adamı da hiç unutmayalım!
Taksim/Gezi Direnişi, RTE’nin bu alabildiğine diktatörlüğüne ilk dur haykırışı oldu. Bedeli ağırdı ama diktatörlere karşı bedel ödemeden özgürlük elde edilemiyor... DirenTaksim tüm Türkiye’de daha da bedel ödemeye hazır olduğunu gösterdi... Bu tavır çok önemlidir! İktidar, SEN ÖLDÜRMEYİ ÇOK İYİ BİLİRSİN noktasına geldi...
Bu birinci “dur”du...
İkinci büyük “dur”, Erdoğan’ın dışarıdaki destekçisi ABD ve AB’den geldi!
RTE’den bir “Ilımlı İslam” örnek iktidarı ve ülkesi yaratabileceklerini sanan bu güçler, gemi azıya almış bir iktidarın epey köktendinci gidişatı ve Ortadoğu politikaları karşısında kaygılandılar... Taksim Direnişi ve Erdoğan’ın alabildiğine polis şiddeti karşısında iktidarın diktatör yüzünü gördüler... Batı dünyasındaki haberlerin, yorumların manşetlerini yer olsa da sıralasam, karikatürlerini bassam...
Üçüncü ‘Dur’, Mısır’dan geldi...
Mursi, Tayyipleşme yolunda ilerlerken birinci yılında on milyonları karşısında buldu. Seçimlere gitmeyi kabul etse, demokratik bir insan olurdu! Acaba Ankara’dan da birileri ona Dayan Mursi mi dedi?!
Tahrir, iki yıl önceki büyük direnişin veya baharın tam devamıdır! Mısır halkı, demokrasi, hak ve özgürlükler yolunda hiç durmadan yürüyor... RTE’nin Mursi ana ayağı, ittifakı tam çöktü! Çökerten Tahrir’dir, ayaklanan 16 milyon örgütlü halktır... bunu unutmayalım… Konuyu “ordu”ya indirgemekle, 16 milyonun direnişine büyük haksızlık yaparsınız! Zaten Tahrir Alanı da hiç öyle düşünmüyor. Dedikodusu bize kalıyor!
İsyancılar Mursi’nin sarayını bassalardı, iktidarı ele geçirselerdi, ordu tarafsız kalsaydı... Buna ne diyecektiniz? Halk darbe yaptı, bu olmaz, yasalara aykırı, 3 yıl daha beklesin sandığa gitsin mi!
Burada sosyolojik büyük olaylardan bahsediyoruz, hey duyuyor musunuz sayın ve sevgili kanaat liderlerim, ahkâm kesenlerim!..
İsyanın, orduyu da gerektiğinde inine tıkayacak güçte olduğunu düşünüyorum.
Bir dördüncü “Dur” daha var: Batı’nın Türkiye modeliyle Ortadoğu’ya “ılımlı İslam” modelleri yaratmak projesinin tam çöküşü...
İki önemli “ılımlı İslam” iktidarı yaratma projesi, büyük bir başarısızlıkla son buldu... Evet, Türkiye ve Mısır’dan bahsediyorum…
Her ikisi de “köktenciliğe” giden bir siyasal İslam olarak kimliklerini ortaya koydu... Her ikisi de kendine oy verenleri, diğer kesime karşı koydular... Ülkenin ve milletin bütünlüğünü göz ardı ettiler…
Bütün davranışları “biz ebedi olarak burada kalacağız”a işaret ediyordu...
Her iki proje de, “Siyasal İslamdan demokrasi çıkmaz” düşüncesini güçlendiren sonuçlar üretti, üretiyor...
Tekrar söylüyorum: Laikliğin ortadan kaldırılmaya çalışıldığı, laikçilik diye küçümsendiği ve yok edilmeye çalışıldığı hiçbir yerde demokrasi gelişmez, gelişemez…
Bizim gibi ülkelerde, ancak diktatörlükler, bütün dinci totaliterliğiyle yeşerir, gelişir...
Geldik bu temel tartışma konumuzaaa...
Özetle: RTE iktidarı, sınırlarına dayandığı gibi, şimdi oradan gerilemeye başladı... hem de önemli bir hız ile...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev