Rize - Beşiktaş için formalite maçıydı.
“Yalnız Kurt Hikmet Karaman, Gitarist Çocuk Bilic’e karşıydı...”
Demba Ba, Atiba, Veli, Olcay, Tolga kadroda bile yok!
Sabah akşam Rize ile maç yapıldığı için ikinci maçta sahada olacaklar...
3. kaleci Günay sahada, takımın ikinci kalecisi Cenk yedekte
Opare ve Milosevic uyum için sahadaydı. Tolgay zaten kendini göstermişti! İsmail, Uğur, Kerim ve Necip’in mayası ortadaydı...
Atınç da artık üst sınıfta sayılırdı... Burada önemli olan Günay, Eslem ve Muhammed Raşit’ti...
Yeni bir “Müfrezenin” üyeleri gibi bir araya gelmiş olan bu insanların ortaya çıkartacağı “Tabloydu”! Bu “tablo” sadece 1 kez yapılırdı ve tekrarı olmazdı...
Bunun için de “Uyum” önemliydi....
Uyum “ritmleri”, ortaya muazzam enstantaneler çıkartırdı... Bakın; “Şiir”, edebiyatın şahikasıdır..!!
Değişik bir anlatımla, iyi bir tablo nasıl ki renklerin birbirleri ile uyum ve ahenginden ortaya çıkıyorsa; güzel bir şiir de harflerin, hecelerin ve kelimelerin birbirleriyle oluşturdukları uyum lezzetlenen, ortaya çıkan bu “ritm” de ortaya dizelerin birbirleriyle yaptıkları mükemmel bir dansı çıkartır.. Ben buna Şiir derim!... Burayı dikkatle okuyun; ‘Kötü şair harfleri, heceleri kuramaz...’ O iş, iyi şairlerin işidir..!!
Futbol da iyi bir ressam gibi tablo yapmak veya iyi bir şair gibi, iyi şiir yazmaya benzer... İyi şairler iyi ‘şiir’, iyi antrenörler de iyi takım “kurar...”!
Unutmayın, ‘Kötü şairler kötü şiir yazarlar..
Yazdıklarını bir kendileri, bir de 1’inci dereceden akrabaları okur..! Ben bunları yazarken, Milosevic ve Opare kendi kendilerini sakatladılar.. Çimlere tekme atarak sakatlanan oyuncular olarak tarihi de geçtiler bence... Oğuzhan ve Serdar ilk yarı bitmeden sahadaki yerini aldı. Ben Serdar’ın yerinde olsam “Düştünüz mü len elime...” derdim(!)...
Bu arada, “Kardeşim şair ne yapsın bu durumda” demekten kendimi alamadım... E, bu arada maçı sual edecek olursanız “Bi’halt yoktu”!
Bu maç ancak, ‘Hangi futbolcu nasıl oynayacak ve oynadı!?’ diyebilmek için seyredilirdi!
Futbol “lezzeti” için değil...
Pektemek oyuna girerken Bilic’in, Hikmet Hoca’ya “Bak Mustafa giriyor, sakatlamayın..” demesi beni de Hikmet Hocayı de çok güldürdü doğrusu...
Ve bu maçta,
Şairlerin “İlham Perisi”, ilham perisi olalı, böyle zulüm görmedi tabii..