Annelerle Babalar Galiba Eşit Değil...

17 Nisan 2014 Perşembe

Günlük yaşantımızı etkileyen olayların algılanması da Borsa İstanbul’daki (BİST) alışveriş mantığına benziyor.
Örneğin faizin artırıldığı gün BİST’te yaprak kımıldamıyor.
Anlayana soruyorsunuz. “Faizin yükseleceği belliydi. Söylentinin doğruluğunun anlaşıldığı günkü işlemlerde etkili oldu. Resmi açıklama gününe etkisi kalmadı” deniyor.
Yolsuzluk, usulsüzlük ve rüşvet iddialarının ortaya döküldüğü 17 ve 25 Aralık günlerinde oluşan havanın yerel seçimlere yansımaması da benzer bir yaklaşımla değerlendiriliyor:
“Yolsuzluk ve rüşvet olayları yıllardan beri biliniyordu zaten.”

***

Yerel seçim geride kaldı ama tartışması hâlâ sürüyor.
“Türkiye’nin en şaibeli seçimi” aynı zamanda dinsel söylemin de en çok dile getirildiği seçim oldu.
Dinin siyasete alet edilmesi artık Türkiye’nin yadsınmaz gerçeklerinden biri. “Kim yapıyor” sorusunun yanıtı da “Kim yapmıyor ki”ye dönüştü.
Ama seçimin en ilginç ve özgün suçlaması Başbakan Erdoğan’dan geldi. CHP Üsküdar adayı Özkes için hazırlanan yaftalardan birinde “Üsküdar’a müftü başkan yakışır” yazıyordu. Konunun uzmanı Başbakan, suçlamasını ekranlardan iletiverdi: “Dini siyasete alet ediyor.”

***

Propaganda sürecini, yolsuzluk ve rüşvet iddialarına ilişkin suçlama ve savunmanın simgesine dönüşen “yetim hakkı” ile geçirdik.
Muhalefet “Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyorlar” derken, iktidar da “darbe girişimi” iddiasından artan süreyi “Tüyü bitmemiş yetim hakkını kimseye yedirmeyiz” diyerek tamamlamayı yeğledi.
Türkçe özellikle kan bağı ile oluşan akrabalık ve evlenme ile oluşan hısımlık ilişkileri konusunda da dünyanın en zengin dillerinden biri. Aileler içindeki kişilerin birbirlerine karşı konumunun özgün adları var.
Bunlardan biri de “yetim”. Babası ölmüş küçük çocuklar için kullanıyoruz. Annesi ölmüş çocuklar için de “öksüz” diyoruz.
Peki, yetimin hakkı var da öksüzün yok mu? Dile getirilmediğine göre herhalde yok!
Anlaşılıyor ki büyüyüp toplum içine karıştıklarında da haklarını tümüyle yitirmiş oluyorlar. Oysa insan hakları diye bir kavram var. Eğer bir şeyler yenilip yutuluyorsa üzerinde her yurttaşın hakkı var.
Kadın erkek eşitliği, hatta bütün çocuklar için pozitif ayrımcılık yapılması da bir anayasa kuralı.
Bir kadın sadece harp ya da görev şehidi olduğunda çocukları yetim sayılıyor.
Başlangıçta yalnızca babaları ölmüş olan çocukları alan Darüşşafaka bile uzun süredir kapılarını anneleri ölenler için de açmış durumda. İslam hukukundaki kuralları içeren Mecelle, 4 Ekim 1926’da yerini Yurttaşlar Yasası’na bıraktı.
Kadın-erkek eşitliğini çocuklardan yola çıkarak yok sayan yaklaşımlardan lütfen uzak duralım.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları