Seçim sonuçları üç kurumun yenilgiye uğradığını gösteriyor. Birincisi Cumhurbaşkanlığı, ikincisi Yüksek Seçim Kurulu, üçüncüsü de Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP).
Dün sabah, saat 9 dolaylarında televizyonda gezinirken Adalet ve Kalkınma Partisi adına özel bir görev üstlenen Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’nun (TRT) kanalında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmakta olduğunu gördüm. Sanırım tarafsız kamu yayını kapsamında (!) Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yüksek Seçim Kurulu’nun yayın yasağı saatini ertelemesiyle yayımlanma olanağı yaratılan son “halkla buluşmalar” mitingindeki sözlerinden seçmeler yansıtılıyordu.
Zaten pek çok nedenle yasallığı tartışılmakta olan seçim için son nokta da konulmuş oluyordu.

***

Geçmişte, benzeri bir iktidar yaklaşımını yaşamıştık.
1957 seçiminde iktidarda olan Demokrat Parti’nin (DP) borazanlığını yapan Matbuat Umumu Müdürlüğü’ne (Basın Yayın Genel Müdürlüğü) bağlı Ankara Radyosu’nun öğle vakti sandık sayısı sonuçlarından DP’nin önde olduklarını yayımlamaya başlayarak seçmeni etkilemeye çalıştığını anımsayıverdik.
Anadolu Ajansı’nın dün başlangıçta verdiği sandık sonuçları da AKP’nin oy oranını yüzde 52’de gösteriyordu.

***

Kesin olmayan sonuçlar AKP için “Harç bitti, yapı paydos” anlatımının gerçekleştiğini gösteriyor.
Sayımın ayrıntılarını bekleyerek değerlendirme yapma olanağım yok. Çünkü yazımı erken teslim etmek zorundayım.
Önce şunu anımsatmak isterim. AKP’ye düşecek milletvekili sayısından önce 1 düşürün. Çünkü öteden beri uygulanan davranış (teamül) gereği Meclis Başkanı en çok milletvekili kazanan partiden seçiliyor ve oy kullanamıyor!
Aynı kısıt, oturumu yöneten AKP’li başkanvekili için de geçerli.

***

“Cumhurbaşkanı’nın seçim kampanyası hem AKP’yi hem de kendisini vurdu” desek yanılmış olmayız.
Sonuçta “otoriter başkanlık” hayalleri sona erdi ve parlamenter sistem bekleme odasından çıktı.
Türkiye’ye geçmiş olsun...
Tabii AKP ve Erdoğan’ın anayasal sınırlara çekilmeyi kabul etmesi koşuluyla...