Özdemir İnce

AKP tarzı İslamcı iktisat

11 Eylül 2020 Cuma

AKP ve yöneticileri, Cumhuriyetin halkın iradesine dayalı iktidar anlayışını tersine çevirip insanlığın ilkel dönemlerine ait “kutsal iktidar” anlayışını yaratmak istiyor. Böyle bir operasyon kesinlikle mümkün değil. Değil ama...

***

Trabzon’da konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, oğullarının yaptığı işler hakkında basında yer alan haberler hakkında, Sol’da yer alan habere göre, ‘Erkek evlatlarıma da taktılar. Onlarla da çok uğraşıyorlar. Yazıyorlar, çiziyorlar. Şu vakıfta var, bu vakıfta var. Tabii olacaklar. Sizden mi izin alacağız? Benim evlatlarım bu ülkenin vatandaşı değil mi? Bu ülkenin vatandaşı. Sosyal faaliyetlerde de bulunacaklar. İş de yapacaklar. Yeter ki devlette iş yapmasınlar. Olay bu kadar. Ben buna önem veriyorum. Ve benim evlatlarım şu anda bunu yapıyor. Biz bu konuda şunların bunların yazdıklarına bakmayız. Onlara rağmen yapacağız’ ifadelerini kullandı.

***

Harbi bir soru soralım: Baba İstanbul belediye başkanı, başbakan ve cumhurbaşkanı olmasaydı mahdum beylerin çekmecelerinde kaç tapu olurdu, bankadaki hesapları kaç sıfırla yazılırdı? Gerisi boş laf! Devletle iş yapmasınlarmış... Kim inanır!

Yukarıdaki konuşma, İbni Haldun sayesinde hatırlanan “asabiye” anlayışının en kötü ve en gözü pek yorumu. Asabiye ile nepotizm ve ailekrasi karıştırılmasın!

Asabiye, Arapların cahiliye (İslam öncesi) döneminde, aralarında baba tarafından kan bağı bulunan akrabaların bütün bireylerini birbirine bağlayan ve tehlike karşısında dayanışmasını gerektiren bir töredir. Aileden kabileye geçince asabiyet zayıflar. Günümüz devlet düzeninde asabiyet dayanışması yolsuzluğu temsil eder. Ekonomide ise asabiye töresi yoktur, olamaz.

Bir kimsenin, akraba veya arkadaş olduğu için beceri, kabiliyet veya eğitim düzeyine bakılmaksızın istihdam edilmesine nepotizm denir ki AKP’nin en önemli ilkesidir. Kayırmacılık bağlamında tanıdık, eş dost kayırmacılığı için daha çok “kronizm”, siyasal ve dinsel kayırmacılık için “patronaj” ve iktidara ve seçmen kesimlerine yönelik kayırmacılık için de “klientelizm” terimi kullanılır. Nepotizm, kronizm, patronaj ve klientelizm, dördü birden, AKP’nin adresini gösterir.

Her eylemin bir tarifi ve tanımlaması vardır!

***

Lümpen sözcüğü ile ilk kez Karl Marx’tan Fransa’da Sınıf Mücadelesi’ni (*) dilimize çevirirken karşılaşmıştım. Marx bu kitapta lümpen proletarya ile küçük burjuva (esnaf, dükkâncı) sınıflarını yerden yere vurur ki ben de aynı kanıdayım. Lümpen proletarya sınıfsız, onursuz rezil bir kitledir. (Şimdi AKP’nin beslediği insan yığışımıdır.) Küçük burjuvazi ise hep bir şeylere mızırdanır ama daima kurulu düzenden, iktidardan yanadır. Küçük burjuvaziye memurlar ve emekliler de dahildir ama düzeni ve iktidarı değiştirmek için hiçbir şey yapmazlar. CHP’nin dizinde, omuzunda ağlarlar ama oylarını AKP’ye verirler.

***

AKP, kendisine sürekli oy verecek bir robot kitle yaratmak için Müslüman Kardeşler’in yöntemini kullandı ve muhalif kitlenin verdiği vergilerle beslenen paralel bir toplum yarattı. Yukarıdaki paragrafta sözünü ettiğim lümpen yığışımı malzeme olarak kullandı, kullanıyor, önümüzdeki seçimde de kullanacak. Akıl almaz bir tuzaklı yöntem, AKP kendine muhalif kitlenin parasıyla kendine  oy veren mesleksiz, işsiz ve asalak bir kitleyi besliyor. Bu alanda Müslüman Kardeşler’den çok daha başarılı.

***

AKP’nin hiçbir şey üretmeyen besleme seçmen siyaseti ülke ekonomisine büyük bir yük oldu. Özelleştirmelerden gelen paralar nereye gitti? Üretime yönelik yatırım yapılmadığına göre alınan vergiler; Cumhuriyetin mal ve mülkünün haraç mezat satışından gelen paralar nereye gitti? Mal ve mülk yok pahasına yandaşa satıldı, böylece AKP zenginleri sınıfının temeli atıldı ve gelen para da işsiz, aslak lümpen özel seçmen kitlesine dağıtıldı. AKP devletinden aldıkları afyonu (yardımı) yitirmemek için sigortalı çalışmayı kabul etmeyen bir dejenere insanlar yığışımı yaratıldı.

Ülke ekonomisinin üretici kalkınmayla büyümesi umurlarında değildi; örneklerinde (Uzanlar, Karamehmetler) görüldüğü gibi türlü vesilelerle servetlere el konuldu. Tipik bir İslami yöntemdir. Amaç, iktidarlarını sürdürmek için gerekli olan köle-seçmen yaratmaktı. Bunu başardılar.

(*) M.E. imzası ile Sol Yayınları, 1967.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Din ve vicdan hürriyeti 13 Aralık 2024
Üst kimlik olarak İslam 10 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları