Özdemir İnce

AKP’nin Müslüman Kardeşlik çıkmazı (1)*

15 Ocak 2021 Cuma

Nursultan Nazarbayev, “Araplaştırılarak kaybolan uygarlıklar” başlığı altında, İslam dinini kabul ederek Araplaşan halkların (Mevalilerin) hastalanma ve engellileşme süreçlerini yalın bir dille saptıyor. Ben de aynı düşünceyi paylaşıyorum ama adlandırmadaki “uygarlıklar” sözcüğünün yerine “uluslar, halklar” sözcüklerini yazıyorum.

***

“Persler, Pakistanlılar, Afganlar; Sümerlerin, Akadların, Babillilerin, Asurluların torunları olan Iraklılar; Süryani kökenli Suriyeliler Arap değildir. Mısırlılar Arap değildir. Antik Mısır medeniyetinin mirasçılarıdır. Araplaştılar. Kürtler, Çeçenler Arap değildir; Tunus Arap değil Kartacalıdır; Cezayirliler, Libyalılar, Faslılar Arap değildir, Tuareg ya da Berberidir. Araplaştılar. Lübnanlılar Arap değil, Fenikelilerin torunlarıdır. Boşnaklar Arap değildir, İslamı kabul etmiş Sırplardır. Araplaştılar. Osmanlılar Arap değildir. Araplaştılar. Türkler Arap değildir, Atatürk onları özlerine döndürdü ancak hızla Araplaşıyorlar.”

***

Nazarbayev’i yerinde bırakıp Müslüman halklar konusunda bir başka sayfa açalım: Rahmetli dostum şair, filozof ve üniversite öğretim üyesi Abdelwahab Meddeb yazarlarından olduğu La Plus Belle Histoire de la Liberté (Özgürlüğün En Güzel Tarihi) adlı kitabın “Özgürlük Karşısında İslamcılık” bölümünde, kendisine sorulan soruları yanıtlar.

***

- Bu Batı karşıtlığı nereden kaynaklanmaktadır?

- Yaygın inancın aksine, Müslümanların Batı karşıtlığı sömürge olgusuna anında bir tepki değildir. Karşıtlık, 1920’lerde, sömürgeleşmenin başlamasından bir asır sonra doğdu. Bu, Batılıların gelişine karşı bir tepki değildir; Avrupa’nın teknik, siyasi ve ekonomik üstünlüğüne karşı tepkidir. Müslüman düşünürlerin kafasında oluşan yaygın ve güdümlü düşüncenin büyük tepkisidir. Bu aydınlar, siyasi, ahlaki ve ekonomik liberalizmi bu aşikâr üstünlüğün kaynağı olarak tanımladılar, Arap ve İslami gelenek ve göreneklerini köklü bir sorgulamadan geçirmeye başladılar.. Müslüman Kardeşler’in ideolojik bir sistem olarak inşa ettiği Batı karşıtlığı, bu müthiş entelektüel özgürleşmeye karşı bir tepkidir. İslamdaki Batı karşıtı duygunun Batı’daki Batı karşıtı duyguyla aynı zamanda oluştuğunu da belirtmek çok önemlidir: Müslüman Kardeşler’in kurucusu Hasan el Benna, Spengler ya da Schmitt gibi yazarların Avrupa aydınlanmasına karşı yürüttüğü felsefi saldırının tanığı olmuştur. El Benna’da onların kuramsal gücü ya da söylemsel katılıkları elbette ki yoktur, ancak yirminci yüzyılın başlarında ortaya çıkan havada, liberal ilkelerin küresel olarak sorgulanması, bu hareketin içinde yer almaktadır.

- Bu Batı karşıtlığı neye dayanıyor?

- Leo Strauss’un “nihilizm” adını verdiği şu liberal demokratik ideolojinin kesinlikle reddine dayanıyor. Batılı saldırganların, Batı’nın açıkça demokratik olmayan -aslında derinlemesine antidemokratik- davranışından başlıyor. Cezayir, Şam veya Kahire’de demokrasi düşüncesini yok eden tutumlarından. Demokratik söylemi basit bir tahakküm kanıtına indirgediler. Aslında, onlara göre, hakların evrenselliği fikrini değersizleştirdiği için bu hakların evrensel olarak uygulanmasına karşıydılar.

***

Şimdi gelelim bizim İslamcı AKP’nin Arap taklitçiliğinden doğan ideolojik sefaletine. Özel bir tepki gene özel bir etkiden doğar. Müslüman Kardeşler’in kendine özgü (sübjektif) Batı karşıtlığı Müslüman Türklerin Batı karşıtlığı için kendine özgü bir ideoloji olamaz. Müslüman Kardeşler benzeri bir Batı karşıtlığı yüzde yüz taklitçiliktir. Arap ülkeleri Batı’nın sömürgesi olmuştur ama Türkler sömürgeli olmak ezikliğini hiçbir zaman yaşamamıştır.

1920’lerin Arap aydınlarının sömürge ve emperyalizm karşıtlığı din kökenli değildir, kendine dönük, kendini sorulayan bir karşıtlıktır; Selefiler ve Müslüman Kardeşler gibi kaynağa, başa dönüp onu aynen tekrarlamak gibi bir niyetleri yoktur. Daha çok Osmanlı’nın Tanzimat ve Meşrutiyet’inden, dahası Cumhuriyetten etkilenmiş olabilirler. Onların Batı karşıtlıkları dinsel ve gerici bir tepki değildir. Sosyo-politiktir.

***

Batı’ya Hitlerci faşist Müslüman Kardeşler gibi körlemesine düşman olmak başka, onu bir olgu olarak kabul edip rasyonel yöntemle eleştirmek ve reddetmek başka.

*Altı bölümlük bir yazı dizisi.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Din ve vicdan hürriyeti 13 Aralık 2024
Üst kimlik olarak İslam 10 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları