Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Anlamayanlara demokrasi dersi
Bu yazının özgün hali 28 Nisan 2006 günü Hürriyet gazetesinde “Anlamayana Demokrasi Dersi” adıyla yayımlanmıştı. Bu yazı yazıldığı sırada “Büyük” Ahmet Necdet Sezer Cumhurbaşkanı (16 Mayıs 2000 – 28 Ağustos 2007) idi. Recep Tayyip Erdoğan Başbakan idi. Henüz Başyüce değildi. Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay ve Sayıştay anayasal görevlerini yapmakta idi. Yargı epeyce bağımsız idi.
Her türlü melanet Cumhurbaşkanlığı makamına “Mücessem Müslüman” Abdullah Gül’ün oturmasıyla başladı ve AKP’nin sivil darbeler silsilesinin önü açıldı.
***
[Bir İslamcı gazete can havliyle haykırıyor: “Hızlı muhalefet: Danıştay, hükümetlerin aldığı kararı ya iptal ediyor, ya da yürürlüğünü durduruyor... Dün, ajanslara ‘4 karar’ birden düştü... İşte, peş peşe açıklanan dört karar:
Saat 10.48: Danıştay 10.Dairesi; Boğaz Köprüsü ve otoyollara 2001’de yapılan zammın iptaline ilişkin yerel mahkeme kararını onadı.
Saat 11.40: Danıştay 8. Dairesi; Milli Eğitim Bakanlığı’nın Pedagojik Formasyon Kursu açılacağına ilişkin 24 Şubat 2006 tarihli genelgesini durdurdu.
Saat 11.47: Danıştay 8. Dairesi, Milli Eğitim Bakanlığı’nın açıköğretim lisesine yeni kayıtlar yapılabileceğine ilişkin 1 Mart 2006 tarihli işleminin yürütmesini, davalı idareden savunma alıp yeniden bir karar verinceye kadar durdurdu.
Saat 12.33: Danıştay 6. ve 8. Daireleri; İzmir Bergama’da siyanürlü altın aranmasına imkân veren Bakanlar Kurulu’nun 2002 tarihli prensip kararını iptal etti.”
***
Danıştay’ın yürütmenin (hükümetin) işlemlerine ilişkin olarak aldığı bu kararlar, özgürlükçü demokratik yönetimlere özgü kararlardır.
Özgürlükçü demokratik ülkelerde Anayasa Mahkemesi yasamanın (meclisin), Danıştay yürütmenin (hükümetin), Yargıtay ise yargının kararlarını denetler.
Bu üç kurumun bulunmadığı ya da özgürce çalışmadığı, kararlarına saygı duyulmadığı ülkelere demokratik ülke demek mümkün değildir. İsterse her dört yıl demokratik genel seçimler yapılsın, milletvekilleri seçilsin.
Anayasa Mahkemesi’nin, Danıştay’ın, Yargıtay’ın, Sayıştay’ın etkin olmadığı ülkeler, seçilmişlerin diktatoryası ile yönetilir.
***
14 Mayıs 1950’nin ertesi günü, İstanbul Beyoğlu’nda değerli bir vatandaşımızın demokrasi gereği tramvay raylarının üzerine yattığı söylenir. Dönemin hükümeti de aynı kafada olduğu, canının istediğini yapabileceğini sandığı için demokrasiyi demirkırasiye dönüştürmüştü.
İslamcı gazete de aynı kafada, istiyor ki yasamanın çıkardığı yasaları Anayasa Mahkemesi, hükümetin aldığı kararları Danıştay, yargının aldığı karar kararları Yargıtay, devlet harcamalarını Sayıştay denetlemesin.
***
AKP hükümeti de aynı kafada olduğu için Anayasa Mahkemesi ve Danıştay’dan son derece rahatsız. Hatta nefret ediyor onlardan. Anımsarsınız, “Danıştay’da engellerle karşı karşıyayız” diye sızlanan Başbakan’a Danıştay Başkanlığı hukuku içine sindirmesini tavsiye etmişti:
“Kuvvetler ayrımı ilkesini benimseyen ayrı bir idari yargı sistemini öngören ve bu bağlamda Danıştay’a Yüksek Mahkeme olarak anayasasında yer veren bir hukuk devleti olan TC’de yasama, yürütme ve yargının birbirlerini engel olarak görmeleri ne demokratik teamüllere ne de hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmaktadır... Ancak hukukun üstünlüğü hedefinin sadece yargı organınca değil, yürütme organı tarafından da benimsenmesi zorunlu olup, bu hedefe ulaşabilmesi, yürütme organının kendini hukuka bağlı sayması, hukuku içine sindirmesi ve tüm uygulamaları bu çerçevede yapmasına bağlıdır.”
Herhangi bir uygar ülkede böyle “ders nitelikli” bir açıklama yapılmış mıdır? Sanmıyorum.]
***
Aradan 14 yıl geçmiş “Dinozor” ve “Jakoben” Özdemir bir kez daha haklı çıkmış. Çıkmış ama Yasama (TBMM), Yürütme (Hükümet) ve Yargı (Mahkemeler) arasındaki ilişkiyi R.T. Erdoğan’dan başka kimse keşfedememiş. Çokbilmişler bu üç erkin (kuvvetin) birbirini denetlediğini ileri sürer. Demokrasilerde denetlenemeyen tek erk ya da güç “yargı”dır. Yargı hem TBMM’yi (Anayasa Mahkemesi’yle) hem Hükümet’i (Danıştay ve Sayıştay eliyle) denetler.
Yasama (TBMM) yürütmeyi (Hükümeti) denetler ama hükümet (Yürütme) TBMM’yi (Yasama) denetleyemez.
R.T. Erdoğan, 29 Ağustos 2007’den itibaren kafasındaki Başyücelik programını uygulamaya başladı. Demokrasinin bütün kaynaklarını kuruttu: Ne (demokratik) Yasama, ne Yürütme ne de Yargı kaldı ve “Devlet Benim Çağı” başladı.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- Ankaralı Turgut hayatını kaybetti!
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği