Bir tuhaf hesaplaşma (1)
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Bir tuhaf hesaplaşma (1)

11.03.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Herkese saçma gelecek bir tanımlama yapacağım ama tanım saçma değil, tam anlamıyla gerçek: Ukrayna da Rusya da savunma savaşı yapıyorlar. Bunun böyle olduğunu televizyona ve gazete sayfalarındaki renkli fotoğraflara bakarak, konuşma ve demeçleri okuyup dinleyerek anlayamazsınız. Olayı anlamak için ta İkinci Dünya Savaşı’na, Müttefiklerin Normandiya çıkartmasına kadar gitmek zorundasınız. ABD ve müttfefikleri ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Almanya’yla savaşıyor, ikisi de bir an önce Berlin’e girmek istiyordu. Daha o günlerde, ABD için SSCB artık düşmandı. Bunu bilmek gerekir.

Savaş 1945 yılında bitti. Bitti ama 4 Nisan 1949 tarihinde, ABD’nin öncülüğünde, komünizm tehlikesine karşı, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) kuruldu. 

1950 yılında, Kore’de komünistler ile antikomünistler arasında iç savaş çıktı. ABD ve müttefikleri komünistlere karşı savaşmak amacıyla Kore’ye asker gönderdi. Savaş Çin’in müdahalesiyle uluslararası bir boyut kazandı.

1950 yılında, Adnan Menderes’in Demokrat Parti hükümeti TBMM’nin kararı olmadan Kore’ye bir tugay asker gönderdi ve bu sayede Türkiye NATO’ya üye oldu. 1950’de başlayan savaş 1953’te sona erdi ve Kore, Kuzey (komünist) ve Güney (kapitalist) olmak üzere ikiye bölündü. ABD amacına ulaşamadı.

Sekiz sosyalist ülke (Arnavutluk, Bulgaristan, Çekoslovakya, Doğu Almanya, Macaristan, Polonya, Romanya ve SSCB)  NATO’ya karşı, 14 Mayıs 1955 tarihinde Varşova  Paktı’nı kurdu.

Kasım 1955’te  Fransa’nın eski sömürgesi Vietnam’ı terk etmesi üzerine ABD, komünist Kuzey Vietnam ordusu ve Güney Vietnam’daki komünist çetelerle savaşmaya başladı (1 Kasım 1955) ve bu savaşta yenilerek 30 Nisan 1975 tarihinde bu ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. 2 Temmuz 1976 tarihinde, Kuzey ve Güney Vietnam birleşerek Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti’ni kurdular. Böylece, ABD bu ülkede 20 yıl kan döktü ama komünizme engel olamadı.

Devam edelim ve öteki Amerika’ya uğrayalım: Orta ve Güney Amerika ABD’nin kendi çöplüğü, ondan habersiz, ondan izinsiz sinek uçamaz. Uçarsa? Uçarsa, gölgesine basılırsa, Zeus’un şimşekleri bunu yapanın başına iner. ABD, Monroe Doktrini’nden bu yana kendisi dışında hiçbir gücün Latin Amerika’da varlık göstermesini istememekte, bölge ülkelerine karşı müdahaleci politikalar geliştirmektedir. Başta ekonomik sebepler olmak üzere birçok faktör bu politikanın yürütülmesinde etkili olmuştur. Özellikle ekonomik çıkarları tehlikeye girdiğinde Latin Amerika ülkelerine müdahale eden ABD’yi kışkırtan öteki etkenler ideolojik kaygılar ve güvenlik, uyuşturucu ile mücadeledir. En küçük kaygı ve kuşkuda ya da önlem amacıyla Latin Amerika sanki özel mülküymüş gibi davranır. 

Devrimden önce başta Havana kenti olmak üzere Küba, ABD’nin genelevi, kumarhanesi, esrar tekkesi, organize suç örgütlerinin kışlası gibiydi. 26 Temmuz 1953 Moncada Kışlası isyanıyla başlayan devrim süreci, 1 Ocak 1959’da Batista’nın kovulmasıyla tamamlandı. Diktatör Batista’yla birlikte ABD de kovuldu. O tarihten bu yana ABD Küba’ya karşı acımasızca ambargo uygulamaktadır. ABD, dünyada, diktatörlerle, müstebitlerle ortak olmaktan ve onları korumaktan çekinmeyen bir demirkrasi ihracatçısıdır. Komik değil mi?

Rusya-Ukrayna dalaşmasına ya da Nato’cuların hoşuna gittiği gibi “Rusya’nın Ukrayna’ya saldırı ve işgali”ne gelmeden önce tarih ve coğrafya durum ve gerçeklerini, filmin yapımcı, yönetmen ve oyuncularını tanıtmak ve tasvir etmek zorundayız.

ABD, özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra dünyanın disiplin amiri sanki. Dünyanın bütün devletleri sanki Kanada gibi, Meksika gibi sınır komşusu. Kanada ve Meksika nire Afganistan, İran, Gürcistan, Irak ve Suriye nire… Aralarında Türkiye de olmak üzere dünyanın dört bir yanında askeri üssü var. Haydi Sovyetler Birliği dağılmadan (1991) önce komünizma tehlikesi vardı, şimdi mostralık olarak Kuzey Kore, Sosyalist Vietnam ve sermayeyle tekrar tanışan Küba kaldı. Başka? Başkası maşkası yok! Demek ki rakip ve düşman komünizma değilmiş; gerçek ve hayali rakip ve düşman kim olursa olsun hedef “piyasa”ya egemen olmak. Onun için komünist SSCB ile kapitalist Rusya tek ve aynı şey! 

Tanrı değilse bile (Platon felsefesine göre) bir Demiurgos, yani evreni düzenleyen Tanrı! Türkçesini sorarsanız: Epitgen ! 

“Dünya düzenleyicisi ABD”, daha aşağısı idare etmez!

Yazarın Son Yazıları

Piliç değil bilinç

İnsanın kendisine sorduğu “Ben kimim” sorusu ve bir sorgulayıcının ona sorduğu “Sen kimsin” sorusu, gerçek anlamda, o kişiye varlığının adresini sormaktan başka bir şey değildir.

Devamını Oku
14.12.2025
MHP’li Semih Yalçın’a cevap

7 Aralık 2025 günü yayımlanan ve MHP’nin siyaset dağarı ile tarzını tasvir ettiğim “Vehim denen şey” başlıklı yazıma partinin genel başkan yardımcısı ve yazıda adı geçen kişinin (Semih Yalçın) tepki göstereceğini kuşkusuz tahmin ediyordum.

Devamını Oku
12.12.2025
Tek parti=Cumhuriyet

Tarih cahilleri ve tarih inkârcıları için bir kez daha okunması için dökümlü bir şekilde ve tekrar yazıyorum:

Devamını Oku
09.12.2025
Vehim denen şey

1. Gerçekte var olmayan fakat var olduğu sanılan, varmış gibi tasarlanan düşünce ve zan.

Devamını Oku
07.12.2025
Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025
İmdaat soyguncu vaaarrr!

Google’a “Türkiye’de bilgisayar tamircileri odası var mı?”, “Bilgisayarcılar sendikası var mı?” diye soracaktım.

Devamını Oku
09.09.2025