Özdemir İnce

Cumhuriyetçi Kemalistlerle ittifak

29 Eylül 2023 Cuma

Cumhuriyetçi olmayan Kemalist olur mu? Olmaz ama son zamanlarda öylesine komiklikler yapılıyor ki biraz da ben yapayım dedim. Benim bildiğim Cumhuriyetçi Kemalistler ya da Kemalist Cumhuriyetçiler kimseyle ittifak yapmaz, müttefik aramaz; Cumhuriyet ve demokrasi düşmanlarıyla, selefi irticayla, tarikat saldırısıyla, devletleşen partiyle mücadele etmek isteyenler, direnmek zorunda kalanlar gelip ona katılır, onunla ittifak yapar.

TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, bazı basın mensuplarıyla buluştuğu kahvaltıda, TKP’nin önümüzdeki dönem politikalarını, komünistlerle Cumhuriyetçiler arasında ittifak kurmaya çalışacaklarını anlatmış ve CHP ile HDP gölgesindeki sol ile mesafelerini açacaklarını söylemiş.

Burada, bir düşüncemi açıklamak istiyorum: Muhalefetteki CHP ile dalaşmak solun her zaman aleyhinedir. Ama iktidardaki CHP’ye de Marksist açıdan kuşkusuz ve mutlaka muhalefet edecektir. Sol şunu iyice bellemelidir ki aklı başında Marksistler ve sosyalistler iktidara getirmek için CHP’ye oy vermekteler. CHP iktidara gelmeden solun önü açılmaz. Bu bir. İkincisi HDP’nin ve seçmenlerinin sırat köprüsü “anadilde öğrenim hakkı” talebidir. Ne yazık ki “anadili öğrenme hakkı” ile “anadilde öğrenim (öğretim) hakkı” birbirine karıştırılıyor. Bir etnik nüfusun, üniter bir devlette resmi dil dışında, kendi diliyle öğrenim isteğinde bulunması evrensel devletler hukukuna göre mümkün değildir. Bir etnik nüfusun, üniter bir devlette böyle bir istekte bulunması özerklik, federasyon ve bölünme anlamına gelir. HDP’nin böyle bir talebi varsa onunla ve ona yakın solla araya mesafe konubilir.

Bundan önceki “Kemalizm ve sol” başlıklı yazımda “Kemalizm altı oktur” diye yazmıştım. “Cumhuriyetçilik, halkçılık, laiklik, milliyetçilik, devletçilik ve devrimcilik” yani altı ok her türlü solun ana kucağıdır zaten. Bütün sol önderlerin ve solcuların bu gerçeği bildiğini varsaymaktayım.

Bir önerim daha var: Sol ve sol partilerle ilgilenen her okuryazarın Artun Ünsal’ın “Umuttan Yalnızlığa Türkiye İşçi Partisi (1961-1971)” (Tarih Vakfı Yurt Yayınları) kitabını okuması gerekiyor. 1961-1971 arasında ve ardından gelen on yılda solun kusur ve günahlarını öğrenmek için bu zorunlu.

Türkiye İşçi Partisi’nin 13 Şubat 1961’de, 1961 Anayasası’nın da hazırlandığı demokratik ortamda, 12 sendikacının (Şaban Yıldız, Kemal Sülker, Kemal Türkler, İbrahim Güzelce, Ali Demir, İbrahim Denizcier, Adnan Ardan, Avni Erakalın, Kemal Nebioğlu, Hüseyin Uslubaş, Ahmet Muslu ve Salih Özkarabay) İstanbul Valiliği’ne verdikleri bildirimle kurulduğunu, partinin 1961 yılında seçimlere katılamadığını, 1965 yılında katıldığı seçimde 54 ilde toplam 276 bin 101 oyla yüzde 2.97 oy oranına ulaşarak TBMM’ye 15 milletvekili göndermeyi başardığını kaç kişi biliyor?

1962 yılında kurucular, işçi sınıfı ile aydınları buluşturmak hedefiyle ve yaşadıkları tıkanıklığı aşmak için, aydınları partiye çağırdılar. Mehmet Ali Aybar, Behice Boran, Adnan Cemgil, Nazife Cemgil, Cemal Hakkı Selek, Yunus Koçak, Fethi Naci ve daha birçok aydın partiye üye oldular. Kurucu genel başkanı sendikacı Avni Erakalın’dı. Erakalın’ın YTP’den milletvekili adayı olmak için partiden istifa etmesi üzerine partinin kurucuları Doç. Dr. Mehmet Ali Aybar’a genel başkanlık teklifi götürdüler. Böylece Şubat 1962’de Mehmet Ali Aybar genel başkan oldu. Türkiye Sosyalist Partisi Mayıs 1962’de TİP’e katıldı. Kasım 1962’de Ahmet Muslu ile Saffet Göksüzoğlu partiden ayrıldılar. Şubat 1963’te bağımsız senatör Niyazi Ağırnaslı ve kontenjan senatörü Esat Çağa TİP’e girdi.

TİP, 1965 seçimlerinde, 54 ilde toplam 276 bin 101 oyla yüzde 2.97 oy oranına ulaşarak TBMM’ye 15 milletvekili göndermeyi başardı: Mehmet Ali Aybar, Rıza Kuas, Muzaffer Karan, Tarık Ziya Ekinci, Sadun Aren, Yahya Kanbolat, Cemal Hakkı Selek, Adil Kurtel, Behice Boran, Yunus Koçak, Şaban Erik, Yusuf Ziya Bahadınlı, Ali Karcı, Kemal Nebioğlu ve Çetin Altan.

İşçinin, köylünün ve aydınların partisi TİP 16 Ekim 1981’de kapatılmasaydı iktidarda olur muydu bilemem ama AKP kesinlikle iktidara gelemezdi.

Muhalefet sadece muhalefet partileri değildir. Mevcut iktidara, zihniyet, eylem ve işlerine karşı olan, ona oy vermeyen her vatandaş muhalefetin doğal parçasıdır. Sınıf bilincinden yoksun halk vatandaş olarak sorumluluğunun farkında değil. Bunu öğrendiği zaman seçmen olur!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Din ve vicdan hürriyeti 13 Aralık 2024
Üst kimlik olarak İslam 10 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları