Özdemir İnce

İzmit Basın Toplantısı’nın önemi (6)

11 Aralık 2022 Pazar

Atatürk’ün İzmit Basın Toplantısı, 100.Yıl1 adlı kitaptan son alıntı:

YENİ HÜKÜMET VE DİN (S. 66)

İsmail Müştak Bey: Bu madde kesin olarak egemenliğin kayıtsız koşulsuz ulusta olduğunu bildiriyor.

Gazi (Mustafa Kemal) Paşa: Peki, ondan sonrası yönetim biçimi, halkın yazgısını doğrudan ve eylemli olarak yönetmek temeline dayalıdır. Biliyorsunuz, bir irade ve bir de egemenlik vardır. İrade, istektir ve yürek ve vicdanın eğilimidir. Bir insanda olduğu gibi, insanlardan meydana gelen toplumda da irade vardır. İrade alınamaz ve irade verilemez. Ancak iradenin uygulama aracı olan egemenliği verebilen bir insan ya da egemenliğini yitiren bir insan ya da bir toplum egemenlikten yoksun olunca -ki egemenlik iradenin belirtisidir-, o halde iradesi felç olmuş olur. Dolayısıyla egemenliği verebilmek için iradenin felç olmasını kabul etmek gerekir. Dolayısıyla veremez. Egemenliğini verebilmek için iradenin, isteklerinin, eğilimlerinin felç olmuş kalmasını kabul etmek gerekir. Ölmeyi kabul etmek demektir. Bundan dolayı bir millet egemenliğini veremez. Yalnız alınır ve zorla alınır. Ulus, egemenliğini elinde tutuyor ve ancak egemenliğinden gereği kadarını uygulamak üzere Millet Meclisi’nin genel kurulunu görevlendiriyor. Ancak bir tek adama bu yetki verilemez.

Yakup Kadri Bey: Birtakım krallar var, hükümdarlar var: Bunlar bir simge gibidir. Geleneğin anlamını ifade eder ve millet doğrudan doğruya kendi yazgısına kayıtsız koşulsuz egemendir. Dolayısıyla böyle tarihsel simgenin devamı, ulusun egemenliğine zarar vermiş olmuyor. Yani tamamıyla yetkisi sınırlanarak felç olmuş...

Gazi (Mustafa Kemal) Paşa: Yani, ne zorunluluğumuz vardır buna? Şimdiye değin bu gibi simgeleri tutmaktan bir yarar oldu mu?

Yakup Kadri Bey: Hatta zarar gördük!

Gazi (Mustafa Kemal) Paşa: Zarar gördüysek, sürdürülmesine gerek yok! Zarar olarak görmediğimiz bir şey kalmamıştır.

Yakup Kadri Bey: O kadar bir şey dahil etmiyorum. Çünkü halife diye bir şeyin varlığını tanımamız...

Gazi (Mustafa Kemal) Paşa: Bir defa halife başkadır, hükümdar başkadır. Bizim simgemiz olamaz ki... Bu, İslam dünyasının simgesidir. Eğer halifeyi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin başkanı yapmak istersek, bunun için de yol vardır. Bu kişi bir memleket tarafından mebus seçilir. Yani o demektir ki Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanına halife denir. Bunda yarar var mıdır? Yoktur!

LAİKLİKTEN DİNSİZLİK ÇIKARMAK (S. 92)

Cumhuriyetin kuruluşundan sonra, yeni Teşkilatı Esasiye Kanunu yapılırken, “laik hükümet” teriminden dinsizlik anlamını çıkarmaya eğilimli olanlara ve bundan yararlanmak isteyenlere fırsat vermemek amacıyla kanunun ikinci maddesini anlamsız kılan birtakım terimin konulmasına göz yumulmuştur.

Teşkilatı Esasiye Kanunu’nun ikinci ve yirmi altıncı maddelerinde, gereksiz görünen ve yeni Türkiye Devleti ile Cumhuriyet yönetiminin ilerici niteliği ile bağdaşmayan terimler, devrim ve cumhuriyet yönetimi bakımından, o zaman için sakınca görülmeyen ödünlerdir.

Millet, Teşkilatı Esasiye Kanunu’ndan bu fazlalıkları ilk elverişli zamanda kaldırmalıdır. (Söylev, Cilt II, s. 350-353)

ANAYASADA DEĞİŞİKLİK (S. 93)

Konunun anayasa yönünden durumu şöyledir:

1924 Anayasası’nın 2. maddesi “Türkiye Devletinin dini, İslamdır” cümlesini taşıyordu. Bu cümle ile 26. maddedeki “ahkam-ı şeriye TBMM tarafından yürütülür” cümleleri, 10 Nisan 1928 tarihinde yapılan değişikliklerle kaldırılmıştır.

 Maddenin ilk şekli şöyledir: “Türkiye Devletinin dini İslamdır, resmi dili Türkçedir; makamı (başkenti) Ankara şehridir.”

Bu madde daha sonra daha da açıklığa kavuştu. “Türkiye Devleti’nin dini İslamdır” (madde 2). Bu cümle 1928 yılında 1222 sayılı kanun ile anayasadan çıkarıldı ve 1937 yılında laiklik ilkesi anayasaya girdi.

Ayrıca 10.01.1937 tarih ve 3115 sayılı kanun ile 2. madde şu duruma geldi:

“Türkiye Devleti, Cumhuriyetçi, Milliyetçi, Halkçı, Devletçi, Laik ve İnkılapçıdır. Resmi dili Türkçedir. Makamı Ankara şehridir.”

***

Atatürk yukarıda diyor ki: “Ulus, egemenliğini elinde tutuyor ve ancak egemenliğinden gereği kadarını uygulamak üzere Millet Meclisi’nin genel kurulunu görevlendiriyor. Ancak bir tek adama bu yetki verilemez.”

 Büyük bir gafletle o irade verildi ama ilk seçimde geri alınmalıdır.

 SON

 1 Cumhuriyet Kitapları. 2022.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Din ve vicdan hürriyeti 13 Aralık 2024
Üst kimlik olarak İslam 10 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları