Şeyhülislam çalımlı Diyanet İşleri Başkanı
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Şeyhülislam çalımlı Diyanet İşleri Başkanı

30.06.2020 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Gazetelerden aktarıyorum: Diyanet İşleri Başkanı Bay Ali Erbaş küffarın elindeki “camileri fethedeceğiz” demiş. Sanki 11.5 milyar (2020) bütçeli, 130 bin personel sahibi Diyanet İşleri Başkanlığı’nın emrideki 84 bin 684 camide çanlar çalıyor ve  işgalci Hıristiyanlar ayin yapıyormuş gibi. 

Haber şöyle:

***

“Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, İmam Hatipliler Derneği ÖNDER’in YouTube kanalında yayımlanan ‘Bayram Özel Sohbeti’ programında açıklamalarda bulundu. 29 Mayıs’ın İstanbul’un Osmanlı tarafından alınışının 567’nci yıldönümü olmasına atıfta bulunan Erbaş, cuma namazı kılmayı da ‘fetih’ faaliyetine benzetti. Erbaş, ‘Şimdi vakit geldi. 29 Mayıs Cuma günü, fethin sembolü olan o günde camilerin fethini gerçekleştireceğiz inşallah’ ifadelerini kullandı. Cuma namazının kılınacağı yerin sorulması üzerine de Erbaş, ‘Sultanahmet’le Ayasofya arasında bir yer düşünüyoruz’ diye konuştu.”

***

‘Bugünlerimiz imam hatip neslinin gayretleri sayesinde’

“LGBTİ+ bireyleri hedef gösteren açıklamalarıyla Ankara Barosu başta olmak üzere birçok insan hakları örgütü ve aktivistin tepkisini toplayan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Önder İmam Hatipliler Derneği’nin YouTube’daki Ramazan Bayramı’na özel programında, ‘Diyanet’e yönelik saldırılar oldu. Diyanet hedef gösterildi’ savunmasını yaptı.

Bay Erbaş, Necip Fazıl Kısakürekin ‘Ey düşmanım, sen benim ışığım ve hızımsın. Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın’ sözlerine atıfta bulunarak ‘Demek ki teşkilatımız onları rahatsız edecek bir şeyler yapıyor ki yıpratmaya çalışıyorlar. Onlar yıpratmaya çalıştıkça da teşkilatımız daha güçleniyor ve kuvvetleniyor’ dedi. Erbaş, imam hatiplere ilişkin ise ‘Ortaokul ve lisede okuyanların yüzde 15’i değil de yüzde 25’i imam hatipte okusun da ondan sonra üniversitelere gitsin istiyoruz. Bunun faydasını yaşıyoruz şu anda. Ülkemiz imam hatip neslinin gayretleriyle bugünleri yaşıyor’ diye konuştu”

***

Bay Erbaş’ın bazen “onlar”,  bazen (Necip Fazıl’dan aldığı ilhamla)  “düşmanlar” diye tesmiye ettiği münafıklar şöyle düşünüyor: Bu Bay Erbaş’ın işvereni kim; işverenle imzaladığı hizmet aktinde neler yazıyor; bu Bay Erbaş hizmet sözleşmesine sadık mı? Münafıklar haklıdır, çünkü Bay Erbaş ve emrinde çalışan 130 binlik personel, onların verdiği vergiyle sefa sürmekte.

Demek ki Bay Erbaş’ın işvereni olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin “kâhyası” olan hükümet de Bay Erbaş gibi hizmet sözleşmesine riayet etmemekte. Demek ki durum iyi değil, karakolluk!

***

Ama biz gene  de T.C. Anayasası’nın Diyanet İşleri Başkanlığı’yla ilgi 136 maddesini anımsayalım: “Genel idare içinde yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı, laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek, özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirir.”

Bay Erbaş’ın başında bulunduğu Diyanet İşleri genel idare içinde yer aldığına göre bütün devlet kurum ve kuruluşları gibi Cumhuriyet devletinin laiklik ilkesine yüzde yüz bağlı kalacak. 

Bunun lamı cimi yok! Bay Erbaş, yaptığı görevle ilgili olarak anayasaya sadık mı? Değil, anayasa ayağının altında paspas! Bay Erbaş, yaptığı görevle ilgili olarak yasa ve yönetmeliğe sadık mı? Değil, bunlar da ayağının da altında paspas! Bay Erbaş, gerçek işvereni olan devlete vekâlet eden hükümete mi yoksa devlete mi sadık? Bay Erbaş devlete değil, hükümete sadık; oysa Bay Erbaş devlet memuru, hükümet memuru değil! Ama gerçekte devletin değil, hükümetin memuru gibi davranıyor ve Cumhuriyet’e değil hükümetin ideolojisine hizmet ediyor.

***

Bay Erbaş, Necip Fazıl Kısakürek’ten alıntı yaparak, “Ey düşmanım, sen benim ışığım ve hızımsın. Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın” diyor ve ekliyor: “Demek ki teşkilatımız onları rahatsız edecek bir şeyler yapıyor ki yıpratmaya çalışıyorlar. Onlar yıpratmaya çalıştıkça da teşkilatımız daha güçleniyor ve kuvvetleniyor.”

Necip Fazıl’ın kazınmaz sıfatı bir kitabımın (Cumhuriyetin Şairi Nâzım Hikmet, Cumhuriyetsiz Şair Necio Fazıl) kapağında yazıyor. Böylece Bay Erbaş, Cumhuriyete, onun devrimlerine ve İslamcı olmayan herkese düşman olduğunu itiraf ve ilan ediyor. 

Ancak Bay Erbaş bir konuda çok haklı: Ülkemiz bu sefil ve rezil günleri imam hatip neslinin gayretleri sayesinde yaşıyor.

Yazarın Son Yazıları

Vehim denen şey

1. Gerçekte var olmayan fakat var olduğu sanılan, varmış gibi tasarlanan düşünce ve zan.

Devamını Oku
07.12.2025
Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025
İmdaat soyguncu vaaarrr!

Google’a “Türkiye’de bilgisayar tamircileri odası var mı?”, “Bilgisayarcılar sendikası var mı?” diye soracaktım.

Devamını Oku
09.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (2)

Türkiye bu kıyametten kurtulabilir mi?

Devamını Oku
07.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (1)

Gazetede yayımlanmayan epeyce eski bir yazıyı, affınıza sığınarak huzurunuza getiriyorum.

Devamını Oku
05.09.2025
Kime kızmalı

R.T. Erdoğan’dan sonra Türkiye’nin ikinci sorunu sanki (kimilerine göre iktidarın gözdelerinden biri olan) holding sahibi Mehmet Cengiz. “Gözü doymazcasına bir şeyler istiyor ve iktidar ne isterse veriyor” diyorlar.

Devamını Oku
02.09.2025