Özdemir İnce

Şikâyetnâme

13 Temmuz 2021 Salı

Bugünkü rezilliklerin başlangıç noktası olan Turgut Özal, kendisine yoksulluktan, memurlara yapılan ücret zammının azlığından söz edilince “Benim memurum işini bilir” dediği zaman bu ülkenin başbakanı idi. Yani “Benim memurum rüşvet almasını bilir.” Aslına bakarsanız, günümüzde yaşamak zorunda kaldığımız bütün rezilliklerin tohumunu atan adamdır.

***

Rüşvet insanlık tarihi kadar eskidir. Ama bir toplumda kurumsallaştığı zaman yandın ki ne yandın! Günümüzde rüşvetin suç ve günah olmadığını savunanlar var. Osmanlı’da rüşvet neredeyse kurumsallaşmıştı. Prof.Dr. Ahmet Mumcu’nun Osmanlı Devleti’nde Rüşvet (Özellikle Adli Rüşvet) adlı kitabını okumanızı salık veririm. Batılı seyyahların ve hariciye görevlilerinin yazığı seyahatnamelerde, Osmanlı’da rüşvetin Belgrad’da başladığını okursunuz. Zamanın anaları kız isterken oğullarının maaşı kadar rüşvet olanaklarından da söz ederlerdi.

Rüşvetle ilgili iki metni okumanıza sunmaktan onur duyarım. Biri Fuzûli’den, ikincisi ben fakirden.

***

Şikâyetnâme, Fuzûlî’nin en önemli eserlerinden biridir. Kanuni Sultan Süleyman 1534 yılında Bağdat’ı fethettikten sonra Fuzûlî Osmanlı sarayının hizmetine girmiş ve padişaha kasideler sunmuştur. Padişah tarafından beğenilen kasideler karşılığında da 9 akçelik maaşla ödüllendirilmiştir. Ancak maaşını alamayınca, bürokrasiyi, rüşvetçiliği ve yozlaşmayı yeren kafiyeli nesir tarzında Şikâyetnâme’yi yazmıştır. Eserin en bilindik cümlesi şöyledir:

Selâm verdim, rüşvet değildir deyü almadılar.

Selam verdim, rüşvet değildir diye almadılar. Hüküm gösterdim, faydasızdır diye iltifat etmediler. Gerçi görünürde itaat eder gibi davrandılar ama bütün sorduklarıma hal diliyle karşılık verdiler. 

Dedim: - Ey arkadaşlar, bu ne yanlış iştir, bu ne yüz asıklığıdır?

Dediler: - Bizim âdetimiz böyledir.

Dedim: - Benim riayetimi gerekli görmüşler ve bana tekaüt beratı vermişler ki ondan her zaman pay alam ve padişaha gönül rahatlığı ile dua kılam.

Dediler: - Ey zavallı! Sana zulüm etmişler ve gidip gelme sermayesi vermişler ki, daima faydasız mücadele edesin ve uğursuz yüzler görüp sert sözler işitesin.

Dedim: - Beratımın gereği niçin yerine gelmez?

Dediler: - Zevaittir, husulü mümkün olmaz.

Dedim: - Böyle evkaf zevaidsiz olur mu?

Dediler: - Asitanenin masraflarından artarsa bizden kalır mı?

Dedim: - Vakıf malın dilediği gibi kullanmak vebaldir.

Dediler: - Akçamız ile satın almışız, bize helaldir.

Dedim: - Hesaba alsalar bu tuttuğunuz yolun fesadı bulunur.

Dediler: - Bu hesap, kıyamette sorulur.

Dedim: - Dünyada dahi hesap olur, haberin işitmişiz.

Dediler: - Ondan dahi korkumuz yoktur, kâtipleri razı etmişiz. 

Gördüm ki sualime cevaptan başka nesne vermezler ve bu berat ile hacetim kılmağın reva görmezler, çaresiz mücadeleyi terk ettim ve mey’us ü mahrum guşe-i uzletime çekildim.

***

SİYASETNAME 59

(Bir on altıncı yüzyıl vezirinin serveti hakkında)

Her biri imzalı ve imzasız değerli bir hattat elinden çıkmış / 8000 Mushafı şerif / Elyazması 5000 kitaplık bir kütüphane / 170 nefer köle / 2.900 baş katır / 80.000 sarıklık tülbent / 780.000 altın / 5000 hil’at, değerli kumaştan yapılmış / 1100 adet altın üsküf

2000 zırh / 600 gümüş eğer / 500 elmaslı altın eğer / 130 çift altın üzengi / 860 adet kabzaları elmaslı kılıç / 1500 gümüş tuğulga (miğre) / 1000 gümüş şeşper / 33 parça gayet değerli elmas / 1000 yük külçe gümüş / Anadolu’da ve Rumeli’de 1000 çiftlik / Anadolu’da ve Rumeli’de 467 çark değirmen. 

Peçevî, paşanın saraylarının ve çiftlik binalarının değerli döşemesi, dayaması, paha biçilmez halılar ve kilimler, binlerce top değerli kumaş, altın ve gümüş mutfak takımları, kıymetli Çin, Japon ve Türk porselen; fildişinden, altından, elmaslı satranç takımları, altın ve gümüş şamdanlar ve “tuhaf ve küçük armağanlar” adı altında toplanan öteki değerli nesneler için “hesabı tutulmamıştır” diyor. 50 milyon altını buluyordu paşanın bıraktığı servet toplam olarak.

Aslı Hırvat idi Paşa’nın; saraya memleketinden bir devşirme oğlan olarak, belki de yalınayak getirilmişti.

Anımsa o derin anlamlı atasözünü hemen ey gafil: 

Zenginin malı züğürdün çenesini yorar.” 

Haksızlar mı şimdi efendilerin 

Etrak’i bi-idrâk” 

Türk-i bed-lika

Çoban köpeği şeklinde bir Türk-ü sütiirük. ” 

ve “Hilekâr Türk” derlerse sana?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorumluluk 16 Nisan 2024
Sanki düşman işgali 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları