Özdemir İnce

Yazmasam olmazdı 2023 (1)

08 Ocak 2023 Pazar

Yazmasam olmazdı [1]  kitaplarımdan birinin adı. Aslına bakarsanız, edebiyat üzerine yazılarım da 30 yıldır gazetelerde yazdığım yazılar da “Yazmasam Olmazdı!” türünden. Yazmak benim entelektüel ve aydın sorumluluğum. Altılı masada yazmasam olmazdı bağlamında iki sorun var. Bunları yazmak, “Çağına tanık olmak” eyleminde büyük bir sorumluluk.

***

Gazetemizin muhabiri Sarp Sağkal’ın 4 Ocak 2023 tarihli Cumhuriyet’te yayımlanan haberinden aktarıyorum:

[DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, önceki gün partisinin genel merkezinde Temel Haklar Eylem Planı’nı açıkladı. Babacan’ın plana yönelik açıklamaları sırasında özellikle Türklük önerisi tartışma yarattı. Ayrıca cemaatler ile anayasaya yönelik önerileri de dikkat çekti.

1- Babacan, “Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türktür” hükmünü taşıyan anayasanın 66. maddesine işaret etti. Güçlü bir vatandaşlık anlayışı gerektiğini savunan Babacan, “Anayasamızın 66. maddesini, çağımızın gereği olarak, kapsayıcı bir anlayışla yeniden ele almayı teklif ediyoruz” dedi.

2- Anadil eğitimi verilmesi yerine eğitimin anadilde yapılmasını savunan Babacan, “Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına anadilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez” hükmünün yer aldığı anayasanın 42. maddesinin değiştirilmesini önerdi. Babacan, “Eğitim ve öğretimde ‘anadilinin kullanılması ve geliştirilmesi hakkı’nın anayasal güvenceye kavuşturulması gerektiğini ifade ediyoruz” dedi.]

***

DEVA Partisi genel başkanı dilerim pişmiş aşa su katmak niyetinde değildir. Ama “niyet” o kadar önemli değil, bilinç önemli. Partisinin geleceğinin altılı masanın başarısına bağlı olduğunun bilincinde değil. Altılı masa başarılı olamazsa CHP dışında kalan beş parti tarihte kalır.

1- Bay Babacan, “Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türktür” tanımının Mustafa Kemal Atatürk’e ait olduğunu bilmiyorsa çok yazık ve çok ayıp. Anayasanın 66. maddesinde yar alan tanımın bütün çağdaş ve demokratik ulus devletlerinin anayasalarında yer aldığını bilmiyor mu?

Türkiye Cumhuriyeti’ni “Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes” kurmuştur. Ulus devletlerde etnisite adı anılmaz. Bay Babacan, “kurucu halklar” konusunda biraz devletler hukuku okumalı. [2]

2. Anayasanın 42. maddesi de değişmez. Federal devletler dışında dünya üzerindeki bütün ulus devletlerde anaokulundan üniversiteye kadar eğitim (üniversite dahil) devletin resmi diliyle yapılır. Bay Babacan’a bu konuda sağlam bilgi edinmek istiyorsa benim Türkiye’nin Sırat Köprüsü Açılım Masalı (Tekin Yayınları, 2015) adlı kitabımı okumasını şiddetle tavsiye ederim. Özellikle de 3 Şubat 2002 tarihli Hürriyet gazetesinde yayımlanlandıktan sonra adını vermiş olduğum kitabımın 23-25 sayfalarında yer alan “Kürtçe Eğitim” adlı yazıyı:

[Avrupa Birliği’nin “Türkiye İçin Katılım Ortaklığı” metnini devlet de hükümet de vatandaş hazretleri de çok iyi anlamak zorundadır. Ne diyor söz konusu belge?

“Kültürel çeşitliliğin sağlanması ve kökenlerine bakılmaksızın tüm vatandaşların kültürel haklarının güvence altına alınması. Bu hakların kullanılmasını engelleyen her türlü yasal hüküm -eğitim alanındakiler de dahil olmak üzere- kaldırılmalıdır.” (“Ensure cultural diversity and guarantee cultural rights for all citizens irrespective of their origin. Any legal provisions preventing the enjoyment of  these rights should be abolished, including in field of education.”)

Görüldüğü gibi Avrupa Birliği, anayasanın 42. maddesinin kaldırılarak Kürtçenin eğitim-öğretim dili olmasını istemiyor. Böyle olsaydı, kısa vadeli hedefler arasında yer alan “Türk vatandaşlarının kendi anadillerinde televizyon ve radyo yayını yapmalarını yasaklayan her türlü yasal hükmün kaldırılması” maddesinde olduğu gibi bunu açıkca yazardı. Yazmadığına göre, ne istiyor Avrupa Birliği?]

Bu açıklamaya, Avrupa Komisyonu Genişleme İlişkileri Danışmanlığı’ndan aldığım 23 Ekim 2006 tarihli mesajı da eklemek istiyorum.

“L’organisation de l’Education nationale est une compétence des Etats membres, et l’Union n’intervient pas dans les programmes, ni a fortiori dans les langues officielles d’un pays (voir le traitement fait aux Russophones en Lettonie et Estonie: le russe n’est pas reconnu comme langue officielle, et l’Union a accepté que les populations russophones soient encouragées à apprendre la langue nationale.”

“Ulusal eğitimin örgütlenmesi üye devletlerin  yetkisindedir ve Birlik, bir ülkenin resmi dilleri bir yana, müfredata müdahale etmez (Letonya ve Estonya’da Rusça konuşanların durumuna bakınız: Rusça resmi dil olarak tanınmamaktadır ve Birlik, Rusça konuşan nüfusun ulusal dili öğrenmeye teşvik edilmesi gerektiğini kabul etmiştir.”

Türkiye’de Türkçe dışında bir dille öğretim yapmanın  ulusal ve uluslararası yasal dayanağı bulunmamaktadır. Ancak hükümetlere yerel dil ve kültürlerin öğrenilip geliştirilmesinin önündeki engellerin kaldırılması tavsiye edilmektedir. Yani ulus devlet niteliğini korudukça Türkiye’de Türkçeden başka bir dille okullarda öğrenim yapılamaz ama Türkiye’de konuşulan bir başka dil “dil olarak” öğretilebilir. Bu konuda söz alanlar ilkin bu terminolojik tanımlamanın ne olduğunu öğtenmek zorundadır.

\l “1- Doğan Kitap, Ekim 2004

\l “2- Prof.Dr. Oktay Uygun. Federal Devlet, On İki Levha Yayınları, s. 314-315.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Din ve vicdan hürriyeti 13 Aralık 2024
Üst kimlik olarak İslam 10 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları