Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız Türkiye’nin siyasal tarihine “trafoda kedi” açıklaması ile damgasını bastı. Bırakın Türkiye’deki toplumsal medyayı, yurtdışında da büyük ilgi uyandırdı!
En güzel yorum İngiliz BBC’den geldi… Bakanın açıklamasının 1 Nisan’da oluşuna dikkati çeken BBC, “Herhalde Türk bakan 1 Nisan şakası yaptı!” diye dalgasını geçti.
Seçimlerden önce “Seçim sandıkları açıldıktan sonra elektrik kesilmelerinin yaşanacağı” uyarıları demek ki kehanet değildi. Taner, “Hiç kaygı duyulmamasını, tüm önlemlerin alındığının” güvencesini vermişti. Ne var ki kehanet gerçekleşti. 40 ilde elektrikler kesildi. Toplumsal medyada soruluyor:
? Eskiden fareler trafolarda kısa devre yapar elektrikler kesilirdi, şimdi nasıl oluyor da kapalı bu alanlara kediler girebiliyor?
? Diyelim ki birine kedi girdi… Öteki 39 trafoya da mı kedi girdi? Yoksa bunlar iki ayaklı kediler miydi?
? Bir elektrik santralının bile güvenliğinin sağlanamadığı Türkiye’de nükleer santral güvenliği nasıl sağlanabilir ki?

En Lekeli Seçim!
Futbol maçlarından sonra yenilen takımın, genellikle başta hakem olmak üzere, pek çok “bahane-gerekçe” öne sürmesi âdettendir. Dilimizde “yenilen pehlivan güreşe doymaz” diye bir söz vardır. Yenilen takım gibi seçimi kaybeden partilerin de çeşitli “bahane-gerekçe” öne sürmeleri doğaldır.
Muhalefet partileri, kamuoyu araştırmalarını yanıltmadılar, bu seçimde de geleneksel konumlarını korumayı becerdiler! Önümüzde Cumhurbaşkanlığı ve gelecek yıl da genel seçimler var. Muhalefet partilerinin silkinip kendilerine gelmelerinin zamanıdır. Çünkü bundan sonra AKP, “yandı gülüm keten helva” söylemi ile “iktidar bozar, mutlak iktidar mutlaka bozar” uygulamasını pekiştirecek demektir.
AKP, seçimi kazanacaktı ve kazandı da… Hileye hurdaya başvurulmasaydı yine kazanacaktı ve o zaman da “hakkıyla, bileğinin gücüyle kazandı” denilecekti.
Seçim sonuçlarına da futbol yenilgileri gibi çeşitli “bahanegerekçe” elbette bulunabilir. Gerekçeleri bahane olarak algılamak yerine, son yıllarda demokratik Türkiye’de (!) yapılmış en kuşkulu, en lekeli, en ayıplı, en hileli seçim olduğu söylenebilir.
Türkiye genelinde geçersiz oylarda önemli artış saptandı. Bunun seçmenlerin cehaletinden mi, yoksa sandık başlarındaki tezgâhtan mı kaynaklandığı araştırılmalıdır!
Bazı il ve ilçelerde kullanılmış, ancak yakılmış ya da çöpe atılmış çeşitli oylar ele geçti! Bazı sandıklarda ise 167 oy, baştaki 1 rakamı atılarak tutanaklara 67 diye yazıldı. Şimdi bu hileye itiraz ediliyor! Peki, o sandıktaki parti gözlemcisi neden uyudu?

Fransa’da Sevgili!
Pazar günü Fransa’da da seçimlerin ikinci ayağı yapıldı. Birinci ayakta yüzde 50’yi aşamayan ve en çok oy alan iki aday kapıştı. Böylece ilk oylamada bu iki adaya oy vermeyenlerin katılımı ile “demokrasinin” gereği olan gerçek sandık konuştu.
Türkiye’de böyle bir uygulama olmadığı için 81 ilden ancak 35 kadarında yüzde 50 çizgisi aşıldı. Bırakın burun farkıyla sonuçlanan yarışları, bazı illerde oyların üçte birini alan adaylar bile seçildi.
Fransa’daki seçimlerde hiçbir adayın öldürüldüğüne ya da yaralandığına ilişkin bir haber okudunuz mu? Çünkü demokratik yapılanmasını tamamlamış, Avrupa Birliği’nin (AB) baş ülkelerinden biri olan Fransa’dan böyle bir haber gelmez.
Ne gelir? Sağ karşısında yenilen sosyalist Cumhurbaşkanı François Hollande, hemen bakanlar kurulunda değişiklik yaptı. İşte haber burada! Yeni hükümete, dört çocuğunun annesi olan ve aldattığı -eşi değil-, eski sevgilisi Sagolene Royal’ı enerji bakanı yaptı! Böylece Fransa’da elektrik trafolarına kedilerin girmeyeceği bir kez daha kesinleşti! Bizde ise değil böyle bir evlilik dışı ilişkiyi haber yapabilmek, bazı ünlü siyasacılarımızın marifetlerini ancak yabancı basından öğreniyoruz!
Ama Türkiye’deki seçimlerde daha ilk gün muhtarlık kapışmalarında öldürülen 10 kişiye, ertesi gün iki kurban daha eklendi. Yaralananların sayısı 85’i aştı. Siirt’in Tillo ilçesinde mevcut AKP’li belediye başkanı seçimi kazandı. Ne var ki seçimlerde rakip altı kişi yaralanmıştı. Tutuklanan 4 kişiden biri seçimi kazanan belediye başkanı idi!
Bizde demokrasi dediğin tabancalar ile bıçakların konuşmasıdır…

Yabancı Kutlamalar!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a ilk kutlama, Kırım’da sorunlar yaşayan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’den geldi.
ABD Başkanı Barack Hussein Obama’dan çıt yok! Buna karşılık alt düzeyde değerlendirme, Dışişleri sözcüsü Marie Harf’ten “Seçime katılımın yüksek olmasının kutlandığı” biçiminde geldi. Sözcü, açıklamasına “Pennsylvania’da yaşayan beyefendiyi unutun!” talimatını da eklemişti…
Amerika Vaşington Post ve Vall Street Journal gazeteleri, “balkon konuşmasının demokrasiyle bağdaşmadığını” yazdıkları Erdoğan’ın “öfke nöbetleri içinde” olduğuna dikkati çekerken, Türkiye’nin yakın gelecekte sorunlar yaşayabileceği uyarısını da yaptılar.
Almanya’dan ise koalisyon ortağı Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi Genel Yazmanı Andreas Scheuer, “Erdoğan Türkiyesi Avrupa’ya ait değildir” dedi. Scheur bu denli bir sonuçla Erdoğan’ın kazanmasının sorumlusu olan “Türk halkının AB’de yeri olmadığını” ima etmiş olmuyor mu?

Müslüman Kurt!
Laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ndeki 30 Mart yerel seçim sonuçları ile bağlantılı şu fıkra dolaşıyor: Koyunların bulunduğu bir ağılın kapısı çalınmış. Gelen bir kurtmuş. Koyunlar kurda “Müslüman mısın” diye sormuşlar. “Evet” yanıtını alınca içeri buyur etmişler! Eskiden siyasa dünyasında da bazı kurtlar koyun postu ile dolaşırlardı. Şimdi koyun postuna bile gerek duymuyorlar!

Düzeltme: Salı günü bir bellek yanılgısı olarak DP’nin İçişleri Bakanı Namık Gedik’in Harp Okulu’ndaki intiharının yerine Yassıada diye yazmıştım. Düzeltirim…