50 Yıl Sonra 2. Perde!

17 Aralık 2013 Salı

Okurlarım kısa bir süre önce Avrupa Birliği’ni (AB) de içeren, “Yarım Yüzyıl” başlıklı yazımda bir noktayı anımsayacaklardır. Okumamış olanlara anımsatalım!
Eylül 1963’te Türkiye ile o zamanki adı “Avrupa Ekonomik Topluluğu (Ortak Pazar)olan AB ile Ankara’da “ortaklık anlaşmasının imza törenini” izleyen ve bugün de mesleğini sürdüren iki gazeteciden biriyim. Aradan yarım yüzyıl geçti, ne oldu? Onu da anımsamak için fazla gerilere değil 2004 Ekimi’ne gidelim!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Strasbourg’da AB’ye giriş konusunda “başarı gösterdiği” için Ankara’da Belediye Başkanı’nın yollara astığı “Avrupa fatihi hoş geldin!” yazılarıyla karşılanmıştı. Sonra ne oldu? Çıt çıkmadı…
Dün tarihi Ankara Palas’ta “tarihi imzalar” atıldı! Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile AB İçişleri Komiseri Cecilia Malmström, “Türkiye-AB Vize Serbestisi Diyaloğu Mutabakat Metni”ni imzaladılar.
AB “içişleri bakanı” düzeyinde temsil edilirken Türkiye Cumhuriyeti Başbakan ve bazı bakanları ile boy gösterdi. Anlaşmayı da Dışişleri Bakanı imzaladı. Türkiye’de “devlet protokolü” değişti!
Davutoğlu, sonrasında şöyle konuştu: “Önümüzde üç aşama var. Birincisi bugünden başlayacak olan psikolojik devrim aşaması. Algılar değişecek, vize serbestisi ile Türkiye ve AB halkları arasında iletişimde yeni dönem başlayacak. İkinci aşamada, önümüzdeki 3-3.5 yıl boyunca kurumlar arasındaki çalışmalar hızlanacak ve artacak. En önemlisi ise uzun vadede Türkiye ve Avrupa halkları, yoğun bir etkileşim içine girecekler.”
AB, Türkiye’ye 2003’te bir taslak önerdi. “Geri Kabul Anlaşması” görüşmelerine Mayıs 2005’te Brüksel’de başlandı. Dört turdan sonra Aralık 2009 tarihinde Türkiye’nin önüne yeni bir taslak konuldu. Ardından Ankara’da 2 ve Brüksel’de 1 tur görüşmeyle taslak oluşturuldu. Brüksel’de Haziran 2012’de Geri Kabul Anlaşması “parafe” edildi. Sonra AB Konseyi “Türk vatandaşlarına yönelik vize muafiyeti sürecini” başlattı.
Burada önemli bir noktaya dikkatinizi çekerim; AB’nin önceliği ne? Türkiye’ye “Geri Kabul Anlaşması”nı imzalatmak… “Vize muafiyeti” mi, sonra!
Davutoğlu’nun dediği “psikolojik devrim aşaması” dün başlamış oldu.
Bu sürede Türkiye, “ülkemiz üzerinden AB ülkelerine gittiği saptanan kaçak Türk ve yabancıları” geri alacak. Böylece Türkiye “toplama kampına” dönecek.
Türkiye’nin uygulamalarına göre en iyimser tahminle “vize muafiyeti” ancak 3-3.5 yıl sonra yürürlük gündemini oluşturabilecek.
Yalnızca uygulamalar mı? AB, Türkiye’de siyasal yapılanmayı da izleyecek. Yerel, cumhurbaşkanlığı, 2015 genel seçimlerine ilişkin “belirsizlikler” irdelendikten 1-1.5 yıl sonra gelişmeye göre “belki” yürürlük tarihi gündeme taşınabilecek.  

AB ile tel örgü modası!
“G
eri Kabul Anlaşması” Türkiye’ye önemli bir sorumluluk yüklüyor.

Anlaşma, AB’de kalma koşullarını taşımayan ya da yitirmiş olan 3. ülke vatandaşlarının, kendi ülkelerine gönderilmelerini öngörüyor. Yoğun bir göç yaşayan AB, anlaşmayı “Türkiye gibi transit ülkeyi de kapsayacak” biçimde imzalattı.
Bir AB ülkesinde yakalanan kaçak göçmen, Türkiye’den geçmiş ise anlaşmaya göre ülkemize gönderilecek.
Gün geçmiyor ki basına Türkiye kıyılarından Yunan adalarına yabancı kaçak işçi göçünde ölümlerle sonuçlanan tekne kazalarına rastlanmasın. Ayrıca Yunanistan geçen yıl Trakya’daki sınıra tel örgü bile çekti. Tel örgü çekilmeden önce Türkiye’den yalnızca haziranda 6 bin kaçak Yunanistan’a geçmişti.
Bu gelişme Bulgaristan’ı da tetikledi. İki hafta önce Bulgar Başbakan Yardımcısı ve İçişleri ile Savunma Bakanları, basına Türkiye sınırına çekilen tel örgüsünü tanıttı. İlki Bulgar Golyamderbent köyünün yakınındaydı. 33 kilometrelik ilk tel örgünün çekildiği bu sınırı 1.5 yıl boyunca karakol komutanlığı yaptığım yedek subaylık dönemimde adım adım dolaşmış, Bulgarların tel örgüsünün ardında mayısta gül toplayan kızlarla “Izdrasti (merhaba) komşu” diye şakalaşmıştık!
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra yumuşayan ilişkiler sınıra da rahatlık getirmişti. Şimdi yeniden tel örgüler… Açıklamaya göre 3 m. yüksekliğindeki tel örgü 650 km’ye uzatılacak.
Anlaşma Türk İçişleri Bakanlığı’na önemli görev yüklüyor. Kevgire dönen Türkiye sınırlarında kaçak giriş ve çıkışların önlenmesi için bir yapılanma gerekecek. AB Bakanı Egemen Bağış bu amaçla “yeni bir birim kurulacağını” söyledi.
Davutoğlu da önlemlerin yükü konusunda AB’nin göç ve mülteci yapılanmasını önlemek için 500 milyon Avro’luk bütçesinden yararlanılabileceğinden söz etti.
Anlaşmanın 3. maddesine göre, bir üye ülkenin başvurusu üzerine, yabancılardan ikamet etmeye ilişkin koşulları yerine getirmeyenler arasında Türk vatandaşları da varsa bunları herhangi bir gerekçe göstermeden Türkiye kabul edecek. AB’de yaşayan 5 milyondan fazla Türk açık bir tehditle de karşılaşıyor.
Hollanda’da yaşayan Türkler, muhalefetin bu anlaşmayı onaylamaması için bir bildiri yayımladılar. Bildiride ayrıca şöyle deniliyor: “Unutmayalım, vize muafiyeti Türk vatandaşlarının hiçbir engelle karşılaşmadan AB ülkelerinde seyahat edebilecekleri anlamına gelmiyor. Vize muafiyetinin uygulanması halinde, bir AB ülkesine giriş izni verip vermeme yetkisi kapıdaki pasaport ya da sınır görevlisinin yetkisinde olacaktır.”
Elli yıldır kapıda bekleyen Türkiye’nin AB’den Sorumlu Bakanı Bağış bile umutsuz olduğunu, verdiği bir demeçte “Süreç uzarsa Türkiye AB dışında kalıp Norveç modelini seçebilir” diye anlatıyor...
Yazı bitmişti ki AB Bakanı Malmström’un “Geri kabul anlaşmasının gecikmeye mahal vermeksizin iki tarafça onanmasını ve vize serbestisi diyaloğunun, kısa bir süre içinde ciddi ilerlemelere yol açmasını umuyorum” açıklaması geldi. “Geri verme” imzalanmış, ancak “vize muafiyetinde başlayan diyalog için umut” belirmişti!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları