\n\n\n

Gazze’ye “insani yardım” götüren “Mavi Marmara” feribotu olayının üzerinden tam bir yıl geçti. 9 kişinin öldüğü olayın yıldönümü nedeniyle İstanbul’da İstiklal Caddesi’nde gösteriler düzenlendi. Ölenler Türkiye’de “şehit”, İsrail’de “terörist” ilan edilmişlerdi!

O zaman 6 gemilik bir filo Gazze’ye doğru yola çıkmış, İsrail Silahlı Kuvvetleri’nin açık denizde müdahalesinde ölümler, yaralanmalar yaşanmış, olay Birleşmiş Milletler’e de yansımıştı... “Türkiye’deki seçimden sonra(!)”, Akdeniz’deki çeşitli limanlardan 15 gemilik yeni filo Gazze’ye doğru “insani yardım” götürmek için yola çıkacak.

Mayıs sonunda Paris’te Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden 22 sivil toplum örgütü temsilcilerinin katılımı ile yapılan toplantıda bu kez, gemilerde 1500 eylemcinin de Gazze’ye gideceği açıklandı.

Her ne demekse, “Gazze’ye 2. Özgürlük Seferi(!)” söylemi ile başı Türkiye’deki “İnsan Hak ve Hürriyetleri ve İnsani Yardım Vakfı (İHH)” çekiyor.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Halit Çelik’e talimat vererek İsrail’in Ankara Büyükelçisi Gaby Levy’yi çağırıp “Geçmişteki olayın benzerinin yaşanmaması uyarısında bulunmasını” istedi. Ardından da “Ümit ederiz ki İsrail bu kez, uluslararası sularda böyle bir eyleme yönelmez” dedi.

Bu arada Amerikan Temsilciler Meclisi üyesi 36 milletvekili geçen ay Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a bir mektup göndererek İHH’nin yardım filosunun yeniden yola çıkmamasını istedi ve “kaygılarını” ilettiler. ABD’nin Ankara Büyükelçiliği de aynı yolda Dışişleri’nde temaslarını sürdürüyor.

BM Genel Yazmanı Ban Ki-Mun, Türkiye dahil Akdeniz ülkelerine “yeni filo girişimini durdurun” içerikli uyarı mektupları gönderdi. Bundan önceki olayla bağlantılı BM Soruşturma Komisyonu raporunun açıklanması da ertelendi.

“Müslümanın Müslümana ettiğini Yahudiler etmedi” dedirtecek cinsten Mısır, 2007’de Hamas’ın Gazze’de seçimleri kazanmasından sonra “ambargo” amacıyla Refah Sınır Kapısı’nı kapatmıştı. O günden sonra Filistinliler sınırda, yeraltında köstebek tünelleri kazarak ikmal yapılmak zorunda bırakılmışlardı. Mısır’da yönetim değişikliğinden sonra bu kapı geçen hafta açıldı, karşılıklı trafik ve ikmal başladı.

Ancak, İHH ve eylemcilerinin kararlı olduğunu bilen Hamas, Gazze’de “bir askeri tatbikat” uyguladı. İsrailli komando giysileri içindeki Filistinli dalgıçların, Türk bayrağı çekilmiş bir balıkçı teknesini ele geçirme girişimine karşı koyma tatbikatı yapıldı. Sağlık görevlileri de tatbikatta yardımda bulundular.

Bu oluşumlar üzerine İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu “Gazze filosunu durdurmak için diplomatik müdahaleyi tercih ederiz. Zorunlu kalırsak, donanmamızın emirlerine uymayan, Gazze’ye gitmeye karar veren herkese güç kullanmaktan çekinmeyiz” açıklamasını yaptı.

Benim anlamadığım birkaç nokta var! Birincisi Kızılay, Gazze’de yıllardır “insani” ve “sağlık yardımı” çalışmalarını başarı ile yürütüyor. Neden İHH yardımı Kızılay üzerinden yapmıyor? İkincisi, “insani yardım” kavramı ile filo gönderme eylemine takılan siyasal içerikli “Gazze’ye Özgürlük Seferi” adı ne ölçüde bağdaşıyor? Üçüncüsü, “insani yardım” yapılacaksa neden Türkiye’deki 12 Haziran seçimleri bekleniyor? “İnsani yardımla”, siyasal nitelikli “seçimler” arasında ne gibi bağlantı var? Avrupa’dan katılacak eylemciler de neden Türkiye’deki seçimi bekliyorlar?

\n\n\n

Bir zamanlar Türk bilim insanları, vatandaşlara “mercimek” yemelerinin sağlık için ne kadar önemli olduğunu anlatıyorlardı. Bir süre sonra bunun yerine cinsellik dürtüsü içeren “aganigi naganigi” söylemi ile “viagrayla” özdeşleştirilen “fındık” reklamları ekranlarda boy göstermişti.

Türkiye’yi AB kapısından içeriye adım attırmakla görevli Devlet Bakanı Egemen Bağış, tutmuş geçenlerde görkemli bir törenle Kate Middleton ile evlenen 28 yaşındaki İngiliz Prensi Villiam’a “aganigi naganigi” uygulamasını takviye için “fındık” gönderdiğini TV’de açıklamış!

“AB’ye fındık, Türkiye’ye üyelik” yazılı fındık dolu paketi postayla ya da diplomatik kurye ile değil, İstanbul’da görüştüğü İngiltere’nin AB İşlerinden Sorumlu Bakanı David Lidington ile göndermiş.

Bağış, ardından şu açıklamayı yapmış: “Başbakanımızın üç çocuk söyleminin tüm dünyada bilinmesi gerekir. Yalnız Türkiye’de değil, dünyada üç çocuğun ne kadar önemli olduğunu anlatmalıyız. Bunları Avrupalıların enerji ihtiyaçları için hazırlattık!”

41 yaşındaki Bağış’ın Egehan ve Ecehan adlı iki çocuğu var. Sayın Bakan, genç Prens’e bu hediyeyi göndermekle inşallah hakaret etmemiştir! Anlamadığım bir şey, dünyaya da üç çocuk önerisi yapan bakan neden ikide kaldı? Üçüncüsü için bugünlerde fındık tüketimine ağırlık verip vermediği açıklanmadı.

Anlamadığım bir başka nokta ise “Avrupalılara enerji için fındık” göndererek Türkiye’yi 48 yıldır AB kapısında bekletenlere verilecek bu enerji ile Türk vatandaşlarına daha fazla “aganigi naganigi” yapmaları mı teşvik ediliyor?

\n\n\n

\n\n\n

Adı: Türk Yahudileri 2

Yazarı: Bilâl N. Şimşir

Yayınevi: Bilgi

Siyasal tarih konusundaki araştırmaları ile tanınan, geçen yıl birinci cildi çıkan kitabın akademisyen-büyükelçi olan yazarı, bu ciltte Avrupa’daki Türk, Türkiye’de Avrupalı Yahudilerle Türkiye’den Filistin’e göçen Yahudilerin öykülerini yakası açılmamış arşiv belgeleri ile açıklıyor.

Adı: İlahi Adalet

Yazarı: İlhan Taşcı

Yayınevi: Cumhuriyet Kitapları

Gazetemize yansıyan “özel yargı haberleri” ile tanıdığınız meslektaşım, AKP iktidarının demokratik ve anayasa kuralları dışında yargıyı ele geçirme uygulamalarını somut örnekleri ile irdeliyor.

Adı: CIA Pençesinde Açılım

Yazarı: Yılmaz Polat

Yayınevi: Ulus Dağı

ABD’de görev yaparken tanıdığım ve 30 yılını Vaşington kulislerinde geçiren meslektaşım, bu yeni kitabında Kuzey Irak-PKK-CIA ilişkilerinin perde arkasını aydınlatıyor.

Adı: Güneybatı Kafkasya

Yazarı: Erkan Karagöz

Yayınevi: Park Kitap

19. yüzyılın sonlarından başlayıp günümüze kadar Güney Kafkasya’da kaynayan siyasal ve toplumsal kazanın belgeleri tarihsel gelişimi içinde okura sunuluyor.

\n\n