Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Babalar ve Kızları... (13.07.2011)
Lise son sınıfı bitirip de üniversite tercihlerine sıra geldiğinde aklımda gazetecilik vardı. Hiç unutmam babam yanıma gelip “gazeteci olmak için illa gazetecilik okumak zorunda değilsin. İstersen başka bir uzmanlık alanı seç, o birikiminin üzerine gazetecilik yaparsan daha iyi olur, eğer medyada kalmak istemezsen elinde de başka bir seçenek kalır” demişti. Sözünü dinlemiştim. Hatta o dönem “acaba gazeteci olmamı istemiyor mu” diye aklımdan bile geçirmiştim. Uzun yıllar eski Akşam gazetesinin İdare Müdürü olarak görev yapan ve mesleğin zorluklarını iyi bilen babam beni vazgeçirmeye mi çalışıyordu? 10 yıla yakın bir süre başka bir alanda çalıştıktan sonra ani bir kararla gazeteciliğe yöneldim. 1993 yılı sonuydu ve o kararı almamda en büyük etkenlerden biri Uğur Mumcu’nun haince öldürülmesi idi. Ve tek bir isteğim vardı. Cumhuriyet gazetesinde çalışmak... Her şeye sil baştan başladım. 2 çocukla önümde yepyeni ama zorlu bir dönem başlıyordu. Bambaşka bir meslekti, alışmadığım bir ortamdı... Ama mutluydum. Birkaç yıl sonra kadroya girdim ve ardından Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ne (TGC) üye oldum. Yakama rozetimi taktılar. Babamın evine gidip rozetimi gösterdiğimde babamın gözleri hafif yaşlıydı. Yerinden kalktı, arka odaya geçti ve biraz sonra geri geldi. Elinde kendi rozeti vardı. “Al bunu” diyerek bana uzattı. “Her iki rozeti de hak ettikleri sorumluluğu daima gözeterek taşıyacağına inanıyorum. Seninle gurur duyuyorum.” Meğer Cumhuriyet’te çalışmaya başladığımdan beri yazdığım her imzalı haberi kesmiş, üzerine tarihini yazmış ve özenle saklamış. Bana o kupürleri gösterdi...
\nFazla konuşmayan, sessiz bir adamdı babam. Yaşamının büyük bölümü Cağaloğlu’nda geçti. Akşam gazetesinden emekli olduktan sonra bir alt sokakta bulunan kayınpederinin matbaasına ortak oldu. Orada da uzun yıllar yöneticilik yaptı. Dönemin tipo baskı matbaa makineleri içinde geçti benim de çocukluğum. Oranın kendine özgü havasını soluyarak... Matbaada basılan kitapların çoğunu birkaç kez okuyarak... Hüsn-ü Tabiiat matbaasının emektarları Mığırdıç Usta ve herkesin Başefendi diye hitap ettiği Nazım Bey’in hoş sohbetlerini, birbirleri ile ince ince şakalaşmalarını dinleyerek... Babam deyince gözümün önüne gelen görüntü de daima gözlüğünü burnunun ortasına indirmiş ya gazete okuduğu ya da bulmacalarını çözdüğü hali oldu. Evimiz Sultanahmet’teydi. Babam beni ve kardeşimi ellerimizden tutarak Büyük Reşit Paşa İlkokulu’na bırakır, oradan matbaaya devam ederdi. Babıâli’nin meşhur yokuşunda ve dar sokaklarında işlerine gidip gelen insanların görüntüleri, sırtlarında ağır kâğıt toplarını taşıyan hamallar, arnavutkaldırımlarında ince topukları ile yürüyen bakımlı kadınlar hafızama kazındı. Aziz Nesin’in tüm kitaplarını soluksuz okuyan bir çocuktum ve babamın bana yaptığı en güzel sürprizlerden biri, beni o taptığım yazarla tanıştırması olmuştu.
\nŞanslıydım, daima arkamda babamın desteğini buldum. Dolu dolu yaşamasını, her yaptığından zevk almasını bilen bir insandı. 8 yaşında terk etmek zorunda kaldığı Makedonya’daki küçük kentini 80 yaşında ilk kez ziyaret ettiği zaman kiraz ağaçlarının tepesine büyük bir coşku ile tırmanan o çocuk baba da benim babamdı, iki torununa daima en sevdikleri yiyecekleri taşıyarak elleri kolları paketlerle dolu kapımızı çalan o dede baba da... Şanslıydım çok uzun süre birlikte olma fırsatını buldum. Şanslıydım, anneme gösterdiği özene ve sevgiye şahit olarak büyüdüm.
\nBabam artık yok. Uzun süredir hastaydı. Artık iletişim bile kuramıyor ve o yatakta kıpırdamayan bedeni karşısında büyük bir çaresizlik yaşıyorduk. Sanırım kurtuldu; çünkü o hali kendisine hiç yakışmıyordu.
\nYakın bir dostum gönderdiği taziye mesajında “Ne acı sana ki babanın özlemi büyük olacak!.. Bir başka deyişle de Özlem’i büyümek zorunda kalacak! Oysa içimizdeki çocuk ‘büyümeyeceğim işte, büyümeyeceğim’ diye ayak diremekte değil mi?” yazıyor.
\nBabalar ve kızları… Aralarındaki o dile getirilmesi güç bağ… Bilemiyorum galiba babasını kaybeden her kadın için geçerli duygular bunlar…
\nVe gerçekten de, galiba, ben artık büyüdüm.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi