Özlem Yüzak
Özlem Yüzak ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kötülüğün sıradanlığı... Vasatlığın iktidarı

17 Aralık 2021 Cuma

Yaşadığımız bu dönemi en iyi özetleyen iki kavram: Vasatlığın iktidarı altındayız, kötülük hızla sıradanlaşıyor. 

Hemen hemen her ülke, her toplum için geçerli bu. Tabii dereceleri var. Kendilerini “ileri demokrasi” olarak tanımlayanlar ile melez demokrasiler ya da otokrat rejimlerdeki aynı değil. Ama istisnasız hepsinde, en baştan yani iktidardan başlayarak toplumlarının her katmanında dev izlerini görmek mümkün. Bunu anlamadan, hepimizi çok yakından ilgilendiren bu büyük soruna çözüm üretebilmemiz mümkün değil. 2021 yılı sona ererken... 

Alain Deneault “Vasatlığın İktidarı”* adlı kitabında “Vasat bir insanın başlıca becerisi nedir? Diğer vasatı tanımasıdır. Beraber birbirlerine yağ çekerler, iyiliklerinin karşılıksız kalmamasına dikkat ederler ve benzerlerini kendilerine çekmenin yollarını çabucak buldukları için büyüyen bir topluluğun iktidarını kurarlar. Vasatlık ‘ortalama’ olanı tanımlar. Vasatlık iktidarı öyle bir düzen kurar ki uymak zorunda olduğumuz bir ölçüt haline gelir” tanımlaması yapar. 

Öyle birdenbire ortaya çıkmadı vasatlığın iktidarı. Kafa ve el emeğinin bölünmesi ve sanayileşmesi bu iktidarın doğuşunu hazırlayan en önemli unsurlar oldu. İnsanlar evlerinde yemek pişirmeyi bilmeden, bir üretim hattında yemekler üretmeye başladılar; müşterilerine nasıl çalıştıklarını bilmedikleri bir telefon ya da cihaz ile ilgili bilgiler verir hale geldiler. Örnekler sonsuz... Yukarıdan emredilenleri yapmaya odaklanan insanlar kendilerinin nasıl sıradanlaştıklarının farkına varmaz hale gelirler. Sistemik süreçler de ortalama yeterlilik düzeyine sahip insanların, hem fazla nitelikli hem de fazla yetersiz olanları bir kenara iterek kendi güç konumlarını yükseltmelerine yardım eder. (The Peter Principle/ Laurence J. Peter

Vasatın iktidarından örnekler hemen her yerde... Ta ilköğretimden başlayarak akademik dünyaya kadar eğitimin her kademesinde.. Uzun yıllar önce oğlum ilkokul 4. sınıfta iken sınıf öğretmenlerinin çocukların meraklarını körükleyen, yaratıcılıklarını geliştiren ders anlatma biçiminin okul yönetimini rahatsız ettiği, bölüm kararları ve müfredatın dışında davrandığı gerekçesiyle işten çıkarıldığı hâlâ hafızamda. Üstelik köklü bir eğitim kurumu tarafından, üstelik velilerin itirazlarına karşın yapılmıştı bu uygulama... Ne değişti? 

Üniversitelerde, hastanelerde, bakanlıklarda, kamu kurumlarında, işletmelerde her alanda benzer sorunlarla karşılaşmıyor muyuz? 

Vasatlık iktidarı, bizi yetkili makamların geliştirdiği keyfi modellere bağlanmaya zorlar. “Düşünme sen” der üstü kapalı olarak. “Hele hiç karşı çıkma.” “İtiraz edersen sonun kötü olur.”

Şimdi daha tanıdık geliyor değil mi? 

İktidardakiler için vasat insan, emirlerini iletebilecek ve düzenlerini sağlam şekilde kuracakları ortalama bir varlıktır. Bu yüzden vasatlık iktidarı bizi mümkün olan her şekilde düşünmek yerine uyuklamaya yöneltir. Tabii kitle iletişim araçları ile, algı yönetimi ile, birilerinin “uzman” olarak ortaya çıkarılıp televizyonların tartışma programlarına eklemlenmesi ve iktidarın icraatlarını en küçük eleştiri yapmadan savunmaları ile afyon etkisi daha da pekişir. 

Tüm bunlar insanları bir noktada “kabul edilmez olanı”, “kaçınılmaz”, “iğrenç olanı” “gerekli olarak görmeye” yöneltir.

“... ama” diye başlayan cümlelerle kendi içinde rasyonalize etmeye başlar insan tüm bunları. İşte o an, kötülüğün sıradanlaşmaya başladığı andır. Sonrası çorap söküğü gibi alır başını gider. 

Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşananları, sokak röportajı yapanları ev hapsine almaları, sürekli olarak Merkez Bankası başkan ve yardımcılarının değişmesini, paramız ile oynanarak hızla yoksullaştırılışımızı da bu bağlamda görebilirsiniz. Günlük yaşamın içinde her an karşımızda bunlar ve benzerleri. 

Doğru mücadele için önce anlamak gerek. Vasatın nasıl iktidara geldiğini anlamak bu açıdan önemli. 

VE CUMHURİYET...

Zorlu bir süreç yaşandı bir süredir gazetem Cumhuriyet’te. Takip edenler bilir. Detaya girmeyeceğim. Şunu söyleyeyim. Çıkan kriz çok farklı şekilde yönetilebilirdi. Yönetilmedi. Üstelik tüm uzlaşı çabalarımıza karşın. Sonuçta eski yayın yönetmenimiz 28 yıldır gazetenin her kademesinde görev alan Aykut Küçükkaya ile yollarını ayırdı. Üzgünüm, kırgınım. 

*Alain Deneault, Vasatlığın İktidarı, çev. İrem Sağlamer, Yeni İnsan Yayınevi.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir garip ülke 13 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları