Köylü artık köylü olmak istemiyor

22 Haziran 2018 Cuma

Köyler boş, ekili arazi neredeyse yok, hayvancılık desen hepten ölmüş... Neden? 16 yıllık AKP politikalarının sonucu diyeceksiniz şimdi. Doğru ama eksik. Doğru yanıt şu: Köylü istemiyor.
Köylü, artık köylü olmak istemiyor, kentli olmak istiyor. Büyük kentlere göç etmek, çocuğunu okutmak, para kazanmak istiyor. Devlet istediği kadar ektiğine biçtiğine teşvik versin, hayvanına prim versin, boş... İstemiyor... Çünkü köyünde hiçbir şey yok. Bunu ne köyün kadını istiyor ne erkeği...Haksız mı? Değil.
Herkes değişir; en muhafazakâr topluluklar bile. Hele hele onlarca verinin, bilginin, haberin oluk oluk aktığı, herkesin akıllı cep telefonuna sahip olduğu, en ücra köylerde bile plazma televizyonların bulunduğu bu dijital çağda bu değişim kaçınılmaz. Bunu ülkece yaşıyoruz. Sonuçlarını yakından biliyoruz. Bir yandan köyleşen kentler, gecekondu yaşamlar, öte yanda artan gıda ve et fiyatları..
Erzurum’dan karayolu ile önce Bayburt’a oradan da Kop Dağı’nı geçerek Baksı köyüne ulaşıyoruz. 3 saate yakın bir yolculuk... Yol boyu ve orada kaldığım 2 gün boyunca yöre insanı ile sohbetler hayli düşündürücü. Her iki il de sağın kalelerinden, bu seçimde küçük de olsa bir kırılma yaşanır mı, Muharrem İnce ya da Meral Akşener’e az da olsa bir oy akışı olur mu? Göreceğiz, ama zor görünüyor açıkçası.
Ama şurası bir gerçek. Köylü kalmak istemeyen köy insanını yeniden bölgeye çekmenin tek bir yolu var. Onun yaşadığı ortamı değiştirmek. Köyünde ya da yaşadığı kasabada, kent imkânlarını ona verebilmek. Yerelde dönüşüm ancak böyle sağlanabilir. Ve bu ancak ve ancak siyasi bir hedef olarak bütüncül bir politika haline dönüştürülebilirse başarı şansı olabilir... AKP bunu yapmadı, yapmak da istemedi. 24 Haziran umarız bu açıdan da beyaz bir siyasi sayfa açar. Bir dönem Ecevit’in yaşama geçirmek istediği köy-kent projeleri bu dönüşümün itici gücü olabilir.
 
Baksı Müzesi ve Koçan
Bayburt’ta ve ona bağlı Baksı köyünde (yeni adı Bayraktar) bu yerelde dönüşüme karınca kararınca katkıda bulunan 2 kişi var. Prof. Dr. Hüsamettin Koçan ve eşi Oya Koçan. 10 yıl önce kurdukları Baksı Müzesi’ni bir vakıf modeline dönüştürerek etraflarına Baksı dostlarını toplayarak çok güzel çalışmalar yapıyorlar. Köydeki kadınlarla birlikte yöre yemeklerini tanıtma projesinden tutun, ehram denilen kumaşlarla el işi dokumalar yaparak onlara gelir kazandırma bir yana şimdi de Bayburt’ta bir kadın istihdam merkezi kurma hazırlıkları içinde. Koçan 4+4+4 eğitim sisteminin köyden kente göçü daha da artırdığını belirterek “Köy kökenli apartman kadınları oluştu. Bunlar sürekli üretmeye alıştıkları için mutsuzlar. Onlara eğitim vereceğimiz, çeşitli faaliyetleri öğretip yaptıracağımız bir merkez kuruyoruz. Ehram kumaşı için doğal boya atölyesi de var projemizde. İlk aşamada 35 kadını istihdam edeceğiz. Ve onların çocukları için bir kreş de açıyoruz” diyor.
 
QNB Finansbank’ın Erzurum’daki çağrı merkezi
QNB Finansbank’ın Erzurum’da 10 yıl önce açtığı ve çoğu kadın 700’ü aşkın genci istindam eden operasyon ve çağrı merkezi de yerelde dönüşümü teşvik edici örneklerden biri. Vardiyalı çalışma sistemi sayesinde bir yandan “üniversite öğrencileri” için istihdam olanağı yaratılırken, gençlerin kurumsal bir yapı içinde profesyonel bankacılar olarak yetiştirilmelerine de katkı sağlanıyor. Çağrı merkezinin çalışanlarının yüzde 64’ü kadın. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Biz modern insanlar... 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları