Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Tarımı Yok Edene Alkış...
\n\n\n
Tarımda ciddi çözülme süreci başladı. Küçük üretici gözden çıkarıldı. Hayvancılık bitirildi. Sektörde çalışan nüfus azaldı. Tarımdan çıkan nüfus işsizler ordusuna katıldı. İktidarın en başarısız olduğu alanlardan biri tarım oldu. 2010’da Türkiye’nin tarım ve gıda ürünleri ithalatı 20 milyar dolara ulaşmıştı. Çiftçi gübre diye, mazot diye, elektrik borcu diye veryansın ediyordu.. Ancak AKP son seçimlerde bu gözü yaşlı çiftçilerin yaşadığı Orta Anadolu’dan, Karadeniz’den tulum çıkardı... Nedenini sorgulamıyoruz.. Konumuz, Türkiye tarımı yok olma noktasına gelirken ve her iki kişiden biri bu durumdan şikâyet etmezken dünyada tarım politikalarında yaşananlar... Gıda fiyatlarındaki aşırı oynaklık ilk defa G-20’nin tarım bakanları tarafından masaya yatırıldı. Geçen hafta Paris’te yapılan ve 2 gün süren zirve sonunda dünyanın en büyük 20 ekonomisinin tarım bakanları, ortak küresel tarım politikası oluşturulmasında karara vardı. Alınan kararlara göre hükümetler gıda üretimi ve tüketimi konusunda global bir veri tabanı oluşturacak ve acil gıda rezerv sistem planına destek verecekler... Gıda fiyatlarındaki aşırı dalgalanmaların çeşitli nedenleri bulunuyor. Küresel ısınma nedenlerden sadece biri, tarım piyasalarında şeffaflığın olmaması ve doğru denetlenmeme gibi faktörlerin de ciddi payı var.
\nTarım tahminlerimizin ötesinde yaşamsal öneme sahip. Uluslararası yardım kuruluşu Oxfam, geçen ay dünya liderleri küresel gıda sistemini reformdan geçirmezse, gıda fiyatlarının 20 yılda iki kattan fazla artacağı uyarısında bulunmuştu. Kuruluşun tahminlerine göre, 2030’da başlıca tahılların fiyatları yüzde 120 ila yüzde 180 artacak. Dünya Bankası da küresel gıda fiyatlarındaki artışın hazirandan bu yana günde 1.25 doların altında yaşayan yoksul sayısını 44 milyon daha arttırdığını bildirmişti. BM tahminlerine göre, ülkeler gıda ithalatına bu yıl 1.29 trilyon dolar harcayacak. Bu rakam, ülkelerin gıda ithalatına geçen yıl yaptığı harcamaların yüzde 21 daha fazla üzerinde. G20 ülkeleri, ekilebilir arazilerin yüzde 65’ini ve hububat üretiminin yüzde 77’isini kontrol ediyor.
\nBildiğiniz gibi Türkiye de bir tarım ülkesiydi ama doğru tarım politikaları ile ülkenin bu doğal zenginliğini katma değerli üretim ile pekiştirerek “hem kendi nüfusunu rahatlıkla besleyebilme, hem de işlenmiş gıda ürünlerini ihraç etme” yerine çarpık kentleşmeyi tercih etti. Köyleri zenginleştirmek yerine köyden kente göçü destekledi. Ekilebilir arazi bakımından dünyanın ilk 10 ülkesi arasındayız. Ama tarım ürünü ihracatımız sadece 13 milyar dolar. Hollanda bizim Konya kadar bir ülke. Onun ihracatı 70-80 milyar dolar. Geçen günlerde İzmir Ticaret Borsası’nın toplantısında TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu “Pamuğu bile beceremedik. Tekstil bitti diye pamuktan vazgeçtik. Bizi vazgeçirdiler. Pamuk ekmeyin dediler. Üretimimiz 1 milyon tondan 400 bin tona düştü. Tüketim düşmedi. 1 milyon ton pamuğu ithal ediyoruz. Üretimden vazgeçtik, fiyatı ne oldu? 2003’te pamuğun kilosu 90 kuruştu. 2008’de 2.8 lira oldu. 2011’in ortalaması 6.8 lira. Dünyada hiçbir malın fiyatı bu kadar artmadı..” diye yakınıyordu.
\nPeki, BRIC ülkelerinin önemli oyuncularından Brezilya aynı dönemde ne yaptı? Ülke, reform sonucu ayağa kalktı; ekonomisinin itici gücü haline getirdi. İnternette küçük bir gezinti yaptım bu konuda. Dr. Deniz Gökçe, Brezilya’da tarımın nasıl patlama yaptığını detaylı araştırıp yazmış. “Brezilya’da tarımda devrimin arkasında Embrepa adı ile tanınan ve 1973’te bir kamu şirketi olarak kurulmuş bir bilimsel araştırma şirketinde üretilen stratejiler olduğu her yerde vurgulanıyor” diyen Gökçe’nin yazısını özetleyecek olursak: “Öncelikle toprağın kalitesi iyileştirilmiş, son derece çorak topraklar değerlendirilmiş, özel bir çimen türü üretilerek hayvan yemi olarak kullanılacak büyük mera alanları yaratmış, 5 yıl öncesine kadar hiç üretilmeyen soya fasulyesine kafayı takmış. Soya fasulyesi Kuzeydoğu Asya’da yetişen bir ürünken, Amerika kıtasında da sadece Arjantin ve ABD’de yetişirken, soya başka ürünlerle klasik şekilde aşılanarak en sıcak tropik bölgelerde bile yetişen bir bitki haline dönüştürülmüş. Yeni türün Brezilya’nın asitli toprağından rahatsız olmayacak şekle dönüştürülmesi de sağlanmış. İki kat ürün alınır hale gelmiş.”
\nLe Monde gazetesinde konu ile ilgili uzun bir yazı okumuştum. Çin’in Brezilya’da üretilen soya fasulyesini 10 yıl süreyle satın alması için bir anlaşmadan bahsediliyordu. Nüfusunu besleyebilmek için dünyanın her yerinde arayışlarını sürdüren Çin ile Brezilya arasındaki bu anlaşmanın tam bir kazan-kazan anlaşması olduğu, Çin’in soya fasulyesini taşımak için ekim alanından, Brezilya’nın bir liman kentine kadar demiryolu ağı döşemeyi kabul ettiği belirtiliyordu.
\nBunlar Türkiye’nin çiftçisinin, ülkenin tarım bakanlığının ne kadar ilgisini çekiyor bilmiyorum. Bindiğimiz dalı kesmekte üstümüze olmadığı için Türkiye’de de tarımı öldürenleri alkışlıyor ve ödüllendiriyoruz. Sonra da elin adamını imrenerek izliyoruz...
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Dönmek isteyen gençler için şartını açıkladı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği