Taşeron Cumhuriyeti'nin 1 Mayıs'ı...

01 Mayıs 2013 Çarşamba

Bugün 1 Mayıs... İşçinin, emekçinin bayramı... Her zaman olduğu gibi yine son birkaç haftayı 1 Mayıs kutlamalarının nerede yapılacağı polemiklerine kilitlenerek geçirdiğimiz için Türkiye’nin işçi sınıfının sorunları, emeğin kronik değer kaybı, işçi haklarının sürekli tırpanlanması, artan işsizlik gibi asıl sorunlar yine halının altına süpürüldü. Şaşırtıcı değil...
AKP’nin eski kurmaylarından
Abdüllatif Şener’in bundan aylar önce bir gazeteye (Birgün gazetesi) verdiği röportajda söylediklerini bir kenara not etmiştim: “Gazeteler, TV’ler, STK’ler, sendikalar, odalar çoğu AKP yanlısı oldu. Bu durumda vatandaş halinden memnun olmasa bile, neyin yanlış gittiğinin farkına varamıyor. Sorun buradadır...”
Evet sorun gerçekten de tam bu noktada... DİSK-AR’ın 15 Nisan tarihli işsizlik verilerini değerlendirme raporu önümde
. “Türkiye’de çalışma çağındaki her iki kişiden biri çalışmıyor. İşgücüne katılım oranı Ocak 2013 dönemi için yüzde 49.5 düzeyinde” diye yazıyor.
Hanımlar, beyler... Evet yanlış okumadınız
. Çalışma çağındaki her 2 kişiden biri çalışmıyor. Tabii ki devletin resmi verileri bunları söylemez. Umudunu yitirenleri, iş aramaktan vazgeçenleri, mevsimlik çalışanları, istihdam zorunluluğu olmasına karşın ceza ödeme pahasına istihdam edilmeyen engellileri ve gizli işsizleri de ekleyince çıkıyor bu acı gerçek karşımıza.
Rapor başka şeyler de söylüyor: Türkiye’de işsizlik dünya ortalamasının üzerinde. Kadınlar çalışma hayatının en dezavantajlı kesimini oluşturuyor. Yüksekokul mezunu kadınlarda işsizlik Ocak 2013 dönemi için yüzde 15.1 ile yüksekokul mezunu erkeklerin yüzde 7.5’lik oranının iki katından fazla...
Ya önümüzdeki dönem? Kadınları bekleyen gelecek ne yazık ki parlak değil. AKP’nin kadın istihdamı politikaları kadınların ev içindeki ve emek piyasasındaki konumlarını yeniden yapılandırıyor. Kadınlar için esnek ve güvencesiz çalışma biçimleri kurallaşıyor. Bir yandan 3 çocuk doğurun söylemiyle kadının
“kutsal annelik” görevi pekiştirilirken diğer yandan kadınlar evden çalışmaya yönlendiriliyor.
Bu işin işsizlik boyutu. Bir diğer acı gerçek de çalışma yaşamında. Çünkü giderek taşeronlaşmaya yönelen bir yapı oluşmuş durumda. İşveren örgütlerinin bastırması sonucunda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın hazırladığı son yasa teklifinin amacı, asıl işlerin taşerona verilebilmesi için aranan
“işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirme” koşullarının kaldırılması ya da gevşetilmesi...
Çoğu AKP’nin dümen suyundaki sendikalar sessiz, izlediğim kadarı ile DİSK’in dışında tepki veren işçi örgütü yok. Zaten ortada sendikalı çalışan da neredeyse kalmadı.
Çalışma yaşamı, hem beyaz hem de mavi yakalılar için
modern kölelik düzeni halini aldı. Çünkü “yarın” işverenin iki dudağının arasında. Uzun çalışma saatlerine, keyfi istemlere “işsiz kalma korkusuyla” evet demek zorunda çoğu.
4 gün önce, yani 28 Nisan, İş Cinayetlerinde Hayatlarını Kaybedenleri Anma Günü idi. İşte bu ülkenin kanayan bir yarası daha.
Uluslararası Çalışma Örgütü’ne (ILO) göre dünyada;
- Her yıl 2 milyon 300 binden fazla kadın ve erkek çalışırken ölüyor.
- Çalışanlar yılda yaklaşık 337 milyon kazaya maruz kalıyorlar ve yaklaşık 160 milyon kere çalışma nedenli hastalıklara yakalanıyorlar!
- İşyerinde kullanılan toksik maddeler her yıl 440 bin işçiyi öldürüyor!
- Sadece asbest kullanımına bağlı, senede hayatını kaybeden işçi sayısı 100 bin!
- Her 15 saniyede bir, 1 işçi çalışırken ölüyor!
- Her 15 saniyede bir, 160 işçi iş kazası geçiriyor!
- Her gün 6 bin 300 işçi çalışırken ölüyor!
- Dünyada daha çok insan, savaşırken değil, çalışırken ölüyor!
Türkiye’de ise Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerini 1 yıl arayla açıklıyor, ancak açıklanan veriler, sigortasız çalışan işçiyi kapsamıyor. Meslek hastalığı olarak tespit edilmemiş ölümleri ve her ölümlü
“kaza”yı da “iş kazası” saymıyor. SGK 2010’da 1444, 2011’de 1563 işçinin hayatını kaybettiğini açıkladı; ancak veriler gerçekleri yansıtmıyor.
Günümüz tablosu bu işte. Ama anketlerin söylediğine göre memnunmuşuz halimizden... Ne diyeyim. En iyisi bayram havasına hepimiz katılalım...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Biz modern insanlar... 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları