Ülke olarak bir iddiamız olmayınca...

07 Mayıs 2021 Cuma

“Yok artık, bu kadar da olur mu?” dediğimiz her şeyi yaşıyoruz. Bir bakan kalkıyor “3. doz aşıyı yerli aşı yapabiliriz” diyor. Anında bilim insanlarından “bilimsel temeli yok, erken bir açıklama” tepkisi geliyor. 

Bir başka bakan, “Turistlerin göreceği herkes aşılanacak” diyor. Kendi ülke insanının değerini bir cümle ile sıfırlıyor.. 

Ekonomik dengeler aylardır altüst; enflasyon dizginlenemiyor... Tarım çökme noktasında; çiftçi kendi ürettiği salatalığı çöpe atarken Çin’den salatalık ithal ediyoruz... 

Uzaktan eğitime erişimleri kısıtlı ya da olmayan geniş bir kesime, kendi ülkemizin çocuklarına karşı üretebildiğimiz herhangi bir B planı olamıyor. 

Sanayi üretiminin ithal girdilere bağımlılık oranı giderek artıyor. 80 milyon insan, onları yönetmeyi başaramayan iktidarın elinde oyuncak gibi. Kararlar alınıyor, vazgeçiliyor, yeniden alınıyor. Doğru mu, ucu nereye gidecek alınan kararın, kimleri mağdur edecek? Bakılmıyor, sorulmuyor.  

İçişleri Bakanlığı’nın semt pazarlarını yasaklayan genelgesi son örneklerden biri oldu. Üretici, ürettiğine alıcı bulamayınca meyvesini-sebzesini çöpe döktü. Oysa hem yasağı koruyarak hem de üreticiyi ve tüketiciyi mağdur etmeden çözüm bulunabilirdi. Planlanabilirdi... 

Hay Allah. Planlama mı? dedik. 

Covid-19 pandemisi tüm dünyanın, insanlığın, ekonomilerin başına bela. Ama kimileri başa çıkabiliyor bir şekilde. Ekonomilerini, insanlarını en az zarara uğratmanın yollarını buluyorlar. Kimi ülkelerde ise kontrolden çıkıyor işler.. Neden? Çünkü doğru planlama yapılmıyor. Günübirlik kararların akışına bırakılıyor yönetim. 

Hay Allah, yine planlama dedik.. 

Bundan 98 yıl önce kurulan Cumhuriyet bir iddia idi. “Yapabiliriz” iddiası. Devrimler, bu iddia ile yapılmıştı. Türkiye, aydınlanmanın ilk ışığını bu iddia sayesinde yakabilmişti. Refraktör kazanlarının üretildiği Sümerbank’ın mühendisleri “Biz, bir teknolojiyi ya da ürünü bir kez ithal ederiz. Sonrasını kendimiz yaparız” iddiasındaydı. Bu iddia, aklınıza gelebilecek her alandaydı. Lokomotif, araba, uçak, telefon, sanayi makineleri, ilaç... Bu iddia kapsayıcıydı, ötekileştirici, kutuplaştırıcı değil. Bu iddia temelini kendi insanından, kendi insanına güveninden alıyordu. Yöntemi “doğru planlama” üzerine kurulmuştu. Stratejiler geliştiriliyordu, 5 yıllık kalkınma planları yapılıyor ve o doğrultuda yol alınıyordu. 

İşte biz, öncelikle bu iddiayı yitirdik. AKP iktidarının 20 yıllık iddiası Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundaki aydınlanma, kalkınma iddiasının çok uzağında; hatta tam aksi istikamette. “Biz birlikte yapabiliriz” iddiasının yerini “ben ne söylersem o olur, ben ne verirsem onunla yetinirsiniz” aldı çoktandır. Ve inanın; “ılık suya konunca sakince duran ve su ısındıkça alıştığı için yerinden kıpırdamayıp haşlanan kurbağalara” dönüşüyoruz. 

Bu yüzden bize yeni, güçlü, birleştirici bir iddia gerek. Acilen hem de...

21. YÜZYIL İÇİN PLANLAMA

Bundan 10 yıl önce Ankara’da sessiz sedasız bir grup “21. Yüzyıl İçin Planlama Kurultayları” düzenlemeye başlamıştı. Prof. Dr. Bilsay Kuruç önderliğinde bilim insanları, akademisyenler, gazeteciler, ekonomistler bir araya gelip “İçinde bulunduğumuz yüzyılda bizleri neler bekliyor? Toplumları ne şekillendirecek? Ülkeler buna hazır mı? Peki, ya Türkiye” sorularına yanıtlar arıyorlardı. Ciddi bir beyin fırtınası, müthiş bir entelektüel paylaşım. Türkiye’ye yol haritası niteliğini taşıyan onlarca bilgi, belge... 10 yıl boyunca bıkmadan sürdürdüler arayışlarını... Çünkü şu 2 nokta idi çıkış yolları. 

- 21. yüzyılı bilim şekillendirecek.

- Bugün, Türkiye için en ciddi açık, öyle döviz açığı falan değil, insan kaynağındaki açık. 

10 yıl geçti aradan. Bu iki nokta hâlâ geçerliliğini koruyor ve tabii “21. yüzyıl için planlamacıların” ne kadar haklı oldukları da. Üstelik koronavirüs, bilimin önemini daha da gözler önüne serdi. O bir avuç insan, Türkiye için yeni bir iddia ortaya koymak istiyordu. İddia imkânsız değildi. Ama imkânsız olan, Türkiye’nin siyasi çekişmeleri içinde sesini duyurabilmekti. 10 yıl önce duyurabilseydi inanın birçok şey farklı olurdu...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Biz modern insanlar... 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları