Öztin Akgüç

2015 Yılı Niyeti, Mücadele ve Direnme

04 Ocak 2015 Pazar

Bireylerin her yeni yıl girişinde, yeni yıla ilişkin beklentileri, niyetleri kararları olur. Her bireyin kendi doğum gününün, yılbaşısı olduğunu düşünürüm. Bununla beraber toplu olarak yaşadığımızdan toplu olarak belirlenecek bir yeni yıl, bir takvim yılı da zamanı bölümlendirmek, bir zaman birimi oluşturmak açısından zorunlu.
Türkiye’nin her açıdan çok zor bir dönemden geçtiğini düşünüyor, yıllardır açıklamaya çalışıyorum. Osmanlı İmparatorluğu’nun Timur’a karşı yürütülen Ankara meydan savaşından sonra girdiği dağılma süreci, “fetret” dönemi olarak anılır. Türkiye Cumhuriyeti de 2002 yılı sonrası “fetret”, çözülme sürecine girmiştir. Devletin ana görevleri nelerdir? Ülke içinde güvenliğin, asayişin sağlanması; sınırların savunulması, dış güçlere karşı bağımsızlığın korunması; adaletin dağıtılmasıdır.
Günümüzde devletin bu ana görevlerini, işlevlerini yerine getirip getiremediği sorgulanır. Devletin kolluk gücü silahlı kuvvetleri, yargı düzeneği olacak, devlet görevlerini yerine getirecek şekilde örgütlenecektir.
Kolluk gücünün başlıca görevi ülkenin güvenliğini, huzurunu sağlamaktır. Günümüzde kolluk gücü, ülke düzeyinde bu görevini yapabiliyor mu? Bırakın Güneydoğu illerimizi, İstanbul’un göbeğinde bile mafya çatışması oluyor, bazı yörelerde mafya egemenliği sürüyor. Kamu gelirinden beslendiği halde kolluk gücü bir siyasal partinin, hatta kişinin özel güvenlik görevlisi, muhafızı gibi davranıyor; demokratik, anayasal haklarını savunan vatandaşlara, muhalefete karşı baskı, şiddet aracı olarak kullanılıyor. Günümüzde kolluk gücünün kamu hizmetlisi gibi hareket ettiğini söylemek olanaksız. Vergi gelirleriyle beslenip de özele hizmet etmek ne denli ahlaki, takdir vatandaşın.

***

Ülkenin sınırlarını, toprak bütünlüğünü dış tehditlere karşı da bağımsızlığını korumakla görevli silahlı kuvvetler, bu işlevini yerine getiriyor mu? Sınırlar özellikle Irak, Suriye sınırının kevgirleştiği, yol geçen hanına döndüğü her gün medyaya yansıyor. Silahlı kuvvetler ürkmüş, pısmış, kişisel kaygılara kapılmış izlenimi veriyor.
Ülkenin çıkarlarını koruması gereken bir örgüt MİT ne yapıyor? Suriye de Esad muhaliflerine, IŞİD’e silah kaçakçılığını yönettiğine ilişkin haberler medyada yer alıyor. Türkiye’nin bölünmesini, parçalanmasını da öngören ABD’nin Genişletilmiş Ortadoğu Projesi’nde özel görevli gibi duruyor. Ülkenin toprak bütünlüğünün korunması gibi bir işlevi yokmuş gibi davranıyor.
Kime kimlere hizmet sunuyor? Kuşkulu.
Ülkede yargıya güven hemen hemen yok. Yargı mensupları sanki çatışan örgütlerin elemanları. Kumpas, komplo, paralel, belli kişi ya da merkezlerden emir alma suçlamaları karşılıklı olarak yaygın biçimde yapılıyor.
Polis müdürü, amiri polis müdürünü, amirini tutukluyor; yargıç, savcı yargıcı, savcıyı suçluyor; silahlı kuvvetlerde üst düzeyde görev almış komutanlar birbirlerini itham ediyor, belki de gizli kalmış ihbarlar yapılıyor.
Böyle bir ortamda sağlıklı bir devlet yapısından söz edilebilir mi? Tam bir karmaşa, kargaşa, güvensizlik ortamı oluşmuş durumda. Bu dönem çözülme, dağılma, fetret olarak değil de başka nasıl nitelendirilir.

***

Ülkede ortaçağ düzeni, patronaj düzenini, anayasal olarak da pekiştirme gayreti var. Patron etrafında ilkesiz oluşmuş çıkar grubu, uygulanmayan yazılı yasalar, sözel buyruklar, resmi hiyerarşi üstünde gayri resmi hiyerarşik düzen... Sömürgeci anlayışında bir eğitim sistemi, Suudi Arabistan’ın da gerisine düşmüş ekonomi, belki de ülkenin ayrışması, toprak bütünlüğünün yitirilmesiyle sonuçlanacak sözde çözüm süreci... ABD’nin ülke yönetimindeki gölgesi, başatlığı...
Mustafa Kemal Atatürk’ten alıntı ile günümüzü özetleyeyim: “Elim ve vahim şerait, dahili bedhahlar, gaflet, dalalet hatta hıyanet içinde bulunanlar...”
Bu ahval ve şeraitte vatandaş olarak yapabileceğimiz, oylarımızla kamusal mallara zarar vermeden tepkilerimizle elden geldiğince vatandaşı uyararak Türk istiklal ve cumhuriyetini, direnci yitirmeden korumaya çalışmaktır.
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları