Öztin Akgüç

Başkanlık Alalaması

15 Şubat 2015 Pazar

AKP dönemi, Cumhuriyetin ara dönemi, fetret dönemi olarak tanımlanabileceği gibi, siyasal ve toplumsal davranış açısından da alalama, takıyye, yalan dolan, inkâr dönemi olarak özetlenebilir.
Toplum tarihi, tarihsel toplumbilimi hakkında az da olsa bilgi sahibi olup, anayasa hukuku eğitimi almış olanlar, getirilmek istenen sözde başkanlık sistemiyle, ülkede oluşmuş patron düzenine bir hukuksal giysi giydirilmeye çalışıldığını görmektedir. Yeni anayasa yazıyoruz, başkanlık sistemi alalamasıyla, mevcut düzene yasal kılıf sağlayarak zevahiri kurtarmaya çabalanmaktadır.
Günümüzde ülkemiz siyasal düzeni, tek adam, lider olarak nitelendirilen patron, patron etrafında çıkar ilişkileri, beklentileriyle partisine bağlı, ideolojisi olmayan yandaş grubu olarak özetlenebilir. Yandaş grubunun belli bir ideolojisi, programı olmadığından işadamları, bürokratlar, medya mensupları, ev kadınları, emekçiler, toplumun her kesimi bu grupta yer alıyor.
Patronla, patronu izleyen, yandaşlar arasında kişisel bağlılıklara dayanan bir sistem oluşmuş durumda. Patronun ve yandaşların birbirlerine karşılıklı verecekleri ihale, ivaz, kredi, teşvik söz konusu. Patron, kamu kaynakları ile yandaşları destekliyor, belli orunlara yerleştiriyor, atamalar sağlıyor, iş buluyor, bir şekilde çıkar sağlıyor. Buna karşı yandaşlar da bedel olarak, oy veriyor, alkışlıyor, saygılı davranıyor, övgü düzüyor, boyun eğiyor, onur kırıcı davranışlara katlanıyor. Patronu eleştirenlere karşı da cansiperane savaşım veriyor.

***

Ülkede yazılı bir hukuk düzeni var ama genelde kâğıt üstünde kalıyor, uygulanmıyor. Patronun sözlü buyrukları fiilen etkili. Bazen sözlü buyruklara sonradan yasal bir kılıf da bulunuyor. Ülkede resmi bir hiyerarşi, astlık-üstlük ilişkisi düzenlemesi var. Uygulama ise gayri resmi hiyerarşi, resmi görevleri olmayanlar bazı konumlara egemen, talimat-direktif verebiliyor, alt kesim, resmi değil, gayri resmi hiyerarşiye kendini bağımlı görüyor. Resmi alt-üst ilişkisi, seremonilerde kaybolmuş durumda.
Resmi eğitim düzenine karşı gayri resmi dinsel ağırlıklı bir eğitim düzeni sürdürülüyor.
Böyle bir yapıya sahip olan düzenin toplum tarihindeki yeri Max Weber’in patrimonyal yönetim olarak tanımladığı yüzyıllar öncesinin düzeni. Günümüzün başkanlık sistemi değil.
Son günlerde tartışılan Merkez Bankası’nın bağımsızlığı konusunda ABD Başkanı’nın yetkisine vurgu yaparak, başkanlık düzeninin, bazı kişilerin yorumladığı gibi mutlak yetki sahibi kişi düzeni olmadığını açıklamaya çalışayım.
ABD Başkanı, merkez bankacılığı sisteminin (Federal Reserve System) bir organı olan governörler kuruluna üye atarken bile senatonun onayını almak zorundadır. Bırakın talimat vermeyi, sistemin bir organına resen bir üye dahi atayamamaktadır.

***

Anayasa yapıyoruz, başkanlık sistemi alalamasıyla mevcut patron düzenine, hukuki geçerlilik sağlanmak istenmektedir. Halk bu oyunu onaylar mı? Onaylar gibi geliyor. 1982 Anayasası’na yüzde 92 oy vermiş, yargı bağımsızlığının kaldırılmasını yüzde 60 dolayında evet oyu ile desteklenmiş bir toplum, niye başkanlık sistemine geçiyoruz diye patron düzenini onaylamasın.
Bu bağlamda tarafsız, bağımsız TV kanallarında gerekli niteliklere sahip kişilerin katılımıyla açık oturumlar düzenlenmeye başlandı bile. Bunca ehil bilgili kişinin onayladığı bir sistemi, halkımız niçin onaylamasın?
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump tehlikesine teyakkuz 11 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları