Öztin Akgüç

Demokrasi ve Sömürü

16 Haziran 2013 Pazar

Sermayenin emeği sömürüsünden, emperyalist ülkelerin gelişmekte olan ülkeleri sömürüsünden söz edilir. Buna bir de günümüzde özellikle geniş kitlelerin aydınlanma sürecinden geçmediği ülkelerde demokratik düzen alalaması altında, asalak terimi belki ağır kaçar ama, üretken olmayan çoğunluğun üretken azınlığı sömürmesi eklenebilir. Hemen her alanda gerçek sanat dahil üretken, değer yaratan bir kesime karşı yaratılan değerden pay alan, hatta değere el koyan bir çoğunluk söz konusu.
Çoğunluk kendine çıkar sağlayacak siyasal partileri, siyasal akımları destekliyor. İktidarı ele geçiren partiler de kamu kaynaklarını, kendilerine oy veren kesimlere, yandaşlara aktarıyor. Kamu ihaleleri, teşvikler, yardımlar oylama sırasında oy satın alma paketleri, krediler, işe yerleştirme öncelikleri, rant yaratma, kaynak aktarmanın yollarını oluşturuyor.
Bu tür bir sömürü düzeneği kısırdöngü yaratıyor. Düzenden yararlanan, değer yaratmadan katma değerden pay alan, tercihli vatandaş muamelesi gören kesim, kendine çıkar sağlayan veya sağlayacak parti veya partileri destekliyor. Bu eğilimde olan kesimin oyları ile iktidara gelen parti de, iktidarda kalma süresini uzatmak, iktidarını pekiştirmek için halkın aydınlanmasını engellemenin yollarını arıyor. Menfaat dağıtma, menfaat sağlama dışında, eğitim sistemini kendi amacı doğrultusunda şekillendiriyor, dini bir araç olarak kullanıyor, güç gösterisi yapıyor, yandaş medya yaratıyor. Bu tutum kısırdöngüyü daha da pekiştiriyor. Azınlıkta olan sanatta, bilimde, iş yaşamında değer yaratan, bürokraside devlet çarkını döndürmede özveri ile çaba gösteren, daha insancıl bir yaşam düzeyi için savaşım veren kesim, giderek dışlanıyor, tersine ayıklama düzeneği cezalandırıcı bir şekilde de uygulanmaya başlanıyor. Ülke de kalkınamıyor, genel insani gelişme düzeyi yerinde sayıyor, hatta geriliyor. Eksikli, demokrasi benzeri, silik demokratik düzen, bir yerde idiokrasi şekline dönüşüyor. Bir cephede düzenden yararlanan çıkarcı kesim, diğer yanda elinden yarattığı değerleri alınan, yaşam şekline müdahale edilen, maddi yaşam kalitesi gerileyen, dışlanan kitle.
Ülkemizde yaşanan olayları yalnız üç beş ağacı korumak, çevreye sahip çıkmak, yeşili savunmak şeklinde algılamamak gerekir. Gerçi çevrecilik, yeşil bir etkendir ama, altında haksızlığa uğrayan, sömürülen, ülke ve kişisel olarak gelecek umutları yok edilen, özel yaşamına müdahale edilen, dışlanan bir kesimin düzene başkaldırısı kısırdöngüyü kırma çabası yatıyor.
Bu mücadelede fiziki güç kullanmayı, kamu mallarına zarar vermeyi, karşı tarafa demogoij, halk avcılığı yapma olanağı sağlamayı doğru görmüyorum. Kuşkusuz bir tepki gösterilmelidir. Ancak çözümü halkın aydınlanmasında aramak gerekir. Halk gidişin bir çöküş olduğu bilincine varırsa, olayları daha iyi, aldanmadan irdeleyebilirse kurtuluşun, kısırdöngüyü kırmanın yolu da açılabilir.
Yüzde yirmi yirmi beş olarak küçümsenen kesim bilinçli, birleşik hareket edebilse, etkili olabilir. Slogan atmak bir tepkidir, ama fazla etkili olduğunu sanmıyorum. Alınacak ekonomik ağırlıklı kararlar etkili olabilir. Boykotlar, bir süre belli yayın organlarını izlememe, reklam vermeme, kuşkulu, sözde tarafsız yayın yapan gazetelerin tirajını düşürme, yerine göre ekonomik etkileri olacak sivil itaatsizlik etkili, yola getirici olabilir.
Bazı dış, hatta iç odaklar Türkiye’de bir kargaşa ortamı yaratmayı isteyebilir, bunu tahrik de edebilirler. İç kargaşa ortamından kaçınmak ancak baskılara, tehditlere, kurusıkı atmalara, keyfi yönetime de boyun eğmemek gerekir.
Her düzenin kendine uygun bir insan tipi vardır. Demokrasinin de insan tipi, toplumsal duyuncu olan, bilinçli, mücadeleci, yerinde tepki gösterebilen, haklarını savunan, irdeleme yetisi olan insan tipidir. Bu tür insan tipi, ülkemizde çoğaldıkça, demokratik düzen dış ve iç tacizlerden kurtulup ülkemizde yerleşebilecektir.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump tehlikesine teyakkuz 11 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları