Öztin Akgüç

İslam ekonomisi ve bankacılığı

24 Haziran 2020 Çarşamba

İslam ekonomisi; İslam ilkelerini ekonomik yaşama uygulanmasını, faizsiz bir finansal sistem geliştirmeyi amaçlar. İslam da faizin haram olmasına karşı, kâr payı, kira ve ürün paylaşımının sakıncasız, kabulü, paranın bir mal, bir birikim aracı değil, yalnız değişim aracı olması, finansal hizmetlerin İslam ilkelerine uygun olarak yerine getirilmesi, İslam ekonomisinin özünü oluşturur. İslam bankaları da finansal aracılık faaliyetinde bulunmakta, kâr-zarara katılma, katılma fonu hesaplarıyla sağladıkları kaynakları, anahatları aşağıda açıklanan işlemlerle kaynak açığı olan kişi ve kuruluşlara aktarmaktadır. 

Mudaraba: Bir iş ortaklığı olarak, bankanın bilgi, beceri, emeğini koyarak faaliyeti yürütmesi, oluşacak kârı sermaye koyan tarafla bölüşmesi işlemidir. Bu işlemde bankanın belli bir oranda kâr elde etme, sermayeyi aynen geri ödeme gibi mükellefiyeti yoktur. Zarar, faaliyeti denetim yetkisi bulunan, sermaye koyan tarafa aittir. 

Murabaha: Bankanın, müşterisinin yazılı talimatı üzerine, bir malı, makine donanımı satın alarak talimatı veren müşterisine vadeli olarak, alış bedeline kâr payı ekleyerek satmasıdır. Bu işlemde, kaynak para olarak değil mal olarak sağlanmakta, vade farkı da işlemin kârını oluşturmaktadır. Murabaha, özü itibarıyla vadeli ayni kredi verilmesi işlemidir. 

Muşaraka: Bankanın, başka bir kuruluşun sermayesine katılarak ortak olması, riski paylaşması, kârdan pay alabileceği gibi zarara da katlanmasıdır. Banka, sermaye iştirakiyle işletmenin yönetimine katılabileceği, işletme üzerinde önemli bir etkisi olabileceği gibi, yönetime katılmayabilir. Sermaye iştiraki İslam bankalarına özgü bir faaliyet olmayıp genel bir bankacılık işlemidir. 

Muşaraka Mutanakısa: Bankanın, bir girişimci ile bir yatırım projesini gerçekleştirmek üzere ortaklık kurması, projenin tamamlanması sonrası girişimci ortağın bankanın payını payderpey satın alarak, bankanın iştirakteki payının giderek azalmasıdır. Bu tür proje finansmanını, kalkınma bankaları da yapmaktadır. Projenin başarılı olması halinde sağlanacak getiri kredi vermekten daha yüksek olmaktadır. 

Icara: Girişimcinin, iş sahibinin yazılı başvurusu üzerine bankanın, makine-donanımı, maddi duran varlığı satın alarak, girişimciye uzun süreli kiralayarak kira almasıdır. Kira, amortisman giderine kâr payı ekleyerek belirlenmektedir. İcara, bir finansal kiralama (leasing) işlemidir. İcara va İktina: Finansal kiralamanın özel bir şekli olup, kira sözleşmesi sonunda bir bedel karşılığında kiracıya satın alma, varlığın mülkiyetine sahip olma hakkının tanınmasıdır. 

Müzaraa: Tarım alanında kurulan bir ortaklık olup, banka, araziyi sağlamakta, karşı taraf emeğini, becerisini koyarak üretim faaliyetini yürütmekte, oluşacak kâr veya ürün önceden belirlenen oranda ortaklar arasında bölüşülmektedir. 

Musakat: Tarım alanında kurulan bir ortaklık olup, banka, sermaye olarak bağ, bahçe, meyvelik, zeytinliği sağlamakta, karşı taraf ürünü toplama, değerlendirme işlerini yerine getirmekte, oluşacak kâr taraflar arasında bölüşülmektedir. Müzaraa, musakat, tarımda yarıcılık anlaşması olup, ürünün paylaşılmasıdır. 

Sukuk ihracı: Bankanın, müşterisi işletmenin talebi üzerine, karşılığı kira olarak ödenmek üzere boçlanma senedi (sukuk) ihraç ederek sağladığı kaynakla, başvuran işletmeden duran varlık satın alarak yine işletmeye uzun süreli olarak kiralaması, kira sözleşmesi sonunda işletmenin, kiraladığı duran varlığın mülkiyetini geri almasıdır. Banka, bu işlemde varlık kiralama şirketi işlevi görmektedir. 

İslam bankası, yaptığı işlemlerde faiz almamakta, ancak işlemler, verilen ödüncün üstünde bir fazlalık alınması, alınan fazlalık ile zaman arasında ilişki kurulması gibi özü itibarıyla, faizin ana öğelerini içermektedir. 

İslam bankaları, ticaret ve kalkınma bankalarına özgü işlemleri, değişik isimler altında yapmakta; örtülü faiz almaktadır.

İslami bankacılık, finansal sistemimize Bakanlar Kurulu’nun 83/7506 sayılı kararı ile 1984 yılında Özel Finans Kurumu (ÖFK) olarak girmiş, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile unvanları Katılım Bankası’na dönüştürülerek faaliyetleri yasa kapsamına alınmıştır. İslami bankacılık, ülkemiz açısından yeni bir uygulama olmamasına karşın, kirize karşı kurtarıcı bir yenilik olarak kamuoyuna sunulmaktadır. Bu söylemle, İslami kavramlara duyarlı olan kesimin desteğini alma, yenilik getiriliyormuş izlenimi yaratma, algı yönetimi yapma, bankalara yönelecek mevduatı, yüksek getiri beklentisiyle katılım fonu olarak İslam bankalarına yöneltme, yurtdışı İslam bankalarından kaynak sağlama amaçları güdülmektedir. 

Krizin derinleştiği, ekonomide her şeyin baştankara gittiği bir ortamda İslam ekonomisi, İslami bankacılık söylemi, krizden çıkmada anlamlı olmadığı gibi, söylem olmaktan ileri gidemez.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları