Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kişilik mi? Uyduluk mu?
Türkiye kişilikli, uzun süreli olarak ülke çıkarları doğrultusunda saygınlık uyandıran, lider bir ülke konumuna uygun dış politika mı izliyor; yoksa emperyal güçlerin telkinleri, dayatmaları doğrultusunda dış güdümlü bir politika mı izliyor?
\nSade bir TC vatandaşı olarak görüşüm, Türkiye’nin iç oy hesaplarına dönük olarak fiilen emperyal güçlerin yörüngesinde, uydu bir politika izlediğidir. İçeriye verilen ya da verilmek istenen iletiyle, izlenimle, fiilen izlenen politika tutarlı olmayıp çelişkilidir.
\nSayın Başbakan RTE’nin zaman zaman sert çıkışları ile Sayın Davutoğlu’nun çok sık yurtdışı gezileri demeçleriyle, kişilikli bir politika izlendiği, Türkiye’nin lider ülke olarak en azından Ortadoğu’da etkili olduğu imajı yaratmaya çalışılmaktadır. Gerçekte ABD’nin Ortadoğu’da sözcülüğü, sesyayarlığı yapılmakta; ancak oy hesapları ile içeriye farklı bir ileti (mesaj) verilmektedir.
\nOlayları, gelişmeleri yorumlarken değerlendirirken, ABD’nin amaçlarını, yöntemlerini, BOP ya da GOP olarak kısaca özetlenen, Büyük ya da Genişletilmiş Ortadoğu Projesi’nin esaslarını göz önünde tutmak gerekir.
\n***
\nABD’nin bir ülkeyi kontrol altına almak, istekleri doğrultusunda ülkeyi sürüklemek için kullandığı araçlar, verdiği öncelikler şöyle sıralanabilir: İlk öncelik, ilgili ülkede ABD’ye bağımlı, ABD etkisinde işadamları grubu, bürokratik kadrolar, medya, eğitim kurumları hatta sivil toplum örgütleri oluşturarak ülkeyi yönlendirmektir. Bir ülke bu şekilde denetim altına alınamadığında ilgili ülkenin silahlı kuvvetlerini harekete geçirerek, ABD’nin beklentilerine uygun darbeler yaptırmak, darbeye uygun ortam hazırlamaktır. Doğrudan silahlı müdahale ancak üçüncü aşamada, ilk iki öncelik, deneme ya da aşama başarısız kaldığında söz konusu olmaktadır.
\nEmperyal güçler, ABD bu bağlamda, bir ülkeye doğrudan silahlı müdahaleyi en son seçenek olarak görmektedir. Doğrudan silahlı müdahalenin maliyeti çok yüksektir. Kamu harcamalarını, kamu borçlarını arttırmaktadır. Ayrıca süper güç imajı da zedelenmektedir. Özellikle Vietnam, Afganistan deneyleri, ABD’nin ‘vurunca oturtamadığını’ göstermiş, gücü konusunda en azından kuşkuların doğmasına neden olmuştur. Silahlı müdahale insan hakları, demokrasi gibi söylemlere de ters düşmektedir. Yalnız gidilen ülkede değil, ABD’nin iç kamuoyunda da cılız da olsa tepkiler doğurmaktadır. Dış askeri müdahalelerin bu gibi sakıncaları nedeniyle, sorunu ülkenin iç dinamikleriyle çözmek, taşeron kullanmak her açıdan daha avantajlı olmaktadır.
\n***
\nABD’nin kökü 1970’li, belki de daha da eski yıllara uzanan GOP ya da BOP planının amacı, Kuzey Afrika’dan Avrasya’ya kadar uzanan bölgeyi, siyasal ve ekonomik açıdan ABD’nin arka bahçesi haline getirmektir. Doğal olarak bu plan, demokratikleşme, insan haklarına saygı, söz konusu bölgenin dünya ekonomisiyle bütünleşmesi, sosyal ve siyasal reformların gerçekleştirilmesi, sosyal ve hukuki altyapı gibi sözcüklerle, amaçlarla süslenmekte, alalanmaktadır. Irak ve Afganistan’a yapılan askeri saldırıları, “Arap Baharı”nı, Suriye olayını, İran’a karşı tutumu, BOP ya da GOP açısından değerlendirmek gerekir. İrdelendiğinde “Arap Baharı” ile Rusya’yı çevreleyen ülkelerde gerçekleştirilmeye çalışılmış Turuncu Devrim(!) arasında büyük benzerlikler görülebilir.
\nTürkiye fiilen, GOP ya da BOP’un öngörüsü yönünde tavır almış, ABD politikalarını desteklemiş, “konuş” dedikleri zaman konuşmuş, ABD’nin Ortadoğu’da sesyayarlılığı görevini üstlenmiştir. Böyle bir politika kişilikli değil, olsa olsa uydu olma politikası olarak nitelendirilebilir.
\nBu bağlamda, Türkiye-İsrail ilişkilerini, “one minute” çıkışını da irdelemek gerekir. Görünürdeki Türkiye-İsrail uyuşmazlığı, halk arasındaki yaygın bir deyişle kayıkçı kavgasıdır. Amaç kavga eder gibi görünmek, iç kamuoyundan gelebilecek tepkileri önlemek, törpülemek, fiilen ABD eşgüdümünde alalanmış işbirliğini sürdürmektir.
\n***
\nSayın Başbakan “one minute” demiş, İsrail’i katliamla suçlamış. Türkiye, Sayın Davutoğlu aracılığıyla İsrail’e beş maddelik bir ültimatom ya da öneri paketi vermiştir de, sonuç ne olmuştur? Gazze ablukası mı kalkmıştır? İsrail saldırılardan mı vazgeçmiştir? Mavi Marmara baskını nedeniyle resmen özür mü dilenmiştir? Külliyetli bir tazminat mı alınmıştır? İsrail’in Doğu Akdeniz’deki fiili kontrol egemenliği mi ortadan kaldırılmıştır? Bunların hiçbiri sağlanamadı, gerçekleştirilemedi. Sadece unutkanlığına güvenilerek kamuoyu yatıştırıldı.
\nTürkiye’nin gerçekçi, kişilikli bir dış politika izleyebilmesi için uyduluktan vazgeçmesi, vatandaşın büyük bir bölümünün de gerekli özveriyi göze alarak bağımsız politikayı desteklemesi gerekir. Gerisi görüntü olarak kalır.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Dönmek isteyen gençler için şartını açıkladı
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- 'Seküler müdür kalmadı'
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- Jose Mourinho'dan genç futbolcuya övgü!
- Bir acayip Türkiye hikâyesi
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- Başkan Özarslan’dan açıklama