Öztin Akgüç

Kredi Derecelendirme Kuruluşları

01 Haziran 2012 Cuma
\n

\n

\n

\n

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard and Poors’un (S&P) Türkiyenin düşük olan kredi notunu durağana çevirmesi, not artışı bekleyen çevrelerin, özellikle de ekonomik başarısıyla övgü düzülen, övünen Sayın Başbakan RTEnin tepkisini çekti ve yerli kredi derecelendirme kuruluşu oluşturulması projesini güncelleştirdi, belki de uygulamaya konulma sürecini hızlandırdı.\n

\n

Hem uluslararası derecelendirme kuruluşlarının notlarının geçerliliği, nesnelliği hem de Türkiye ekonomisinin başarısı konusunda ciddi kuşkuları dile getirmeye çalışıyorum. Kanımca, çelişki gibi görünse de hem derecelendirme kuruluşu hem de Sayın RTE haklı. S&P haklı, Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir bir başarısı yok. Sayın RTE haklı, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının notları nesnel ve güvenilir değil. \n

\n

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları da kapitalist düzenin bir aldatmacası olarak görünüyor. Derecelendirme kuruluşları olaylara neoliberal bir görüşle kapitalizmin çıkarları açısından yaklaşan, bu anlamda ideolojik; siyasal etkiler altında kalan, teknik yeterlilikleri en azından kuşkulu oluşumlar izlenimi uyandırıyor.\n

\n

Kredi notunun güvenirlirliği, nesnelliği için I) bilgilerin sağlıklı, yeterli denetlenmiş, irdelenmiş, kirlilikten arındırılmış olması, II) analistlerde, uzmanlarda bazı niteliklerin bulunması, III) derecelendirme kuruluşunun bağımsızlığı gerekir.\n

\n

Değerlendirmeye esas alınan veriler, bilgiler yeterli değilse, eksikse, karartılmışsa, dürüst resim ilkesine uygun değilse, analist tüm olumlu niteliklere sahip olsa dahi, verilecek not sağlıklı ve güvenilir olamaz. Çürük bir temel üzerine sağlam yapı kurulamaz.\n

\n

Analistte, yalnız ekonomi, finans, muhasebe, istatistik, genel olarak işletme yönetimi bilgisi olması, hatta analistin yetenekli olması da yeterli değildir. Kişilik, deneyim, seziş usavurma, sağgörü gibi niteliklerin de olması gerekir. Analistte, uzmanda gereken nitelikler yoksa nesnel, yararlı yol gösterici sonuç almaya olanak yoktur.\n

\n

Bağımsızlık sürekli vurgulanır. Ancak uygulamada hukuki, finansman, yönetim ilkeleri, kuruluş, yöneticilerin alanları açısından, bağımsızlık nasıl sağlanır? Bağımsızlığın ölçütleri nelerdir? Bağımsızlığı sağlamanın yöntemleri nelerdir? Bu soruların genel kabul görmüş yanıtları, ölçüleri yoktur.\n

\n

Bilgi kirliliği olan dürüst resim ilkesinden uzaklaşıldığı ortamda, analistler, uzmanlar da gereken niteliklerden yoksunsa, kurum sözde bağımsızsa verilen nota, yapılan değerlendirmeye nasıl güvenebilirsiniz? Batan bankalara, ödeme güçlüğü içine düşen firmalara, borç krizine kapılmış devletlere bir de olay öncesi notlara bakıldığında, derecelendirme kuruluşlarının vermiş oldukları notların güvenilir olmadığı görülür. Önemli olan geçmişi değerlendirmek, geçmiş performansa bakmak değil, geleceğe de ışık tutmaktır. Sık not değişikliği, notla alınan sonuçların tutarsızlığı, bu kuruluşlara kuşku duymanın yeterli, kanıtlarını oluşturuyor.\n

\n

Kapitalizmin doğal sonucu olarak uluslararası derecelendirme piyasasında da tekelci eğilim güçlüdür. Nitekim üç kuruluş Moodys, Standard&Poors, FITCH bu pazara egemendir. Bu üç kurumun verdiği notlar finansal pazarlarda dikkate alınmaktadır. BASEL II olarak nitelendirilen kurallar tam uygulandığında bu üç kuruluşun finansal pazarlarda etkinliği daha da artacaktır. BASEL IIde standart yaklaşıma göre, bankalar, kredilendirmede ülkelere, firmalara risk katsayısı verirken, bu kuruluşların kredi notlarını dikkate alacaklardır.\n

\n

Öngörülen yerli kredi derecelendirme kuruluşlarının günümüzde piyasa koşullarında uluslararası bir etkinliği, bir ağırlığı olabileceği beklenmemelidir. Bu kuruluş sadece bir özenti, iç piyasaya yönelik ileti aracı olarak kalır. Notlar, dayanaksız övünme ve övgülere dayanak oluşturur.\n

\n

Sağlıklı bilgi, güvenilir yetenekli analist, uzman, sağlanmadıkça, bağımsızlık kâğıt üzerinde kaldıkça, derecelendirme kuruluşu oluşturmanın yararı ancak iktidarı desteklemek, kamuoyuna yanlış izlenim, ileti vermek olur.\n

\n

Düzgün insan bulmadan düzgün kurum oluşturulamaz. Düzgün insanlar bulunsa, bu tür kuruluşlarda istihdam edilirler mi? Bu da ayrı soru.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları