Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Sıradanlığın başatlığı
Ülkede adaletsizlik, güvensizlik, işsizlik, yoksulluk, eğitimsizlik, yolsuzluk, çevre kirliliği, doğa yıkımı, kamu hizmetlerinde aksama, enflasyon, siyasal, kültürel, ekonomik hemen her alanda sorun, sorunlar yumağı oluşmuş durumda.
Doğal afetler dışında kişilerin bencilliği, tutkuları, beceri, yetenek eksikliği, olmayan niteliklere sahipmiş sanıları, narsisizm, sorunlar yaratıyor, ağırlaştırıyor. Kişilerin, karşılıklı dayanışma, destek, çıkar sağlama, liyakat, ehliyet aranmadan belli orunlara getirilmeleri, hak etmedikleri unvanlara sahip olmaları, sorunların kaynağı olduğu gibi başarısızlığı da getiriyor.
Sıradan kişilerin, ülke, kurum, örgüt, firma hangi düzeyde olursa olsun başatlığı, toplum yararı değil de kişisel çıkar beklentileri, kayırmacılığı, biat etmeyi, yalakalığı yaygınlaştırıyor; tersine seleksiyon iyilerin dışlanmasına, tasfiyesine yol açıyor. Düzey, sıradan başata göre belirlendiğinden başarısızlık, sorunların ağırlaşması da kaçınılmaz sonuç oluyor.
Ayrıksı, istisnai örnekler dışında eğitim düzeyi, kişilerin nitelikleri hakkında da belirleyici oluyor. Eğitim, yalnız öğrenmeyi, bilgi edinmeyi değil kişinin düşünme yeteneğini, yaratıcılığını da geliştiriyor; bağımsız davranmasını, etik değerlere uymaya özen göstermesini de sağlıyor. Eğitim, kişinin kavrama yeteneğini, akılcı davranışını, zihinsel işlevlerini de geliştirdiğinden, eğitimle IQ (Intelligence Quotient) zekâ arasında ilişki bulunuyor. Eğitim düzeyi, IQ yüksekliği konusunda karine, dayanak oluşturur.
Kurnazlıkla zekâyı ayırt etmek gerekir. Kurnaz bencildir; isteklerini elde etmek, kişisel amacına ulaşmak için kandırmaya yönelik, dürüst olmayan yollara başvurur, tutarlı davranmaz, söylemiyle eylemi çelişir, kendisini olduğundan farklı gösterir, kurumlandırır. Zekâ, kurnazlığı reddeder.
Albert Einstein yalnız fizikçi değil, gözlemcidir de. “Ne kadar çok bilgi / o kadar küçük ego. Ne kadar az bilgi / o kadar büyük ego” gözlemlerinin sonucudur. Sıradanlık, unvan, makam, övgü, gösteriş düşkünlüğüne güdülerken; zekâ alçakgönüllülüğe, erdemli davranmaya yönlendirir.
Kişilerin eğitimi hakkında bilgiler, yetenekleri, davranış güdüleri, IQ düzeyleri hakkında ipuçları verir. Yükseköğrenim, lisansüstü eğitim, akademik unvanlar, kişinin gerçek eğitim düzeyi hakkında tam bilgi vermez. Üniversitelerin eğitim düzeyleri arasında büyük nitelik farkı olduğu gibi, alınan dereceler de farklılık yaratır. Önde gelen bir üniversiteden başarı göstergesi pekiyi, AAA, 90-100 puan ortalamayla mezun olan ile vasat altı bir üniversiteyi orta, C, 60-70 puan arası dereceyle bitiren de diplomalıdır; ancak arada kalite, nitelik farkı vardır. Kamuda, özel kesimde, yükseköğrenim kurumlarında görev alanların eğitim düzeyleri, dereceleri, hatta giriş puanları hakkında bilgi, şeffaflık gereğidir. Bu konuda da açıklama yapılmamakta, diplomalar devlet sırrı olarak kamudan gizlenmektedir.
Görevlerini tam yapmayanların, biat edenlerin, yasalara, etik değerlere uyumlu değil de talimatla hareket edenlerin, araç olarak kullanılanların, onurlarını koruyamayanların, övgü düzenlerin eğitim düzeyleri açıklansa, çoğunun vasat, hatta vasat altı olduğu görülecek, kanıtlanacaktır.
Emperyal güçler ülkede yalnız siyasal, ekonomik açılardan değil, kültürel olarak hegemonya kurmaya, etkilemeye yönelir.
12 Eylül siyasal, 24 Ocak Kararları ekonomik YÖK, vakıf üniversitelerinin yaygınlaştırılması da kültürel darbedir. Sorun yalnız imam hatip liselerinin desteklenmesi değil, vakıf üniversitesi enflasyonudur. Vakfın, eğitim, sağlık, sanat gibi kamu hizmeti alanlarında kamuya katkı, hizmet götürme amacıyla yeterli mal varlığı, örgütlenmesi ve amaca yeterli gelire sahip olarak kurulması gerekir. Ne yazık ki itibarlı bir kurum olması gereken vakıf da bir alalamadır. Vakıfların çok büyük bölümü gerçekten vakıf olma niteliğine sahip değildir. Kamu desteği için vakıf statüsü verilmektedir.
Vakıf üniversitelerinin büyük bölümü yeterli öğretim kadrosundan, mal varlığından, gelirden yoksun olarak kurulmakta, ağırlıklı olarak giriş puanı düşük öğrenci kabul etmektedir. Yeterli eğitim almadan, bir bölümü merdiven altı olarak da nitelendirilen üniversitelerden diploma alanlar sıradanlaşmanın başka bir etkeni olmaktadır.
Siyaset, kamu yönetimi, özel girişim sıradan kişilerin başatlığından kurtulamaz, liyakat ve ehliyet sağlanamazsa sorunlar çözülemez, ülke orta gelir tuzağından da kurtulamaz.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Cumhuriyet Vakfı Başkanı Alev Coşkun konuşma
- Özgür Özel'den 'atama' çıkışı
- Özgür Özel kutlama programında
- CHP'li vekilden Soma için flaş çağrı...
- Mine Esen'den anlamlı konuşma...
- Serra Menekay yazdı, Aysim Dolgun Ildız besteledi
- İşte Cumhuriyet'in tarihi
- Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri eylem yaptı
- Cumhuriyet 100 yaşında! İyi ki Cumhuriyet var
- Şişli'de Hıdırellez coşkuyla kutlandı
En Çok Okunan Haberler
- 'Radikal adımlar atılmazsa...'
- Ece Üner'in 'Taha Hüseyin Karagöz' eleştirisi gündemde
- 'Ana hedef Recep Tayyip Erdoğan'
- 7 banka artık tek ATM'den hizmet verecek
- Müdürün odasını bastı
- Emsal olacak bir karar: Kiracıya 55 günde jet tahliye!
- 2025'te dolar TL ne kadar olacak?
- Erdoğan'dan 'operasyon' sonrası dikkat çeken açıklama
- Gök gürültülü sağanak yağış etkili olacak!
- Fenerbahçe'den İsmail Kartal kararı!