Öztin Akgüç

Sorumlu Kimler?

30 Haziran 2013 Pazar

Türkiye’nin yaşadığı toplumsal ve ekonomik sorunların, sıkıntıların sorumlusu kim? Yürütmenin başı olduğu için, hemen her konuda çok sık ve gerginliği artırıcı konuşmalar yaptığı için, başkanlık gibi de bir tutkusu olduğu düşünülen Sayın Başbakan RTE baş sorumlu olarak görülüyor, eleştiriliyor.
Asıl sorumlular, bulundukları mevkilerin gerektirdiği niteliklere sahip olmayan bürokratlar, politik ve maddi çıkarları uğruna yalakalık yapanlar, gazetecilik yaptığını sanan yeteneksizler, yanıltıcı etiketler taşıyan sözde bilim adamları; ürkek, çekingen işadamları, bildiklerini, gördüklerini açıklamaktan korkan, aydın olarak yaftalanan kişiler...
Kişiler kendilerine önem verebilir, bazı yetenekleri olduğu sanısına da kapılabilir, kişilerin yeteneklerini aşan tutkuları da olabilir. Narsisist diye kimse suçlanamaz. Asıl sorumlular, bir beklenti ile ya da ürkerek, korkarak böyle bir sanıya kapılmış kişi ya kişileri destekleyenler, yalakalık yapanlar, alkış tutanlardır. Yalakalık yapanlar, alkışlayanlar, övenler, gerçekten o kişinin dostu mu yoksa sinsi, gizli düşmanı mıdırlar? Bu da ayrı bir sorudur. Bir filozofun dediği gibi
“Yalaka, kişinin sinsi, gizli düşmanıdır”. Bu yargı doğru olabilir.
Geniş bir destek bulmasa da katıldığım görüş, Türkiye’de toplumsal yaşamda bir tersine ayıklama, ayrışım sürecinin yaşanması,
“Kötü para iyi parayı kovar” misali, yeteneksiz olanların daha yetenekli olanları dışlamasıdır. Bürokraside de, eğitim kurumlarında da, hatta özel sektörde de bu sunuş geçerlidir. Bence başarısızlığın da temel nedenidir.
Gerçekten bilgili, kişilikli, nitelikli olanlar, cemaat, dernek, parti, dış güç gibi bir destek aramazlar; öz saygıları, özgüvenleri vardır. Böyle bir destek arayarak belli orunlara gelmeye, belli etiketleri almaya çalışanlar, genelde özgüveni eksik, kişisel başarısı pek olmayan, kişilikleri fazla gelişmemiş, ezik kişilerdir. Bu tür kişiler, kendi nitelik ve yeteneklerini aşan mevkilere geldiklerinde ya da sıfatları aldıklarında, o mevkinin, o sıfatın, o etiketin gerektirdiği davranışı gösteremezler. Başarısızlık ve sorunlar da mevki ile, taşınan sıfatla, kişisel niteliklerin bağdaşmamasından, uyuşmamasından kaynaklanır... Dış çevrede, ister dernek, ister dış güç, ister cemaat, ister çıkar lobisi olsun genelde kişiliği fazla gelişmemiş, tutkuları yeteneklerini aşan kişileri arar, bulur ve kullanırlar.
Gezi Parkı olayının büyümesinde, yaygınlaşmasında, daha kötüsü polis-gençlik çatışması yaşanmasında, yöneticilerin sağgörülü davranamaması, tersine ayıklanma süreci sonucu hak etmedikleri orunlara gelmiş olmaları, özgüven eksikliği, belki de minnet borçlarının ödenmesi, göze girme çabası etkili olmuştur.
İyi bir yönetici, kamu görevi gördüğü bilincini taşır, dış çevrelerden talimat almaz, alçakgönüllü davranır, söz ve davranış tutarsızlığına veya tuzağına düşmez. Gelebilecek baskılara karşı da istifası cebinde olur. Verilen talimat kamu düzeni, kamu hizmeti, devlet yönetimi anlayışı ile uyuşmadığında istifa gündeme gelmelidir. İstifa bazı olumsuz gidişi önleyebilir.
Turgut Özal döneminde Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay Paşa’nın (bu sıfatı hak ettiğine inanarak kullanıyorum) istifası, Türkiye’yi bir badireye sürüklenmesinden kurtarmıştı, unutmayalım.
Kolluk kuvvetleri, polisler, kamu görevlileridir, devletin memurlarıdır. Bir cemaatin, bir partinin, bir çıkar grubunun silahlı gücü, paralı askeri, bir kişinin özel muhafızları (bodyguard) gibi hareket edemezler; suç işlemiş olurlar. Polisin Gezi Parkı olayları karşısındaki davranışı halka düşmanca davranış olarak nitelendiriliyor. Öyle olaylar anlatılıyor, öyle görüntüler yayımlanıyor ki, düşmanca davranış tanısı bile yetersiz kalıyor. Düşmana karşı bile insanca davranmak gerekir.
Bir emniyet yetkilisinin, polisin Gezi Parkı baskınında çadırları yakmasından sonra polislere
“Çanakkale savaşından sonra en büyük zaferi kazandınız” şeklinde kutlamasından söz ediliyor. Eğer doğruysa en büyük insanlık suçu işlenmiş oluyor. Savcıların harekete geçmesi gerekiyor.

\n

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump tehlikesine teyakkuz 11 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları