Tarih olan insanlık anıtı

30 Nisan 2011 Cumartesi

Önce hava muhalefeti sonra da teknik arıza araya girerek yıkımı durdurmaya çalıştıysa da anıt daha fazla direnemedi ve tekbir sesleri arasında yıkımı başlatıldı. Geride ise yıkım teknikleriyle ilgili yorumlar ve “Acaba heykelin yıkılması karşısında yeterince direnç gösterdik mi”, “Sanat dünyası konuya gereken hassasiyeti gösterebildi mi” gibi sorular kaldı…

Ne olursa olsun tarih bunu atlamayacaktır. Nitekim İnsanlık Anıtı’nın yıkımına dair yorumlar dünya gündemindeki yerini de vakit kaybetmeden aldı. Bu olayı dış basına da yansıdığı gibi “Türk-Ermeni dostluğu paramparça” şeklinde mi algılarız,  bir “seçim stratejisi” olarak, bölgedeki milliyetçi oylara göz dikilmesi şeklinde mi… Yoksa iktidarın bir “güç gösterisi” olarak mı… Yorum bizim. Ancak şu bir gerçek ki, “heykel yıktıran siyaset” imajı girdiği hiçbir tarih kitabından iftihar edilerek okunmayacaktır…

Sanat, varlığı ya da yokluğu kişisel beğeniler, siyasi ağızlardan dökülen bireysel görüşler üzerinden belirlenecek bir ifade yöntemi olamaz, olmamalıdır. Yıkılan sanat eserinin heykeltıraşı Mehmet Aksoy’un söylediği gibi “emeğin ve sanatın kıymetini bilmek” gerekir; sanatın ve sanatçının Türkiye’deki yeri “dramatik” olmaktan çıkmalıdır.


Büyük "kip"

Bundan 17 sene önce Ecevit tarafından ortaya çıkarılan fikir “Mega Proje” olarak manşetlere taşınmıştı; aynı projenin bugünkü ismi ise “Çılgın Proje”; Kanal İstanbul Projesi (KİP). Proje özetle, Avrupa yakasında devasa boyutlarda bir kanalın açılması ve Karadeniz ile Marmara’nın buradan birbirine bağlanmasıdır.  Böylece Avrupa yakasında bir ada da oluşmuş olacak…

Söz konusu bölgenin taşıdığı deprem riski, çevre etki değerlendirmeleri, bu boyutta bir projenin maliyeti, kaynak, aşırı göç tehlikesi gibi hususlar ise projeyle ilgili ilk etapta ortaya çıkan tartışma başlıkları.

Bir kentin, bir ülkenin doğal coğrafyasına müdahale niteliği taşıyan bu türden projeleri gözü kara bir şekilde hayata geçirmeye kalkışmak neresinden bakarsak bakalım tehlike ve risk anlamına gelir. Uzmanlar da bu konuda eleştiri ve uyarılarını yapmaya başladılar. Kanal İstanbul projesi gerçekleştiği taktirde bölgedeki ormanlar, su havzaları, tarım arazileri ve genel anlamda ekosistem tahrip olacaktır. Ayrıca proje doğrultusunda 150 metre genişliğinde bir kanal açılması durumunda akıntı şiddetinin halihazırda Boğaz’ın en dar kesimindeki (450 metre) akıntının iki üç misline çıkacağı ve bunun deniz trafiğini etkileyerek büyük kazalara sebep olacağı da uzmanlar tarafından belirtiliyor.

Bölge, projeyle birlikte nüfus göçü açısından da ciddi sorunlara gebe kalacaktır. Bunların da ötesinde, projenin 12 Haziran milletvekili genel seçimine yaklaşırken gündeme getirilmesini, seçimlerin politikacılara ne kadar büyük(!) sözler verdirebileceğinin bir göstergesi; sandığa giderken seçmeni etkilemeye ve gündemi değiştirmeye yönelik bir adım ve hatta başarılı bir PR çalışması olarak da okuyabiliriz.

 

Bağımsızlardan Ümit Ülgen

Cumhuriyet Güç Birliği Bağımsız Milletvekili adayı, 78 kuşağından arkadaşım Ümit Ülgen İstanbul 3. Bölge’den aday. Ülgen, Makine Mühendisleri Odası Başkanlığı (1999-2000), Esenkent Kooperatifler Birliği Başkanlığı (1999-2000), Isıtma Soğutma Havalandırma Sanayi Sitesi kuruculuğu (1987-1993) ve USİAD (Ulusal Sanayici ve İşadamları Derneği) onur kurulu üyeliğinin yanı sıra Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği gibi pek çok demokratik kitle örgütünün yönetim kurullarında da önemli görevler yürüttü. Kendisine şimdiden başarılar diliyorum.
 

Peri masalı

İngiltere’de bir peri masalı. Adeta gerçekdışı bir tören, küçük kızların hayallerini süsleyen prenses hikâyelerinin bir nevi modern zaman versiyonu. Ancak hiçbir şeyin o kadar da “masalsı” kalamayacağı çağımızda Prens William ile Kate Middleton’ın düğün töreninin de can sıkıcı derecede gerçek ve karmaşık boyutları vardı elbette…

Örneğin tüm ülkenin ve hatta dünyanın zihnini meşgul eden düğün Internet üzerinde bir numaralı bahis konusu haline gelmişti. Gelinliğin modelinden düğün öpücüğüne kadar insanları uykusuz bırakan çok sayıda ayrıntı düğünün gerçekleşmesiyle nihayet cevabını buldu. Ve halk rahat bir nefes aldı.

Öte yandan belki de her tarihsel olayda olduğu gibi bu büyük düğün töreninde de tarihin perde arkasında yine kadınlar vardı. Tarihin bu sayfasına damgasına vuran kadınlar sırasıyla; gelin Kate, gelinin annesi Carole, gelinin kız kardeşi Pippa, gelinin üvey kayınvalidesi Camilla idi. Bu dört kadının arasındaki ilişkiler ve bu ilişkilerden kulislere yansıyan dedikodular törenle birlikte aslında tarihi de şekillendirdi. Belki de her başarılı erkeğin arkasında olduğu gibi tarihin perde arkasında da kadınlar vardır…

Sadık ÇELİK
[email protected]



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları