Selçuk Erez

Seçimler bir halkoylamasıydı

11 Haziran 2015 Perşembe

2015 seçimleri aslında neydi? Diktatörlük konusunda yapılan bir halkoylamasıydı ve halk, kendisine önerilmiş olan diktatörlüğü reddetti!
Geçmişimizde aynı konuda yapılmış ama kötü sonuçlanmış halkoylamaları az değildir: 2. Abdülhamid, Mithat Paşa’yı, asılsız suçlamalarla önce ölüme mahkûm ettirmiş, sonra cezasını ömür boyu hapse çevirmişti: Mithat Paşa’yı cezasını çekeceği Taif’e götürecek gemiyi önce bir süre Marmara’da bekletti.
Bu da bir çeşit halkoylamasıydı: Halk tepki gösterseydi, Abdülhamid, kararını gözden geçirecekti. Olmadı. Gemi Taif’e gitti. Mithat Paşa orada boğduruldu.
O günlerden bugüne bazı şeyler değişti, belli bir olgunluk düzeyine ulaştık.
Bu evrimin çok nedeni var. Bunlardan biri, faşizmi yerden yere vuran, gülünecek duruma indirgeyen mizahtır. Mizah, Gezi’nin duvarlarında, gazetelerin sayfalarında, Twitter’da belirip törpülemiştir faşizmi.
Evrensel bir gerçektir: Mizahçılar diktatörleri sevmezler. Mesela, Stalin zamanında Rusya’da bu tür mizahın âlâsı vardı.
“Düşünme / Düşünürsen konuşma / Düşünür ve konuşursan yazma / Düşünür, konuşur ve yazarsan hiç olmazsa imzalama / Düşünür, konuşur, yazar ve imzalarsan da şaşma!” derlerdi, fıkra anlatırlardı:
- Stalin’in kocaman sarayında pek çok yatak odası var. Her gün birinde uyuyor.
- Neden?
- Hangisinde uyuduğunu anlamasınlar diye... Suikasttan korkuyor.
Diktatörlüğü reddettik. Peki mizahçılarımız, tweetçilerimiz, duvar yazarlarımız, şimdi işsiz mi kaldılar? “Koalisyon mu, erken seçim mi” diye düşünürken bu sorunu da kulak ardı etmemek gerekir.
Diktatör görmüş ülkelerin mizahçılarının, diktatör pörsüdükten sonra ne yaptıklarını öğrensek iyi olur. K. Ryan, “Stalin in Russian Satire” başlıklı kitabında tam bunu konu edinmiş: Mizahçılar, Rusya’da eski diktatörü irdeleyen, tiye alan ürünler vermeyi sürdürmüşler.
Vladimir Nabokov’un “Parçalanmış Tiranlar” öyküsü, Solzhenitsyn’in “İlk Daire” romanı, Vladimir Maksimov’un “Çağrılmamışların Gemisi” gibi yapıtlarıyla Rus yazarları, eski diktatörün cahil ama bilgiçlik taslayan, kendinden kuşkusu, kelfatmalar gibi kabarmasına yol açan bir narsisist, bir egoist olduğunu anlatmışlar.
Neden? Çünkü anlamışlar ki diktatörler, herpes sivilceleri gibidirler, yok oldukları sanılır; aslında yeniden pırtlamak için zayıf anları beklerler.
Çare, bunların ne olduklarını tam kavramamışlara, unutmuşlara anlatmayı sürdürmektir.
Halkoylamasında “Biz bu çağda, böyle bir rejim istemeyiz!” dedik. Ancak bu ülkenin sevgili mizahçıları, karikatüristleri ve Twittercileri işiniz bitmedi, katmerlendi: Gevşememeli, diktatörün ne biçim bir maskara, diktatörlüğün de ne aşağılık bir düzen olduğunu anlatmayı var gücünüzle sürdürmelisiniz!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Böcek yeriz o zaman! 30 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları