İlber Ortaylı: "Ecdadımıza yakışıyor" diye gelişigüzel laf olmaz
Selin Ongun
Son Köşe Yazıları

İlber Ortaylı: "Ecdadımıza yakışıyor" diye gelişigüzel laf olmaz

30.05.2015 00:11
Güncellenme:
Takip Et:

Prof. Dr. İlber Ortaylı ile söyleşmeye “fetih” gündemi ile başlıyoruz. İlber Hoca meşhur “efeeendim!” deyişiyle sıklıkla not düşüyor. “Ecdadımıza yakışır kutlama, diye gelişigüzel laf olmaz. Oradaki tarihe, bu büyük şehre, bu coğrafyaya, bu insanlara uygun, güzel, estetik bir kutlama olmalı” diyor. Söyleşinin bugünkü bölümünde İlber Hoca’nın İstanbul’a dair değerlendirmeleri, yarın yayımlanacak bölümde Türkiye’ye dair yanıtları yer buluyor.

- Her yıl 29 Mayıs’ta düzenlenen İstanbul’un fethi kutlamaları bu yıl 30 Mayıs’ta yapılıyor. Bu tarih değişikliği önemli mi?

Daha çok katılım olması için, tatil günü cumartesi denerek, bir gün ertelendiği söyleniyor. Olabilir, çok mühim bir şey değil.

- “Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın birlikte İstanbul’un fethi törenine katılması bir seçim propagandası olacak” diyenlere katılır mısınız?

Hiç öyle bir şey yok. Yani gidilir mi gidilmez mi; o onların seçimidir. Böyle çok önemli bir tarihi olayda Cumhurbaşkanı ve Başbakan törenlere katılabilirler. Bunu siyasi bir meydan okuma olarak değerlendirmek, değerlendirenin kıtlığına bakar. Eğer aklı ve görüşü kıt siyasi çevreler var ise hemen böyle yaftalarlar. Ciddi bir devlet bunun lafını etmez. Bunu ben böyle değerlendiriyorum. Nihayet seçim meselesidir kısmına gelince, Cumhurbaşkanı olarak oraya gidersin gitmezsin, o da onun değerlendirmesidir.

1953’teki kutlamalar

- Fetihin 562. yılındayız. Geçmiş kutlamalar için nasıl bir parantez açarsınız?

Bakın 500. yılda, yani 1953’te o zamanki Türkiye’de hazırlıklar yapıldı. O tarihte Yunan Kralı geliyor diye “bu kutlamalar ayıp olacak” dediler. Sanki İstanbul’un fethinin hesabı Yunanistan’ın “Danimarka-Alman asıllı kralına verilecek” gibi böyle tuhaf bir tutuma girdiler. Bilgisizlik tabii. Hatta ünlü milliyetçi tarihçimiz Fuat Köprülü de o dönem işi sabote edenlerin başında. O zaman dışişleri bakanı idi. Bir hengame, bir kıyamet kopuyor. Zaten milliyetçi cephe, bunlar Demokrat Parti ve Menderes’i sevmezdi. O nefretleri perçinlendi. Ancak 1960’tan sonra, iş idama gidince bir yumuşama oldu. Efendim şimdi bu İstanbul’un fethi denen olay kutlanır. Bu çok tarihi bir olgudur. Hatta bunun kültürel başka buluşmalara çevrilmesi gerekir. Bu bir estetik ve ölçü meselesidir. Yani gümbür gümbür kıyamet koparmak, “kitsch” dediğimiz zevksiz mizansenler uygulamak yerine çizimi belli profesyonel planlamalar gerekir. Mesela Sovyetler Birliği’nde gösteri mühendisliği diye bir meslek vardır. Desen, dizayn, bir estetik meselesidir iş.

Gösteri mühendisliği

- Siz nasıl bir kutlama hayal ederdiniz?

Önemli bir geçit töreni yaparsınız, musikisi ile ciddi bir hazırlık gerekir. Tabii ibadullah İstanbul üzerine Mayıs ayı boyunca kongreler tertip edersiniz. Bu da âdet olur. Pera Enstitüsü başka bir ruhta çalışır, İlim Yayma Cemiyeti ayrı bir havada çalışır. Daha başkası da çıkar. Fener Rum Patrikhanesi’nin düzenlediği toplantıya bir İslam tarihçisinin katılması neden olmasın? Çok şey yaparsınız. Burada o ruh, gösteri mühendisliği denen hadise bizde yok. Bu önemli bir şey. Çünkü onun arkasında müzik olur, moda olur, bilinç ve bilgi olur.

Çuvallanıyor çünkü...

- Estetik açıdan nerede ve nasıl çuvallanıyor?

Estetik açıdan her yerde çuvallanıyor. 1953’ü hatırlattım işte. Bir kere müzik bilinmiyor. 2) Filolojiden haberiniz yok. Metinlere hiç bakmamışsınız. Mesela İkinci Mahmut’un lağvettiği mehter takımının kıyafetlerinin çizimi mevcuttur. Bunu bile doğru düzgün kullanmamışsın! - Kulaklarımız aşinadır; “Ecdadımıza yakışır bir kutlama olsun” denir. Sizde nasıl karşılık buluyor bu cümle? “Ecdadımıza yakışır kutlama” diye gelişigüzel laf olmaz. Oradaki tarihe, bu büyük şehre, bu coğrafyaya, bu insanlara uygun, güzel, estetik bir kutlama olmalı. Bu kadar basit. Ne demek yani?

Bileni getireceksin

- “Bu estetiği yapamıyoruz, örneğin gösteri mühendisimiz yok” diyorsunuz.

Yapamıyorsan, yapacaksın, öğreneceksin. Sen yapamıyorsan, bileni getireceksin. Bastıracaksın parayı. Bak film kutlamasını Yeşilçam yapsaydı öyle olmazdı o. Bulmuş adamı getirmiş, iyi oldu. Bu konuların hepsinin artık uzmanı var.

Hünkâr selamlaması

- O halde size hemen günceli soralım. “TSK’den aktif katılım. Mehterenle birlikte toplam 562 kişilik özel fetih birliği kurulduğu” haberleşti. Bu haber sizi heyecanlandırıyor mu?

Bunun hiçbir zararı olmaz. Ama 562 askerle kuru bir kalabalık mı olur ya da harika bir tören mi olur? Bak şimdi, biliyorsunuz ben Muhteşem Yüzyıl filmini hiç tutmuyordum. Başta neydi, saçma sapan bir senaryo. Ama uygulamada iş değişti. Çünkü o oyuncular eğitim görmüş. Müzik biliyor, dans eğitimi almış. Bir gün bana saraya (Topkapı Sarayı) kıyafetleriyle geldi bunlar. Salı günü, saray boşken, geliyorlar tabii. Kapıdan girerken hünkârı, Halit Ergenç’i ben selamladım neredeyse! Tabii iyi bir aktör o. Ve baktım, kostümler iyi, mücevherler iyi, sunum iyi, müzik iyi... Uyduruk değil uygulama. Çıktılar bunlar bizim odadan. O Burak (Özçivit) da yine iyi bir aktör. Bunların o yürüyüşleri başka türlü. Çünkü estetik biliyor. Orada o uzun boylu yeniçeriler “destur hünkâr!” diye bağırıyor. Etkileniyorsun. E çünkü estetik uygulama var. Sonuçta ne oluyor? Bu film gösterildiği gece tüm Balkanları tüm Ortadoğu’yu eve bağlıyor. Hak ediyor. Kürekle de para kazandılar. Yani işin nihayeti hep estetik uygulama, uzman kadro.

- Şimdi yeni fetih birliğinde yer alacak askeri personel Osmanlı ordusu içinde yer alan değişik birlikleri temsil eden 14 ayrı kıyafet giyecekmiş. Böylece Fetih dönemindeki Osmanlı ordusunun tüm sınıfları geçit töreninde temsil edilecekmiş. Kulağınıza nasıl geliyor bu açılım?

Efendim, o birlikleri tespit etmişse, minyatürlere bakıp çizimler yapıldıysa, o zaman çok güzel! İş uygulamaya bakar. Doğru düzgün bir inceleme ister.

Kasabalılık sorunu

- “Türkiye’deki bütün sorunların temelinde kasabalılık vardır” diyorsunuz siz. Şimdi bahsettiğiniz estetik yoksunluğuna da bunu dahil eder misiniz?

Kasabalılar sadece kendi dünyalarına, yaratılarına güvenerek iş yaparlar. Onun için o iş yürümez. Her şeyde ihtisas aranır. Kutlama diyorsun. Bak şimdi, maalesef kasabalılar kiraz festivali, kabak çiçeği festivali vs. yapmaya başladığından beri ben bu festivallere katılmaya çekinirim. Folklörü bileceksin bir kere. Şimdi surların üzerine biri çıkıyor. İyi tamam. Ama adamın imajı yok. İşte bu kadar basit. Bir adamın yaratı gücü, çizimi, perspektifi yoksa ne yapabilirsin?

Politik pazara çıkış: Ayasofya tartışması

- Fetih konuşulurken neredeyse her sene Ayasofya gündemine de tanık oluruz. Cami-müze tartışmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Başka konuşacak şeyleri yok. Ayasofya’da kanun çıkmış, durum belli. Bunu deşmeyi çok büyük problem olarak görüyorlar. Yalnız böyle bir değişiklik ne problem yaratır, onun kendileri de farkında değil. Bakın, ben 1934’ün Kasım ayındaki müzeleştirme faaliyetinin çok büyük bir heyecan ve evrensel bir yaklaşımla yapıldığı kanaatinde değilim.

- Neden?

Yeni cumhuriyetin üzerinde dışarıdan birtakım baskılar vardı. “Ayasofya’da bir ayin de yapalım, kilise de yapalım” filan diyorlardı belki. Bu müzeleştirme, onu bastırmak için bir yoldu muhtemelen. Ama her halükârda buranın müze olması çok önemlidir. Ayasofya yapıldıktan sonra 900 sene kadar kilise olarak kullanıldı. Onun üzerine hemen hemen 500 sene de cami olarak kullanıldı.

- Ve İstanbul’un fethiyle eş zamanlı olarak hep bir cami tartışmamız oluyor.

Evet, her sene bunu konuşur dururlar. Burada bu kadar hassasiyet gösteren adamlar, başka konularda hiç o kadar hassas değiller. Demek ki bunun arkasında sadece bir heyecan, bir özlem değil daha başka şeyler de var. Politik pazara çıkış da var. Biz 1934 Kasım kararnamesini doğru buluyoruz ve takip edilmesini istiyoruz.

- “İlber Hoca’yla fetihi konuşup İstanbul’u sormadan olmaz” demesin okurlar. İstanbul’u cumhuriyetten bu yana en çok kim mahvetti?

Vallahi bu 1950’de başladı. Kimse kusura bakmasın. Aslında daha evvel de başladı ama Halk Partililerin parası yoktu. Bakın şöyle; ben henüz 11 yaşındaydım, o Caterpillar’a ben bir kâbus gibi bakıyordum. O Karaahmet Paşa Cami’nin sebilini o devin yıkışını hiç unutmam. Saraçhane’nin yapıldığı yerde konakların yıkımını unutamam. İçindekiler evsiz kaldı. Suriçi’ni, İstanbul’u mahvettiler. Bunları unutmuyorum. Herkesin dünyaya, Türkiye’ye bakışı farklıdır. Benimki de buradandır. İstanbul’un fethi konuşulurken bunların da tartışılması lazım. Orada öyle güm güm çalmakla bir şey olmaz. Bunlar da konuşulacak. Ve bu İstanbul’un artık nasıl düzeltileceği tartışılacak. Bu kadar alakasızlık da olmaz! Bu şehrin bir ucunda oturan ahalisi öbür ucunu bilmez. Diğeri de onu. Bu arada birtakım üçkâğıtçılar da istediklerini yaparlar.

Marmaray’a binmedim şimdilik lüzum yok...

- Marmaray’dan bahsederken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz İstanbul’u denizin altından fethettik” diyor.

Efendim bu şehir denizin altından da üstünden de fethedilir! Yatırım yapacaksın tabii.

- Marmaray’la seyahat ettiniz mi hiç?

Marmaray’a binmedim. Lüzum yok şimdilik. İleride lüzum olursa binerim. İstanbul’u deli dana gibi gezmek niyetinde de değilim. Bakın, Marmaray dolayısıyla açığa çıkan Theodosius Limanı, Konstantin Duvarı var Yenikapı’da. Üstlenici şirketin iyi niyetiyle bugüne kadar zarar görmedi orası. İnşallah bundan sonra da bir zarar olmaz. Aksi bir skandal olur. Oradan müthiş bir tarih çıktı. Marmaray’a bir de buradan bakarsın. Sonra koca şehir, herkes otobüse mi binecek?


Restore edenler Vahdettin Köşkü’nü berbat ediyorlar

- “Ecdadımız” sözü bugünlerde çok popüler biliyorsunuz. Yeni Cumhurbaşkanlığı yerleşkesinden bahsedilirken “Ecdadımıza yakışacağı gibi bir saray” diyenler de var. Topkapı Sarayı örneğin, mütevazı mıdır?

Topkapı’ya geliyorsun, 15. yüzyıl. Saraydaki binaların ikinci katı yok neredeyse. Ne demek bu? Mütevazılık. Ve orası adeta bir kışla yerleşkesi. Ama çok güzel! Güzellikler içinde bir yaşam biçimi; çini koleksiyonları, porselen koleksiyonları, kumaşlar, mutfaklar, törenler, protokol... Bunlar muhteşem! O mütevazı bina, bu kadar güzel.

- Cumhurbaşkanlığı sarayı mukayesesi yanlış mı?

Şimdi kimse öyle mukayaseye girmesin, öyle bir ecdat şeyi yok. Ne yapıyorsan “böyle yapıyorum” diyeceksin. O kadar. Şunu da söyleyeyim, şimdi Vahdettin Köşkü’nü efendim niye almış? İyi ki almış! Keşke bir de iyi restore etselerdi. Çünkü onu restore eden mimarlar bu işten anlamıyor. Kusura bakmasınlar. Berbat ediyorlar.

Yazarın Son Yazıları

'Acıyı açık artırma pazarı var, ortak yas yok'

Acıyı açık artırma pazarı var, ortak yas yok. Ölenler de kavgaya vesile

Devamını Oku
03.07.2016
“Bu kriz 2020'den önce bitmez, fon yaratılmazsa sektör batar”

“Bu kriz 2020'den önce bitmez, fon yaratılmazsa sektör batar”

Devamını Oku
27.06.2016
"Hakan Fidan iki defa Fethullah Gülen'e gitti"

"Hakan Fidan iki defa Fethullah Gülen'e gitti"

Devamını Oku
20.06.2016
Kan testi yaptılar, A pozitif, dünya vatandaşı çıkmışım. Yetmez mi!

Kan testi yaptılar, A pozitif, dünya vatandaşı çıkmışım. Yetmez mi!

Devamını Oku
13.06.2016
"Suriye'de federasyon gözüküyor, kırmızı çizgiler Türkiye'yi kurtarmaz"

"Suriye'de federasyon gözüküyor, kırmızı çizgiler Türkiye'yi kurtarmaz"

Devamını Oku
05.06.2016
Demirtaş: 'Kılıçdaroğlu, Genelkurmay'dan dokunulmazlık brifingi aldı'

Demirtaş: 'Kılıçdaroğlu, Genelkurmay'dan dokunulmazlık brifingi aldı'

Devamını Oku
30.05.2016
İslamcılık çöktü

İslamcılık çöktü

Devamını Oku
21.05.2016
AKP: Neydi, ne oldu, ne olacak?

AKP: Neydi, ne oldu, ne olacak?

Devamını Oku
20.05.2016
Abdullah Gül biliyordu

Ahmet Sever: Gül, işlerin bu noktaya gelmesine şaşırmadı

Devamını Oku
10.05.2016
Ahmet Sever: Trol'lerin talimatları Saray'dan geliyor

Ahmet Sever: Trol'lerin talimatları Saray'dan geliyor

Devamını Oku
08.05.2016
MHP'li Oğan: MHP’deki değişim AKP’nin sonu olur

MHP'li Oğan: Bizim de paralele teslim edecek partimiz yok

Devamını Oku
18.04.2016
'Yangına körükle gitmek istemiyorum, gece ikide çağırsınlar yine giderim'

'Yangına körükle gitmek istemiyorum, gece ikide çağırsınlar yine giderim'

Devamını Oku
11.04.2016
'Devletin ceberutluğunu şahsen öğrendim'

'Devletin ceberutluğunu şahsen öğrendim'

Devamını Oku
07.04.2016
'Pandoranın kutusu açıldı, Diyanet ile bakanlık sessiz'

'Pandoranın kutusu açıldı, Diyanet ile bakanlık sessiz'

Devamını Oku
04.04.2016
‘Ayar almam ayar veririm’ siyasetinin sonuna geldik

‘Ayar almam ayar veririm’ siyasetinin sonuna geldik

Devamını Oku
28.03.2016
Ülkemizi küçük düşürmeden...

Kısa süre önce annesini yitirdi Sezen Aksu. Başsağlığı için aradığımızda en çok onu söyledi: “Buradan da geçeceğiz..” Tutuklu akademisyenlerden Doç. Dr. Esra Mungan “İlk kez yaşamımda 50 saat kitap okumadım. Psikolojik işkenceydi” diyor. Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Bülent Arı ise “Ülkeyi ayakta tutacak olanlar, okumamış cahil halktır” görüşünde.

Devamını Oku
28.03.2016
Çıkış için üç anahtar

Çıkış için üç anahtar

Devamını Oku
21.03.2016
Enkaz altındayız

Enkaz altındayız

Devamını Oku
20.03.2016
‘Vize muafiyeti olmayacak kıyamet haziranda kopacak’

‘Vize muafiyeti olmayacak kıyamet haziranda kopacak’

Devamını Oku
14.03.2016
'Allah ıslah etsin demekten başka sözüm yok'

'Allah ıslah etsin demekten başka sözüm yok'

Devamını Oku
07.03.2016
'Artık idrak etmeliyiz: Cumhuriyetin en sorunlu günlerindeyiz!'

'Artık idrak etmeliyiz: Cumhuriyetin en sorunlu günlerindeyiz!'

Devamını Oku
29.02.2016
'ABD, patlamayı YPG'nin yaptığına inansa da PYD politikasını değiştirmez'

'ABD, patlamayı YPG'nin yaptığına inansa da PYD politikasını değiştirmez'

Devamını Oku
22.02.2016
'Türkiye yeni soğuk savaşta cephe ülkesi, Rusya'nın kuşatması altında'

Irak işgalinde Bağdat büyükelçimiz olan Çeviköz: Türkiye’nin YPG’yi vurması IŞİD’e alan açmak olarak yorumlanabilir

Devamını Oku
15.02.2016
'Ambulans gelir yaralıları alır diye 5 gün bekledim'

Eski DBP Eşbaşkanı Emine Ayna siyasetten çekilmesinin ardından ilk kez konuştu

Devamını Oku
08.02.2016
'Esad'ın Suriyesi Rusya'nın mandası oldu'

Özülker’e göre Türkiye, Esad’la PYD arasında seçim yapma noktasına gelebilir.

Devamını Oku
01.02.2016
Genel başkanlık mı? Aman Allahım!

CHP’nin yeni parti sözcüsü Böke, “Partililerin desteklerinden müthiş onur duyuyorum” dedi.

Devamını Oku
25.01.2016
‘Feryat ediyorum, başaramadık Türkiye’ye yazık, hepimize yazık...’

Demokratik Toplum Kongresi EşBaşkanı Dicle Cumhuriyet’e konuştu: “Halklarımıza barış hediye edemedik. Bazen düşünüyoruz, ölüm orucuna mı yatsak? O top sesleri gelirken evde yatağa girmekten utanıyoruz...”

Devamını Oku
18.01.2016
‘Kin gütmem, demek partim bu duruma gelmiş derim, geçerim’

Eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış: "Türkiye mezhepçilik yapıyor algısı var. Bizim o algıyı derhal ortadan kaldırmamız lazım. Suudi Arabistan ve İran’a eşit mesafede durmazsak bu algı daha da güçlenir...”

Devamını Oku
11.01.2016
'Necip Fazıl yaşasaydı Erdoğan’ı desteklemezdi'

2015 yılı ile birlikte Altan Öymen 83’ünü, Hüsamettin Cindoruk da 82’sini tamamlarken konuştuk

Devamını Oku
04.01.2016
‘Hemen adım atılmazsa şu anki durumu mumla ararız’

Cumhuriyet, CHP ve HDP’nin Diyarbakır il başkanlarını bir araya getirdi. CHP, HDP ve Hüda-Par’lı temsilciler “Kaybedecek vakit yok” diyor. Vatandaş, yaşananların taraflı haberleştirilmesinden bıkkın.

Devamını Oku
28.12.2015
Bir yol var: Yaşamak ve yaşatmak...

Sezen Aksu Cumhuriyet'e yazdı: Düşmanlık, öldürmenin rasyonelleştiği o pusuda pazarlanıyor.

Devamını Oku
21.12.2015
'Fokurdayan tencere patlar'

Eski BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Türkiye Sözcüsü Metin Çorabatır: “Entegrasyonu yapmazsak sosyal patlamalar olacak. Açlık düzeyinde yaşayanlar, okulsuz çocuklar, hastalananlar... Entegrasyon olmazsa bu fokurdayan düdüklü tencere patlar.”

Devamını Oku
14.12.2015
Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Öneş: O barikatları anlamak gerek

Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş: Mesele artık sadece Öcalan değil, o barikatları kuranlar 90’lı yılların taş atan çocuklarının öfkeyle büyümesidir.

Devamını Oku
08.12.2015
'Devlet sırrı da yok casusluk da'

Eski MİT Müşteşar Yardımcısı Cevat Öneş: Demokratik ülkelerde, istihbarat teşkilatlarının yasadışı faaliyetleri yargılanır, otoriter ülkelerde tartışması olmaz.

Devamını Oku
06.12.2015
Dink’ten Elçi’ye güvercin kasapları

DP milletvekili Mithat Sancar, Tahir Elçi’nin katledilmesinin aklına Hrant Dink’i getirdiğini söyledi.Sancar, “Bir başlık koymak gerekirse: Güvercinler ve güvercin kasapları...” dedi.

Devamını Oku
30.11.2015
Ruşen Çakır: İslam yok ortada iktidar savaşı var

İslamcı hareketler konusundaki uzmanlığıyla tanınan Ruşen Çakır’a göre geçen 13 yılda İslami hareket büyük bir meydan okuma ile iktidarı ele geçirdi, sonunda devlet oldu. Cemaat ile AKP savaşı ise İslami hareketin birikimlerini sıfırladı. Şu anda hükümet kazanıyor gibi görünse de iki taraf da kaybediyor.

Devamını Oku
23.11.2015
'HDP'yi sakatladılar'

Birikim Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ömer Laçiner: Kandil’dekiler, AKP’ye ‘senin savaş oyununda yokum’ deseydi, HDP büyük bir manevrayla inisiyatif sahibi olacaktı.

Devamını Oku
16.11.2015
Ahmet Tezcan: Erdoğan'ın dar uçak kadrolarını oluşturanlar işlerini yapmadı

Ahmet Tezcan'a göre Başkanlık: Erdoğan dışarıya set çekmek istedi

Devamını Oku
12.11.2015
‘MKYK’de Tayyip Bey’e çekilseniz diyenler vardı’

Erdoğan’ın eski basın danışmanı, gazeteci-yazar Ahmet Tezcan: Nokta günlükleri vaziyeti nasıl sorguladıklarının göstergesi. Arınç’ların kopacağına inananlar bunu atlıyor.

Devamını Oku
11.11.2015
‘Demokrasiyi sürdürmek mümkün mü, sanmıyorum’

Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Ersin Kalaycıoğlu: 1 Kasım itibari ile Türkiye hâkim parti sistemini geçti. AKP hegemonyacı bir parti olmaya doğru gidiyor.

Devamını Oku
10.11.2015