Latin Amerika Dersleri ve Chavez

12 Mart 2013 Salı

AKP’nin bazı anketlere göre güç kaybetmesi, aslında uzun iktidar döneminin de beklenen bir sonucu.
Ancak asıl mesele, AKP’ye seçenek olacak
muhalefet!
Halkı kucaklayan, toplumu sürekleyecek güçlü bir muhalefetle sorunlar aşılabilir.
Karanlık dağıtılabilir.
Bunu yapacak güç, kitle partisi konumunda, tarihsel kökleriyle belli bir toplumsal tabana sahip, halkçı, toplumcu, emekten yana bir parti.
Küreselleşmenin bu denli büyük saldırılarına karşı
antiemperyalist bir tutumla, vahşi kapitalist düzeni önce dizginleyip, sonra daha eşit ve toplumcu bir düzeni yaratacak güç.
Bu nasıl sağlanabilir?
Hangi ölçülerde gerçekleştirilebilir?
Ne yazık ki ülke genelindeki tartışmalar, yıllardır bu
asıl sorular üstüne gelişmiyor.
Ne oluyor?
Gericiliğin hamleleri, etnik köken temelli sığ çatışmalar, tartışmalar, öneriler...
Diğer yanda yeni anayasa arayışları...
Evet,
12 Eylül anayasasından ivedilikle kurtulmak gerekiyor.
Ancak bu, asıl sorunu; sömürüyü, yolsuzluğu perdelememeli.
“Kürt sorunu” denilen olgunun çerçevesine sıkıştırılıp sürdürülmemeli.
Demokrasi, özgürlük ve haklarla ilgili ülkenin bütünsel olarak, emekçisinden öğrencisine, işçisinden köylüsüne kadar herkesi kapsayan
yakıcı sorunları var.
Türkiye’de, cezaevlerindeki tutsaklardan tutun da herkes ve her kesim için
acil demokrasiye gereksinim var...

\n

***

\n

Ne yapmalı?
Örnekleri ortada; hem geçmişimizde hem evrensel ölçekte.
Cumhuriyet, antiemperyalist bir başkaldırıyla kuruldu. Her ne kadar devrimci
Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün ardından, adım adım küresel sisteme bağlanmış olsak ve bugün tümüyle küresel güçlerin istediği bir anlayışla yönetilsek de bu unutulmamalı.
En önemli tarihsel birikimimizdir çünkü.
Atatürk’ün bütün dünyaya örnek olan ulusal kurtuluş mücadelesi ve tam bağımsızlık ilkesi, doğrudur, geçerlidir...
Evrensel ölçekte örneklere bakılırsa da bugün hemen hemen konuşmadığımız, tartışmadığımız gerçekler söz konusu.
Şu
Latin Amerika ülkelerinin son yıllarda yaptıklarına bakar mısınız?
Bir zamanlar cuntalarla yönetilen, ABD’nin arka bahçesi konumundaydı Latin Amerika’nın birçok ülkesi.
Venezüella,
Bolivya, Küba, Peru, Guatemala, Paraguay, El Salvador ve Şili’de de sol ve emperyalizm karşıtı, halkçı iktidarların gösterdiği gerçekler, dünyanın ezilen halkları için bir ışık olamaz mı?
Hepsinin kurtuluş reçetelerinde Mustafa Kemal’in benzeri, Latin Amerika’nın özgürlük simgesi
Simon Bolivar’ın izleri var.
ABD’li sömürgecilerin, çokuluslu tekellerin karşısında, Bolivar’ın ulusal kurtuluşçu geleneği sürüyor Latin dünyasında.

\n

***

\n

Chavez ve arkadaşlarının Venezüella’da ABD’nin onca baskısına karşın yaptıkları az mıdır?
Uluslararası petrol tekellerini ve bankaları kamulaştıran,
petrol gelirlerini halka ulaştıran,
büyük şirketlerin ve ailelerin ellerindeki toprakları alıp halka dağıtan,
14 yılda yoksulluğu yarı yarıya azaltan,
sağlık ve eğitimi ücretsiz yapan,
IMF’ye rest çeken Venezüella’da milyonlar, sokaklardan taşarak Chavez’in ardından ağılıyor.
Neo-liberalizmi reddeden, stratejik sanayilerde devletin varlığının önemini vurgulayan, ABD’ye kafa tutan, kooperatifleşmeyi doruklara çıkaran Chavez, küreselleşmenin dayatmalarına karşı bir çıkış yolu gösteremedi mi?
“Yeni tipteki bir sosyalizmi, makineleri veya devleti değil, insanları her şeyin üzerinde tutan, insancıl bir düzen olarak yeniden talep etmeliyiz” demişti Chavez.
Türkiye, Latin Amerika gerçeğini tartışmalı, özellikle de
“muhalefet yapıyorum” diyenler...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşasın Cumhuriyet 1 Ocak 2016
Sesler kısılırken... 25 Aralık 2015

Günün Köşe Yazıları