Stres Ülkesi!..

04 Şubat 2014 Salı

El ele, kol kola askerlere, gazetecilere, yazarlara, siyasetçilere, bilim insanlarına, muhaliflere, kısaca kendinden olmayanlara zulüm, işkence, baskı yap, cezaevlerinde süründür, şimdi birbirini ye.
İktidar - cemaat kapışması, bütün kumpası, sahteciliği, kalleşliği ortaya döktü.
Gerçekler gün gibi ortada.
Halkın gözünde “asrın davaları” dedikleri tezgâhlar açığa çıktı.
Sivil darbeciler anlaşıldı.
Kendileri itiraf ediyor; suçsuz günahsız insanların çektiği eziyetleri, sağır sultanlar bile duyuyor artık.
Medyalarından birbirlerine yönelik öfke nöbetlerini izliyoruz, “kullanışlı aptallar” yakıştırmalarını.
Cemaat saflarından hükümet cephesine zıplayanlar için, “Beni kafeslediler” itiraflarını...
Televizyon ekranlarında, ar damarları çatlamamış gibi, “Ben de hukuksuzlukları dile getirmiştim” yalanlarını...

***

Şimdi yeni bir beslenme diyetine girdiler. Birbirlerini yeme, bitirme savaşı bu.
Ülkenin bağırsaklarını temizliyorlardı bir zamanlar, şimdi hazım sorunuyla yediklerini kusuyorlar.
Pis kokuyor ortalık...
Ne kadar da ilginç?
Ülkenin Genelkurmay başkanını terör örgütü yöneticisi yapanlar, hükümeti, “iktidarı yönlendiren oligarşik yapı” diye suçluyor bugün
“Hizmet camiasının” terör örgütü kapsamına alınması yönünde, “şartların olgunlaştırılmak istendiğine dair şüphelerin güç kazandığını” savunuyor.
Vah ki vah!
Bumeranglar havada uçuşuyor.
Eh AKP cephesinin de altta kalır yanı yok.
Paralel yapının inlerine girme beyanından tutun da “örgüt, çete, darbeci, casus, in, Haşhaşi, ananas cumhuriyeti, âlim müsveddesi, içi boş veli, sahte peygamber, kula kulluk yapanlar”a uzanan bir söylem...

***

Nereye ulaştık?
Ucube bir yönetimin pençesinde yeni olaylara gebe bir Türkiye fotoğrafı var karşımızda.
“Cemaat mensubu”, “örgüt-çete elemanı” olarak bugün oradan oraya sürdüğü polisleri, düne kadar Gezi eylemlerinde “destan yazdılar” diye göklere çıkaran, paralel yapının savcılarını yüceltip sırtını okşayan bir anlayışa ne denebilir?..
Ama asıl önemlisi sarsıcı gerçekler.
Ölüm var ortada çünkü, Gezi olaylarında hayatları söndürülen gençler.
Döve döve öldürülen Ali İsmail Korkmaz’lar, üç metreden ateşlenen kurşunlarla yaşamını yitiren Ethem Sarısülük’ler..
Dünkü davada İsmail’in annesi haykırmış polislere, elinde çocuğunun fotoğrafıyla, “Gözlerime bakın” diye.
Bakamazlar!
Döverken “İyi stres atmışlar” çünkü.
Bu ölümlerin, cinayetlerin, hukuksuzlukların, adaletsizliklerin hesabı verilmeden, bütün bir ülke stres altında kalacaktır oysa...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşasın Cumhuriyet 1 Ocak 2016
Sesler kısılırken... 25 Aralık 2015

Günün Köşe Yazıları