Umudunu Yitirme, Boyun Eğme...

01 Nisan 2014 Salı

İzmir Buca’da, SSK Seyfi Demirsoy Hastanesi, sabahın erken saatleri...
Koridorlar dolu, ancak sanki dün ülkede seçim olmamış gibi bir hava.
Heyecan, tartışma, değerlendirme yok.
Birbiriyle konuşan bile yok.
Suskun kalabalık, polikliniklerin açılmasını bekliyor.
Elektrik kesiliyor o sırada, karanlık çöküyor.
Beş dakika sürüyor.
Koridorun sağındaki ekranlar aydınlanıyor, muayeneler başlıyor ardından.
Sol tarafta elektrik yok, bilgisayarlar kapalı, hastalar bekliyor.
Ne olmuş?
Aşırı yük binmiş, hatlar kaldırmıyor...
Türkiye’nin durumunu anlatıyor, seçim sonucunun özeti...

***

Sonuçları açısından karanlık bir seçimle yüzleştik.
Gezi eylemlerine rağmen...
Onca yolsuzluk, hırsızlık savına, yalanlara, yasaklara, baskılara, alavereye, dalavereye, ayakkabı kutularına, kepazeliğe, rezilliğe, yatak odalarındaki kasalara, telefonlardaki ses kayıtlarına, açığa çıkan kumpaslara rağmen ülkenin hak etmediği bir tablo çıktı ortaya.
Ayrışmış, bölünmüş, kamplaşmış, kutuplaşmış bir Türkiye.
Kim bunun sorumlusu, suçlu kim?
Çivisi çıkmış ülke, nasıl bu hale geldi?
Neden onca rezillikten bir tekinin bile iktidarı devirmeye yeteceği ortamdan yararlanılamadı?
Faturayı halka kesmek, oy verenleri sorumlu tutmak çare değil.
Seçim sonuçlarını kendine doğru yontarak, ‘ama’larla, ‘ancak’larla, ayrıntıları cımbızlayarak açıklamak, çözüm değil.
Fotoğraf, Erdoğan’ın “seçim başarısını” sergiliyor.
Peki bu durum, yolsuzluk ve hırsızlık savlarını temize çıkarır mı, olan biteni anlatır mı?
Balkondaki aile pozları, AKP ve Erdoğan’ı aklar mı?
Asla.
Yargı önünde aklanmadan, paklanılmaz çünkü.

***

Sokaklarda dövülen, meydanlarda, parklarda canını dişine takan, gaz yiyen, gözü çıkan, yaralanan, canını veren muhalifler elinden geleni yaptı.
Peki sorumlu kim?
Kuşkusuz, muhalefet partileri ve yönetimleridir.
İlkelerini bir yana bırakan, köklerinden uzaklaşanlardır.
Küresel güçlerden, cemaatlerden medet umanlardır...
CHP ve MHP liderleri ile yönetimlerinin oturup, şapkalarını önüne koyma zamanıdır...

***

CHP açısından en dramatik tablo, İzmir sonuçlarıdır.
İstanbul ve Ankara’da parti oyları artarken İzmir’de yüzde 5 düşmüştür.
Geçen seçimlerde 30’da 28 kazanılırken bu kez altı ilçe AKP’ye, iki ilçe MHP’ye kaptırılmıştır.
İstifa tehditleriyle ilçelerde beğendiğini aday gösteren, beğenmediğini kapı önüne koyan, yüzde 60 derken 51’le yüzleşen Aziz Kocaoğlu ve ekibiyle İl Başkanı Ali Engin’in, başarı ya da başarısızlıktan sorumlu olacağını belirtmiştim.
Şimdi nasıl bir değerlendirme ve özeleştiri yapacaklar acaba?

***

Son söz seçim sonuçlarına bakıp, karamsarlığa kapılanlara.
Gidilecek başka bir yer olmadığı gibi, mücadele etmekten başka bir çare yok.
Her sorun, kendi içinde çözümünü de barındırır çünkü.
Umudunu yitirme, diren, boyun eğme...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşasın Cumhuriyet 1 Ocak 2016
Sesler kısılırken... 25 Aralık 2015

Günün Köşe Yazıları