Niye S-400 aldık?

18 Aralık 2020 Cuma

ABD ile yaşanan bunalımın odağındaki savunma sistemi

Herkes savunmaya hazırlanırken, Türkiye fiilen kendisini savunuyor. Bir devlet, kendisini savunurken de başka herhangi bir ülkenin kaprisini, nazını çekecek durumda olmamalı, olamaz. Hemen konuya girelim.

ABD’den niye alınmadı?

Ülkeler ürettikleri savunma teknolojisi konusunda kıskançtır. Bu sistemleri en fazla düşük versiyonuyla ve çıkarları gerektiriyorsa başka bir ülkeye satar. Türkiye uzun süre oyalandı. Oluşan yakıcı risklerde NATO devreye girdi, birtakım ülkelerin sistemleri Türkiye’nin farklı bölgelerine ancak Türkiye’nin çıkarlarını tam karşılamayacak şekilde ve süreyle konuşlandırıldı. 

ABD’nin önemli kısıtları var. Diyor ki, kendi sisteminizi üretmeniz için altyapı oluşturacak şekilde, teknoloji aktarımını yapmam. Fiyatı ben belirlerim. Ege’ye, Ermenistan sınırına konuşlandırmanı istemiyorum. Özetle, ABD, Türkiye’nin etkin bir hava savunma sistemi edinmesini istemiyor.

Çin’den niye alınmadı?

Her ülke gibi mevcut üretimin alt versiyonunu vermek istedi. Teknoloji aktarımına yanaşmadı, Türkiye’nin bu konudaki beklentisini karşılamadı. Bu ülkenin sistemlerini almak, benzer şekilde NATO müttefikleri ve ABD’nin tepkilerini çekecekti. Alınacak sistemlerin oluşacak tepkilere değip değmeyeceği muhasebesi yapıldı. Müzakereler sonucunda, biraz da ABD’ye, “Bakın biz iyi niyetimizi gösterdik, Çin’den bu sistemleri almadık” mesajı vermek için de alımdan vazgeçildi. ABD esneklik göstermek yerine, Türkiye’yi kendi çizdiği dar çerçeveye yerleştirmekte ısrar etti.

Avrupalıların tavrı neydi?

ABD’nin tutumundan daha vurdumduymaz bir tavır içine girdiler. Türkiye iyi niyetini göstermek için her şeye karşın İtalyan ve Fransa ile yeni hava savunma sistemi geliştirmek için istekliliğini ortaya koydu. Halen Fransa “taş koymayı” sürdürüyor. Avrupa ülkeleri, Türkiye’nin Ortadoğu cangılının kapısını tıkaması sayesinde huzur içinde yaşıyor. Ancak her konuda olduğu gibi bu konuda da Türkiye ile tepeden bir bakışla konuşuyor. Bu arızalı tutum, Fransa ve İtalya’nın mevcut teknolojilerini güncelleme fırsatlarını bile ellerinden kaçırmasına neden oldu.

Rusya ile nasıl anlaşıldı?

Türkiye’nin Suriye sınırı kevgire dönmüştü. Esad yönetimine destek veren Rus jetleri girintili Türk sınırındaki hava sahasını sürekli ihlal ediyordu. Nasılsa herkes, Türkiye’nin caydırıcı bir hava savunma sistemi olmadığını biliyordu. Bu ortamda Rus uçağı vuruldu. Bozulan ilişkilerin yeniden düzeltilmesi için yapılan temaslarda hava savunma sistemleri de gündeme geldi. Türkiye’nin ağzı yanmıştı. Bir daha benzer bir sonucun başka ülkelerle de yaşanmaması için hava savunma sistemleri konusunda caydırıcı olacak bir sistem alınması elzemdi. Caydırıcılık, sorunların daha ileri boyuta gelmesini de önleyecekti. 

Belki Rusya, istenilen teknoloji kazanımını sunmuyordu. Ancak kullanımı konusuna da karışmıyordu. Türkiye, almışken en güncel ve ileri teknolojiyi almak istiyordu. S- 400 sistemleri bu beklentiyi de karşılıyordu. S-400’ün Türkiye’ye tesliminin tamamlanmasıyla birlikte caydırıcı özelliği hissedilmeye başlandı. Türkiye alım kararını verebildiyse, gerektiğinde kullanma kararını da verecektir. 

ABD’nin yaptırımları açıklanana kadar, Batılı ülkelerin savunma sistemleri konusunda Türkiye’ye çok ciddi örtülü ambargo uyguladıkları zaten biliniyor. Türkiye bekasını sürdürecekse, başladığı savunma projelerini hızla tamamlamalı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Papağan sayıklaması 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları