Cumhuriyetin İlköğretim Devrimi

Cumhuriyetin İlköğretim Devrimi

30.04.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Türkiye'de 1923-1924'te 4.894 ilkokul, bu okullarda 341.941 öğrenci, 10.238 öğretmen varken Cumhuriyet bu sayıyı 1940-1941'de 10.596 ilkokula, 955.747 öğrenciye, 20.564 öğretmene yükseltti.

Bu fotoğraflar, İ. Hakkı Tonguç’un 1939’da İlk Öğretim dergisinde yayımlanan “Köylerde Okul Binaları İnşaatı” adlı yazısından alınmıştır. (İlk Öğretim, 27, İkinciteşrin 1939, C.2, S. 27, s.130-131)

 

AKP’nin Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e göre Türkiye’de 20 yıl önce (AKP öncesinde) ilkokul yokmuş! Oysa Türkiye’de 20 yıl önce değil, 100 yıl önce, Osmanlı’dan Cumhuriyete geçilirken ilkokullar çok yetersizdi. Genç Cumhuriyet, 1923-1950 arasında Türkiye’de on binlerce ilkokul yaptı, on binlerce ilkokul öğretmeni yetiştirdi.  

SIBYAN MEKTEPLERİ

Osmanlı’da 16. yüzyılda eğitime başlangıç –ilk eğitim- için sıbyan mektepleri vardı. 4-6 yaş arasındaki kız ve erkek çocukların birlikte okuduğu bu okulların müfredatında Kuran okuma, din pratiği, namaz sureleri ve biraz da yazı dersi vardı. Askeri sınıf ve halk bu okulları yaşatıyordu. Medrese gibi okullara bu okullardan mezun olanlar alınıyordu. (1) 

1876 Kanuni Esasi’sinin 14. maddesi ile ilköğretim “tüm Osmanlı efradına zorunlu” olacaktı. Ancak bu kağıt üzerinde kaldı. Osmanlı’da köyler hep okulsuz kaldı. Köylü, okuma yazma öğrenemedi. Osmanlı’da ilköğretim gelişmedi. Örneğin “çok okul açtı” denilen II. Abdülhamit, ancak 253 sıbyan mektebi açabildi. (2) Açılan ilkokullarda da hiçbir zaman bilimsel eğitim verilemedi. Osmanlı’da ilköğretim o derece geri kaldı ki, 19. yüzyılda yeni yükseköğretim okulları açılınca, bu okullara alınacak öğrenciler için “ ilköğretim kurslarına” ihtiyaç duyuldu. (3)

II. Meşrutiyet döneminde ilköğretim parasız ve zorunlu hale getirildi. İlköğretim için özel vergi konuldu. 1913’te “Tedrisat-ı İptidaiye Kanunu Muvakkati” ile il özel idarelerine ilköğretimin finansmanını sağlama görevi verildi. Öğretmen maaşlarının düzensiz verilmesi ve belli bir standarda bağlanmaması da ilköğretimin gelişmesini engelledi. (4) 

HER KÖYE BİR İLKOKUL

Mustafa Kemal (Atatürk), Kurtuluş Savaşı’nın başlarında Ankara’ya giderken, 24 Aralık 1919’da Kırşehir’e uğramıştı. Orada Atatürk’ü coşkuyla karşılayanlar arasında Kırşehir Lisesi Müdürü Ömer Aydın da vardı. Atatürk ile Ömer Aydın arasında şöyle bir konuşma geçti:

“Müdür Bey Kırşehir’de kaç ilkokul var?”

“70 Efendim!”

“Peki, kaç köyünüz var?”

“362”

“Köy sayısına göre okullar çok az! Her köye bir ilkokul yapılması için ne yapılabilir?”

“Efendim! Eğer Umumi Harp’ten dönen yedek subaylar öğretmen yapılırsa (...) okuma yazma oranı birden yükselir!”

Atatürk, daha o günlerde köy ilkokulları ve köy öğretmenleri için çalışma başlattı. (5) 

Atatürk, 1 Mart 1923’te meclis konuşmasında, 1922’de il özel idarelerince “3 erkek, 1 kız öğretmen okulu, 5 erkek 3 kız lisesi, 134 erkek, 30 kız ilkokulu ve 10 sanayi ve 2 çırak okulu” yapıldığını ve bu okullar için 190 bin lira ayrıldığını söyledi. (6) 

CUMHURİYETİN İLKÖĞRETİM SEFERBERLİĞİ

Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, cumhuriyeti gençlere, gençleri de öğretmenlere emanet etti. 1923 yılında çıkarılan bir yasayla öğretmen maaşlarının tabanı belirlendi. Erken Cumhuriyet Döneminde öğretmenlik saygın bir meslek haline getirildi.

3 Mart 1924’te Tevhid-i Tedrisat Kanunu çıkarılıp eğitim öğretim birleştirildi. Tüm okullar Maarif Vekâletine (Eğitim Bakanlığına) bağlandı. Medreseler kapatıldı.  

1924 Köy Kanunu’nun 13. maddesine göre “köyde bahçeli bir mektep binası yapmak” köyün mecburi işlerinden biri sayıldı. Orman Kanunu’na koyulan bir madde ile de köy okulu için gereken kerestenin ormanlardan parasız verilmesi kararlaştırıldı. 

1926’da “Bölgesel Eğitim Eminlikleri” kuruldu. 1927’de “Eğitim Vergi Yasası” çıkarılarak özellikle ilköğretimin finansmanı sağlanmaya çalışıldı. Böylece 1913 yılından beri devam eden il özel idare kurullarının ilköğretim konusundaki yetkisine son verildi. 1928’de karma eğitime geçildi. Dünyaca ünlü eğitim uzmanları Türkiye’ye davet edilerek onlara raporlar hazırlatıldı. (7) 

KÖY EĞİTİMENLERİNDEN KÖY ENSTİTÜLERİNE

Cumhuriyetin en büyük amacı yaygın cehaleti yenmek ve toplumsal aydınlanmayı sağlamaktı. Bunun için de her şeyden önce nüfusun büyük çoğunluğunun yaşadığı köylere ilkokul ve öğretmen götürmek gerekiyordu.  

Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati, 1927-1928 eğitim-öğretim yılında Kayseri Zencidere’de ve Denizli’de üçer yıl öğretim süreli iki “Köy Muallim Mektebi” açtı. Bunlar köy öğretmeni yetiştiren ilk kurumlardı. Ancak istenilen sonucu vermeyip kapatıldılar. Mustafa Necati, ayrıca köy öğretmeni yetiştirmek için 1926-1931 arasında devam eden A ve B Kursları açtı. (8) Sonra Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip de köy öğretmeni yetiştirmek için 1933’te Ankara, İzmir, Bursa ve Adana’da kısa süreli “Köycülük Kursları” açtı. Ancak bu kurslar da 1933’te kapatıldı.

CHP 1931 ve 1935 Kongrelerinde köy eğitimi üzerinde duruldu ve 1935 Parti Programında, “Köy çocuklarına kısa zamanda pratik hayat için gerekli bilgiyi verecek üç veya dört sömestrili köy okulları açılacaktır” denildi. 

Saffet Arıkan’ın bakanlığı döneminde bu programı uygulamak için ilk adım atıldı. İsmail Hakkı Tonguç, İlköğretim Genel Müdürlüğü’ne atandı. 1936’da Köy Eğitmenleri Projesi hayata geçirildi. Askerliğini onbaşı ve çavuş olarak yapan köylü çocukları, 8 aylık bir kursla köylüye okuma-yazma ve basit hesap öğretecek ve köylüye günlük hayatlarında yol gösterecek temel bilgileri verebilecek biçimde yetiştirildikten sonra köylere “eğitmen” olarak tayin edileceklerdi. Eğitmenler gittikleri köylerde köy ilkokulu da yapacaklardı.

İlk deneme Tarım Bakanlığının işbirliğiyle 1936’da Eskişehir Çifteler - Mahmudiye Devlet Üretme Çiftliği’nde yapıldı. Bu denemenin başarılı olması üzerine 1937’den itibaren Köy Eğitmenleri Projesi yaygınlaştırıldı. 1946’ya kadar 8.675 eğitmen yetiştirilip köylere gönderildi. Bu eğitmenler sayesinde 6.598 köye ilkokul yapıldı. (9) Köy Eğitmenleri Projesi, 1940’ta Hasan Ali Yücel’in Milli Eğitim Bakanlığı döneminde Tonguç tarafından hayata geçirilen Köy Enstitülerine temel oluşturdu. Köy Enstitüleri de yaklaşık 17 bin köy öğretmeni yetiştirdi.

KÖYE OKUL VE ÖĞRETMEN GÖTÜRMEK  

1923’te cumhuriyet ilan edilirken Türkiye’de nüfusun yaklaşık olarak yüzde 80’inin yaşadığı 40 bin köyün yaklaşık 37 bininde okul ve öğretmen yoktu. Cumhuriyet kurulurken Türkiye’de şehir, kasaba ve köylerde toplam 4.894 ilkokul vardı. (10) 

İsmail Hakkı Tonguç’un verdiği bilgilere göre –millet, devlet işbirliği sayesinde- 1923-1939 arasında köylerimize 3.936; şehir ve kasabalarımıza da 437 ilkokul binası yapıldı. (11) Yani genç Cumhuriyet, 16 yılda, Türkiye’de şehir, kasaba ve köylerde toplam 4.373 ilkokul yaptı. 

Yine Tonguç’un verdiği bilgilere göre 1923-1939 arasında, “16 yıl içinde köylere inşa edilen 3.936 okulun –arsa ve bahçeleri hariç- yalnız bina kıymeti, ortalama bir hesapla en az 12 milyon lira” tutuyordu. Tonguç, 1939’da, daha 35 bin köye okul yapılması gerektiğini, bunun için de 50 milyon liraya ihtiyaç olduğunu yazıyordu. (12) 

Sonra ne mi oldu? 

1935’te 5000 civarındaki köy ilkokulu sayısı, 1939-1940’ta 8.032’ye, 1949-1950’de 15.505’e, 1959-1960’ta ise 19.157’e çıktı. (13)  

Yani genç Cumhuriyet, 1930’lardan 1960’lara kadar, yaklaşık 40 bin köyün yaklaşık 20 binine ilkokul yapmayı başardı. Bu okulların büyük bir bölümü tek parti döneminde yapıldı.

Sahi! Sürekli “tek parti camileri kapattı!” diyenlerin, hiç “tek parti binlerce ilkokul açtı” dediğini duydunuz mu? Ben hiç duymadım.

Türkiye’de 1923-1924’te 4.894 ilkokul, bu okullarda 341.941 öğrenci, 10.238 öğretmen varken, bu sayı 1940-1941’de 10.596 ilkokula, 955.747 öğrenciye, 20.564 öğretmene yükseldi. (14) 

İLKÖĞRETİMDE GERİLEME

Türkiye’de öğrenci artış hızı 1935’ten sonra yükselemeye başladı. Bu yükseliş 1950’ye kadar devam etti. Okullaşma oranı erkeklerde yüzde 41’den yüzde 81’e, kızlarda ise yüzde 23’ten yüzde 54’e çıktı.

1950-1955 Demokrat Parti döneminde ise yeni yapılan ilkokul sayısı geriledi. Dolayısıyla okur-yazarlık da geriledi; okur-yazar olmayanların sayısı arttı. 1950-1960 arasındaki DP döneminde genel olarak öğrenci sayısı artmakla birlikte erkek okullaşma oranı sadece yüzde 3 (yüzde 81’den yüzde 84’e) bir artış gösterdi. Kız okullaşma oranı ise yüzde 2 (yüzde 54’ten yüzde 52’ye) azaldı. Bu dönemde ilköğretim öğrenci sayısının artışı, genel nüfus artışının bir hayli gerisinde kaldı. Bu dönemde köy ilkokulları öğrenci sayılarının artışı da (özellikle 1950-1955 arasında) belirgin biçimde yavaşladı. Bu nedenle 1959’da orduda iki ay süreli “okuma-yazma taburları” kuruldu. Yani 1950-1960 arasında, DP döneminde, köylü vatandaşlar ilköğretimden daha az yararlandı. DP döneminde ilköğretimdeki bu yavaşlamanın yerini, 1960’tan sonra gözle görülür bir yükseliş aldı. 27 Mayıs 1960 müdahalesinden sonra 1961 yılında 222 sayılı “İlköğretim ve Eğitim Yasası” ile yeni bir ilköğretim programı hazırlandı ve uygulandı. (15) 

***

Sözün özü şu ki, Cumhuriyeti kuranlar, 30 yıldan az bir zamanda, Türkiye’de on binlerce köye, ilçeye ile ilkokul yaptılar ve on binlerce öğretmen yetiştirdiler.  

AKP’nin Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin,  “20 yıl önce ilkokul yoktu!” masalını bıraksın da 20 yıl içinde AKP döneminde kaç bin köy ilkokulu kapatıldı? Önce bu soruya cevap versin.  

KAYNAKLAR, DİPNOTLAR

1.İlhan Tekeli, “Osmanlı İmparatorluğundan Günümüze Eğitim Kurumlarının Gelişimi”, Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi, C.3, s.651.

2. Hasan Ali Koçer, Türkiye’de Modern Eğitimin Doğuşu ve Gelişimi, (1773-1923),İstanbul, 1991, s.168. 

3. Niyazi Berkes, Türkiye’de Çağdaşlaşma, 16. bas, İstanbul, 2011, s. 181. 

4. Tekeli, s. 659, 661.

5. Cemil Sönmez, Milleti Aydınlatan Başöğretmen, İstanbul, 2013, s. 27.

6. Millet Meclisi Tutanak Dergisi, D.1, C.28, 1 Mart 1923, s.2.

7. Tekeli, s.661-662.

8. Cemil Öztürk, Atatürk Devri Öğretmen Yetiştirme Politikası, Ankara, 1996, s.134-137. 

9. Öztürk, s. 140-149, 250.

10. Tekeli, s.665.

11. Hakkı Tonguç, “Köylerde Okul Binaları İnşaatları”, İlk Öğretim, C.2, S. 27, 27 İkinciteşrin, 1939, s. 131.

12. Tonguç, s. 27.

13. M. Nuri Kodamanoğlu, Türkiye’de Eğitim, (1923-1960), Ankara, 1964, s.45.

14. Yahya Akyüz, Türk Eğitim Tarihi, Ankara, 1982, s. 304; Komisyon, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi II, Ankara, 2010, s. 124. 

15. Kodamanoğlu, s. 37-39; Tekeli, s. 668; Sinan Meydan, Akl-ı Kemal, Atatürk’ün Akıllı Projeleri, C. 5, İstanbul, 2014, s. 214.