Son aylarda dudak uçuklatan rakamlar eşliğinde dolaşan kirli para akışı, rüşvet, hak-hukuk, adam, tarikat kayırma işlerinde, adları geçen siyasetin göbeğinde en üst görevlerdeki isimler ile, başrollerde isimleri sık sık üst üste geçen aktörlere, kimliklerine bir bakar mısınız hele? Karapara, dolandırıcılık, suçları üzerinden ülkemiz ve dünya yargısına saçılmış sayısız dosya eşliğinde adları en sık haber konusu olan isimler.. Tosuncuk, Sezgin Baran Korkmaz, mafyadan yurtdışına kaçan Peker’in varan 1-2-3.. No’lu açıklamaları ile adları, yaptıkları işler gündeme gelen başka mafyalar bağlantıları eşliğinde siyasetin üst düzey görevlilerine dönük tartışmalar..

En son üç-beş günün odağında yer almış karapara, suç ortaklıkları ittifaklarının isimlerine, uçuşan “128 milyar dolar nerede?”, “10 bin doları alan kim?”, “Kimlere kredi verildi?”, “Cüppeli neden hâlâ görevde?”, “Uyuşturucu kime geliyordu?” yanıtsız kalmış sorulara mı bakacağız? Ülkemiz ve de başka ülkelerin mahkemelerinin dosyalarına girmiş kara, kirli para, dolandırıcılık suçlarının boyutları üzerinden daha bir korkup karabasan kaygıların çukuruna mı düşeceğiz? Koca koca, en çok iş yapmış konumlarında görülen bakanların hangileri en büyük suç ortaklıkları ile bağlantılı görevden alınabilirler, hangileri aklandırılıp paklandırılmaları zorunlu konumdalar? Bilmece.. İpucu olabilecek açıklamalar, gelişmeler gün günden öte, saat saat beklenir oldu..

Aklanmak, dahası dolandırılmalarında başrol üstlendiği saadet zincirinden baştan uçuk para kazandırılıp batırılmış kitleler için, kısmen kurtarıcı da olabileceği umudu ile Türkiye’ye dönüp teslim olduğu iddiası ile Tosuncuk’un henüz ifadesi bile alınmamış. Çünkü beraberinde getirdiği dosyalardaki bilgilerin, Türkiye’deki dosyalarda yer alan bilgilerle ilişkisinin kurulması çalışmaları sürdürülüyormuş.

Dünün son taze haberinde, Sezgin Baran Korkmaz’ın da karapara aklamaları ağırlıklı hukuken uçuk yıllarda ağır cezalanma konusu olacak suçlarının dosyaları ortada iken, yıllar süren kaçıştan sonra bir biçimde kendisi için de en iyi çözüm olarak Türkiye’ye gelmek istediği bilgisine de yer veriliyordu. Nasıl olup da sonradan devreye giren Amerika’nın istemesi ile bağlantılı oraya gönderildiğinin sorgulaması yapılıyordu.

Biliyorsunuz Peker ismi çevresinde varan sayısı çok yüksek tartışmaların özeti yapılamayacak kadar uzayıp gidiyor. Ucunun nerelere kadar uzandığının da belirlenmesi giderek zorlaşıyor. Bilinen en geçerli kural çözemiyor, altından çıkamıyorsanız, düğümleri çözülmez kılacaksınız..

***

Benim düz mantıklı kafam, bu kadar ustalıklı kirli oyunlarda işin içinden çıkabilme uğruna oynanan ustalıklı oyunların ayrıntılarında boğulmayı hiç sevmiyor. Başından merak edip kurcalamaya çalıştıklarımda, sonunda işi en güvendiğim aydınlanmacılara, her meslekten; hukukçu, sağlıkçı, kadın hakları savunucusu, insan hakları savunucuları kimleri tanıyorsam onlara bırakmayı seçiyorum. Bir sonuca varabilme uğruna onları kendim için pusula gibi görmeye bakıyorum..

Nerede benim güzel geçmiş çocukluğumun, beynimin içinde kazılmış, iz bırakmış, çocuk masalındaki beraber yürünen güzel yolların masalı? Tito Yugoslavyası’ndaki çocukluğumda daha okuma yazma öğrenemeden elime tutuşturulan dergideki masalların büyüsü.. Elimize tutuşturulan güzelim masalın kapağındaki fotoğrafın simgelediği, beraber yürünecek güzel yolların işaret fişeği gibi etki yapan fotoğrafı? Yaşlı köylü dede, çok iyi baktığı için çok güçlü büyümüş, kök salmış kocaman dev havucu kendi başına kıpırdatamıyor. Yerinden sökebilmek için sırasıyla ailesinin bireylerini yardıma çağırıyor.. Kuyruk uzadıkça uzuyor, kapaktaki fotoğrafın en arkasına bir küçücük farenin katıldığı görülüyor. Farenin eklenen gücü ile sökülemeyen havucun yerinden sökülmesi sevinçle, hep birlikte hafif yere düşülmüş olarak karşılanıyor?

O beraber yürümenin, tüm canlılar, doğa adına birlikte yürünerek çok iş yapabilmenin dersi güzel örnek ile, bizdeki beraber yürünmüş yollar arasında bir ilişki kurulabilir mi? Tersine dersler çıkarılabilecekse, kuşkusuz kocaman bir EVET. İnsandan, tüm canlılar, doğadan yana bir düzen yaratma arayışı ile; güçlü çıkar ittifakları, kirli güç kârları adına yürümenin ağırlıkta olduğu, giderek otoriterleşmenin vahşi boyutları ile yüzleştiğimiz beraber yürünen yollar arasında bir bağ kurulabilir mi?