Devleti eşkıya çetesinden ayıran...

16 Nisan 2016 Cumartesi

Devletin zor kullanma yetkisi hukukla sınırlıdır. Devleti eşkıya çetesinden ayıran budur..” Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin gerçekten içeriği zengin, öğretici; “Yeni anayasa, laiklik, başkanlık sistemi” başlıklı panelini paylaşamadığım için üzgündüm. İyi ki altı çizilesi satırbaşı notlarını atmamışım. En son “dokunulmazlıklar” gündemli tartışmalarımızda, anayasa değişikliklerini sakız yapmış kirli siyaset oyunlarında; toplumu güdüleme projelerinin uzantısı, tüm medya kanalları ele geçirilmiş, gündüz-gece, saatler süren başta Cumhurbaşkanı-Başbakan, siyasetçilerin seslenişlerinde, habercilerin “Çok sert- ağır suçlamalar, hakaretler..” sözcüklerini anlamsız kılan aktarımlarından gerçekleri öğrenmek söz konusu olabilir mi? Kimselerin gerçekleri anlatmak gibi bir derdi yok.. Oyunun kuralı; toplumu güdüleme amaçlı gerçeklerin tersyüz edilebilmesi, karanın ak olarak pazaralanabilmesi..
En son, milletvekili dokunulmazlıkları üzerinden, İktidarlarının hazırladığı geçici madde ile anayasanın dokunulmazlıklar hükmünün bir dönemliğine kaldırılması yoluyla yaşanacakları tartışıyoruz. Cumhurbaşkanı daha ilk çıkışında maksadın daha önce İktidarları olarak baş koydukları “barış sürecinde” ihanete uğradıkları teziyle, milletvekili seçilen HADEP’li, dokunmazlığa sığınarak suç işlemiş milletvekillerine hesap sorulması, yargı yolunun açılmasını istediklerini anlatmıştı. Başbakan, ilgili bakanlar, parti sözcüleri katkılarıyla ortaya çıkan metin hazır. CHP, hukuken geçerli olmadığı gerçeğinin altını çizerek, siyaseten, her gün şehit cenazeleri gelirken, haksız-ağır suçlamaların vebali altında kalmama oyununa düşmeme teziyle, Hükümetin sorumluluğundaki hukuksuzluğa karşı çıkmayacağını ilan etti. MHP hemen ardından açık destek verdi. HDP karşı çıkıyor. Açık oturumlarda söz alan hukukçuları, icraatlar için geçerli hukuk düzenindeki eylemlere yönelik suçlarda sonradan yaratılacak hukuk kuralları ile yargı yolunun açılamayacağı “hukuk-suç-ceza gerçeğinin” altını çizmek için bir anlamda boşu boşuna gibi gelen itirazlarını yapmaya çabalıyorlar...

***

Sözün bittiği, siyahın ak olarak pazarlandığı bu giderek daha kirlenen düzende.. İnsan hakları, hukuk devleti, demokrasi, bağımsız yargı’nın ayaklar altına alındığı, otoriterliğin giderek güçlendirildiği baskı düzeninde, yandaşı, seçmeni, algı yönetimiyle, gerçekleri tersyüz ederek güdüleme sanatında yaşatılanları anlatabilmek giderek zorlaşıyor.. Sözünü ettiğim Çağdaş Yaşam’ın söyleşisinde bu yaşamsal gündemimizi masaya yatıran 5 değerli hukukçumuzun notlarından altını çizdiğim kimi satırbaşlarını aktarmakla yetinmeliyim..
“ - AKP, Erdoğan’ın başkanlık ideolojisini meşrulaştırma görevini üstlenmiş bulunuyor. Temsili değil, organik siyasi lider, halkın kendisi, devlet ve toplumun bütün tarihsel referansları ile, 2. kuruluş teziyle yola çıkılıyor. Yaşamın her alanında, kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı algısı olmaksızın, dindevlet ilişkileri ayrıştırmaksızın, özel bir otoriterliğin kurulması iradesi saklanmıyor..
- Farklı inançlara hoşgörü, bir inanca üstünlük tanınmasına engel oluşturmuyor. Demokrasilerin güçler ayrılığı ilkeleri, daha da önemlisi sorgulanamayacak yargı bağımsızlığı, özerk kurumların işlevleri, bize özgü başkanlığın, liderliğin hoşgörü sınırları içinde, çoğunluk oyu ile sandıktan çıkmış olma tek ölçü, otoritenin iradesine mutlak bağlı kalacak..
- İktidarların güçle yozlaşması olgusu, çoğunluğun giderek tehlikeli otoriterleşmeye gidişi, demokrasinin ilkeleri içinde dengelenmesi, denetlenmesi rafa kaldırılıyor.. Bizde siyasal istikrar değil, şiddete yönelen iktidar var.. Hükümet istikrarının oluşturulması, rejimin tehdit altında olması gerçeğini ortadan kaldırmıyor. 50 yıllık istikrarlı iktidarlarında iç savaşın eşiğinden uzaklaşamayan İrlanda gerçeği ortada.. Türkiye’nin temel sorunları ancak uzlaşma ile çözülür..”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları