Sabahtan akşama polemikle, saldırgan, hakaret, küfürle, yalanlar üzerinden üretilmiş suçlamalarla yaratılan yapay gündemler, tartışmalara, aldatmacalara karşı öncelikle kendimizi, aklımızı, çocuklarımızı koruyacak biçimde geleceğimizi kurtarmanın yollarını açmak zorundayız. Sandıkta, hukukun, demokrasinin ilkelerinin ayaklar altına alınmasına izin verilmeden çözüm üretmede başarılı olmanın yollarını bulmalıyız..

Dünün sıcak gündeminden dayatılan polemikli tartışmaları bıkkınlık içinde izlemek zorunda olarak, sabah sabah ilk dikkatimi çeken, yandaşlar korosunun, giderek dozu yükseltilen Kılıçdaroğlu muhalefet aşkı üzerinden bir başlık düşünmüştüm.. “Siyaseten hakları var”, “Ben de olsam aynısını yapardım” cümleleri ile yola girerek düşman belletildikleri ya da düşmanlık yapabildikleri kadarı ile iktidar nimetlerinden yararlanma gerçeğini, çıkarlarını gözeterek gündem saptırmada başarılı olmak görevlerini bir an için bile unutmamış olarak kurdukları cümleler, artık gerçekten çok komik, söylem dilleri ile garipsenecek, yadsınacak boyutlara vardı.

Bizim yerimize “Yazık oluyor, Kılıçdaroğlu, İmamoğlu.. Sabahtan akşama ürettikleri siyaset, savunma, eleştirileri ile kendi ayaklarına kurşun sıkıyorlar” der gibiler. Bu arada satır aralarına sıkıştırılmış söylemlerinden, giderek kendi kurdukları tuzaklar, iktidarda olma adına seçtikleri yöntemler yüzünden, hele de elbette en çok kirli çıkar ağında, kazançlarda bulaşıklığın önlenemez yükselişinden, halkın çoğunluğunun sürdürülemez boyutlarda yoksullaşma, yoksunlaşması gerçeği ile yüzleşilmesinin kaçınılmaz paniği ortalığa saçılıyor.

Ağızlardan düşürülmeyen “Seçimler zamanında yapılacak?” sözlerinin yerini, seçimlerin birkaç ay farkla da olsa öne alınabileceği vurgusu artık saklanmıyor. Medyatik güdülemelerin en profesyonel yöntemleri ile algı çarpıtılmasının, artık gün gün sonrası için bile işe yaramayacağı, bugünün iktidar çarklarının işletilememesi, döndürülememesi gerçeği karşısında, en az hasarla çıkış adına olabilecek en uygun bir zamanlamada erkene alınmış seçim kararı üzerinden seçmenlere dönük hazırlıklar yapılıyor..

***

Yaşam gerçekleri ile “Sosyal muhalefet güçleniyor, siyaset yorgun, insanlar gündem çarpıtılarak yaratılan horoz dövüşlerinden bezdi..” cümlelerini kuran tartışmacıların sözlerine giderek artan kafa sallayarak onay verildiği algısı izleyenler cephesinden geçerli gibime geliyor. Yakın günlere kadar izlenirlikleri çok yüksek olan programlar, televizyon kanalları yapımcıları, giderek daha sık “Yapay gündemli tartışmalardan bıktık” uyarılarını almakta olduklarının altını çizmek zorunda kalıyorlar.

Ne dersiniz, ülkemizin, insanımızın yaşamındaki karabasanın boyutları ile doğru olarak, gündem saptırma uğruna en ileri teknolojileri, kitle güdülemelerini başarı ile uygulayabilenler, profesyonellerin bile artık karnelerinin düştüğü gibi bir gerçeklik ile mi yüz yüzeyiz? Tabii ki asla isimler üzerinden dillendirmeyeceğim.. Ancak yıllardan beri bu işlerin ustası olarak bilinenlerin nasıl da giderek daha zor durumlara düştüklerini de görmezlikten gelmek olmuyor. Profesyonel ustalık kurallarının artık işe yaramaz olduğu acı gerçeklikler günlerindeyiz..

Doğalgazda neden kesinti yapıldığının, ülkemiz ekonomisi üzerindeki yıkımları ile bedel ödetilen yoksulluk, yoksunluklar katlanması arasındaki doğrudan ilişkiler, gerçekliklerin hiçbiri ama hiçbiri saklanamıyor. Tuz Gölü’ndeki doğalgaz stoku kandırmacası, Nasreddin Hoca’nın “Göle maya çaldım” gülmecesi tadında kalıp tutmuyor. İçinden, bile bile ülkeye dönük dış kaynaklı yatırımlara vermekte olduğu dev zincirleme zararlar da içinde, işlerini kaybetmekte olan yeni işsizlere dönük ürkütücü sayılar sadece bir boyutu. Ardı arkası kesilemeyecek, tarımdan üretime, tüketimin her alanına dönük zararların zincirlerinin halkaları.. Ne yazık ki ekonomik gerçekliklerle yapılmış hesaplamaların sonuçları olarak karşımıza çıkarılıveriyorlar..