Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Güneşli sabahlara karanlıkta uyanmak
Günlerdir büyük kentlerimizde, başta İstanbul olmak üzere gündüzler için güneşli hava söz konusu iken günün çoğu saatleri, gerçeğinde sağlık sorunlarında duyarlı olanların sağlığını etkileyecek boyutlarda sisli, iç karartacak boyutlarda karanlıkta geçiyor. Elbette havacılık dili ile. Gerçeği kente çöken ağır hava kirliliği. Kuşkusuz bir yanı ile de iktidarlarının siyasal İslamcılara bağlılık adına enerji sorunumuza ağır zararlar verdiği hemen her yılın bilimsel tartışmaları içinde kanıtlanıyorken inatla yaz saatleri uygulamasından kış boyunca da vazgeçmemekte direnişi.
Suudi iktidarları bizi, gerçeği ile iktidarlarını takmamakta diretip dururken onlarla aynı saatleri uygulamakta neden direnildiğini bizler hiç ama hiç anlayamıyoruz. Hele de Suudi Arabistan’da iktidarda olan saltanatın sahipleri ülkemizi, en çok da iktidarımızı akıl almaz ölçekte zora sokan siyasi, kanlı cinayetlerinin tüyler ürpertici uygulamalarını başkentimiz Ankara’da uygulamışlarken. Suç kanıtları ülkemiz güvenlik güçlerinden alınıp cinayet yargılamasının Suudilerin ülkesine, saraylarının emrine verilmesini ise açıklayabilecek yüzümüz bile yok..
***
Seçimlerle iktidarları erki değişmedikçe, bir şeylerin ucundan olsun değişmeyeceği ortada dururken, zehirli sisin gerçek nedenine de dönelim. Yine iktidarlarının 2002’li yıllardan günümüze çok ama çok fazla övündüğü betonlaşma hamlelerinin içinde İstanbul’da çok övünmekten de çekinmediği gökdelenleri ile İstanbul’u ancak sömürge ülkelerinde örneklerine rastlanan amip gibi her tür yaşamsal sorunu, yoksunluk, yoksulluğu ile devleşen kente dönüştürmekle yetinmediler.
Sonradan ortaya kaçınılmaz çıkan bilimsel sonuçları ile çok zengin, İstanbul’un çok şanslı, doğal hava akımlı doğasını, yıllarla çok ama çok övündükleri betonlaşma projelerinin gökdelenleri ile yok etmiş olarak, İstanbul’da yaşayanları, insanların zehirli gazla boğuşmak zorunda bırakıldığı bir çözümsüzlüğe gömdüler. Tıkanan hava kanallarımızı, yeniden açabilecek çok pahalı çözümleri üretebilecek kaynakları ise çoktan tüketip kuruttuklarından, yıllarla övündükleri sözleri bir anda yutup, yutkunup, unutturmaya terk ettiler. İstanbul’un doğasının mucizesi nefes alan havası, beton gökdelenlerin duvarlarına takılıp kalmışken yaratılan kirli rantlar uğruna sayısız kötülükten kurtulmak gerçekten çok zor. Paranın, kaynakların tüketildiği günümüz ortamında son günlerin parlatılan reklam projeleri ile çıkış aramak, zorunlu son çare, seçim yatırımları olsa da bel bağlanacak gibi değil.
***
Orta sınıf eriyip bitmiş, amip büyütülmüş kent nüfusunun akıl almaz çoğunluğu, çocuklarının çaya batırılmış ekmekle de doyabilecekleri söylemleri arasında uyutulmaya çalışılırken, cilalı süper projeler hangi yaralara merhem olabilecek ki?... “Umut fakirin ekmeği” özdeyişine inanabilecek kitleleri ortaya çıkarabilecek projeler ile gündeme sokulmak istenen projelerin arasındaki uçurum öylesine büyük, yaşam gerçekleri öylesine ağır, karabasan boyutlarda ki.. Milli Piyango için kuyruğa girenlerin havasında, başvuranların sayılarındaki patlamalar süreç içinde, umuttan çok umutsuzluğu üretebilir.
Evinizin kapısından sokağa adımınızı attığınız andan başlayıp önümüze çıkan yaşam gerçekleri güne eklemlendikçe, akşam evlere dönüş kadar yüzleşilen gerçekler içleri karartıyor.. Yollarda başlar kaldırılmadan ellerden düşmeyen telefonlarda aranan sığınma duygusu, akşamların kapalı yaşamlarında hangi renklere dönüşüyor sorusunun toplumsal yanıtlarını en çok izlenen televizyon programları, dizilerinden uzmanlar gönüllerine göre farklı farklı değerlendirmeye çalışsalar da insanımızın içine gömüldüğü çaresizlik, çözümsüzlüklerin de aynası sayılabilirler.. Korkular, kaygılar, çaresizliklerin patlamasını yok sayabilir miyiz? Kirlilik, kötülük duygularında yaşanan patlamalar ile yaşam sorunları patlamaları arasındaki bağlar öylesine güçlendi ki..
Olumsuzlukların tümünde birden bir ülkenin sondan birinciliklerde yer almasının açıklamasını yapabiliyor muyuz ki? Tek umudu ışığımızın, karanlıkların artması ile doğrudan bağlantılı, uzaktaki küçücük ışıkların, tünelin ucunun çok kolay görülebilmesi değil mi? Güneşli sabahlara karanlıkta uyanmak artık beni hiç korkutmuyor..
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Edirne'de korkunç kaza
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı