İnanç adına şeytana pabucunu ters giydirme sanatı..

13 Ağustos 2019 Salı

Haberin birincisi bizim içimizden, bayramın ilk günkü haberleri arasında, üstelik yandaş medya televizyon kanallarının ana haberleri arasında birkaç kez yinelenerek hak ettiği yeri aldı.. Her ne kadar zoraki olsa da 80 milyonun içinden çoğunluk aileler sevdiklerinin, çocuklarının hatırına bayram geleneği buluşmalar için elden gelen çabayı göstermiş olarak, katlanılamayacak boyutlarda birbirinin yinelenmesi haberlerden, eğlendirici, bayram sevinci katabilecek tatta programlardan yoksun televizyon kanallarını sık sık kapamak zorunda kalmış olsalar da, ciddi magazin haberi tadındaki takıldığım haberi duymuş olmalılar..
Bilindiği üzere sıkı önlemler yine bir işe yaramamış, çok sayıda kaçak kurban kesimi, kaçak kasapların ağır yaralar almış olarak kan revan içinde hastanelere koşturmaları, geçmiş yıllardan çok fazla sıradanlaştığının sözünü edeceğim haber, halkımızın parlak zekâsı adına öznel yeni bir örnek olarak torpilliydi. Yine bilindiği üzere el yakan kurbanlıklarda birazcık daha ucuza alınabilme telaşı ile son günlere bırakma, sıkı pazarlıkta tokalaşırken parmaklarından birçok kırıkla kurtulma, kurbanın kaçışı vatandaşın arkasından koşturması elde olmadan gülümsetici, renkli görüntüler arasında vazgeçilmezdi.
Şeytana pabucunu ters giydirecek tiynetteki ciddi ciddi verilen haberimize gelince.. Bayramın ilk günü telaşla alınabilmiş birkaç komşu kurbanı birden kaçmasınlar diyerekten sıkı sıkı bağlanmış, bir aracın arkasında kapalı, havasızlıktan, trafikte, sıcakta nefes alamaz, ölüme yatma noktasına geldikleri geç fark edilmişti. Hemen kurtarılmak, hava almak üzere topluca dışarıya çıkarıldıklarında kocaman bir dananın baygın son nefeslerini verme noktasına geldiği fark edilmişti. Murdar olmadan kesilebilmesi, şeriatın gereğine uyulabilmesi için de akla gelen ilk çare, bulunduğu yerde, toz toprak içinde apar topar kesilerek kurban edilmesi olmuştu.. Halkımızın uyanıklığı adına iyi bir örnek olarak değerlendirilmiş olmalı ki, yorumsuz, ciddi ciddi uzun bir haber olarak verilmeyi hak etmişti..
Meraklı, imanlı bir Müslümanın Diyanet’e sorması halinde, verilecek fetvayı ben de çok merak ediyorum.. Allah adına kurban kesme inancı bu boyutlara vardırılmış olabilir mi? Siyasal İslam adına, şeriat kalıpları ile yapılabilecek yorumlarda, özden kopma, kirlilik adına varılabilecek noktaların sınırsızlığından kaygı duyamamak elde mi?

***

Aynı haberler içinde bu kez İsrail siyasi erkinin gücü ile Filistinlilere kitlesel olarak yaşatılan insanlık dışı işkencenin haberini, kuşkusuz ortak insan hakları evrensel kaygılarını da katmış olarak ülkemizin gerçekten 80 milyonunu kapsar ölçekte paylaşabiliriz.. Mescidi Aksa’da bayramın ilk günü Filistinlilerin gazlı, bombalı, plastik mermilerle vurulmaları, çok sayıda yaralı, polis şiddeti işkencesine hedef olarak dağıtılmalarının ilk eylemi değil.
Mescidi Aksa, Yahudiler ile Müslümanlar için ortak kutsal ibadet yeri. Göreceli barışçı siyasetlerin uygulandığı dönemlerde, kan akıtılmadan her iki kutsal inanç adına ortak ibadet yeri olarak kullanılmasının başarılması, hiç değilse kan akıtılmaması örnekleri de yaşanmadı değil..
Sorun emperyal çıkarların kirli çatışmacılığı, sıkışmalarında, siyasal İslam da içinde, tüm dinler adına şeriatın, en ilkel, en vahşi yorum boyutları ile inançların kullanılmasındaki sınır izan tanımazlıkta.. Bilimsel, felsefeye dayalı tarihsel gelişim süreçlerinin matematiksel çarpıcı sonuçlarına göre halkları, ırklar ayrımcılığı üzerinden kırdırma tuzaklarıyla çatışan tarafların birkaç yüzyıllık kayıtlarına birden varılırken, dinler üzerinden çatıştırmalarla birkaç bin yıllık, çağdışı kanlı hesaplaşmalar, kayıplara sürüklemenin örnekleri söz konusu olabiliyor..
İnsan hakları, hukuk adına yola çıkılmış gibi yapılıp, kör inanç adına şeytana pabucunu ters giydirme sanatının örneklerini yaratmada nasılsa sınır, izan yok.. Kuşkusuz kaybeden çoğunluğun, aynı ibadet yerini, kasabayı, kenti, bölgeyi, ülkeyi, dünyayı paylaşmayı beceremeyenlerin, çoğunluğunun şeytana uyup, sürü gibi emperyal kirli çıkar odaklarının, otorite, diktatörlerin kurdukları tuzakların peşinden sürüklenmelerinin, kayıpları gerçeği ile yüzleşiliyor..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bayram benim neyime? 9 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları