'Okulumu Gasp Etme...'

07 Temmuz 2012 Cumartesi
\n

\n

Halkevlerinin örgütlemesinde, Milli Eğitim Bakanlığının “4+4+4” uyguluması mağdurları öğrencilerin aileleri, okul aile birlikleri, eğitim emekçileri, çeşitli sivil toplum örgütleri bir araya gelince; büyük bir öğrenci kitlesi, aileleri için eğitim hakkının çokboyutlu gasp edilmesi tablosu ortaya çıktı. Çalışan anne-babaların çocukları için yaşamsal değerde tamgün okullarının kapatılması, imam hatiplere verilmek üzere donanımlı çok sayıda okula el konulması, anaokulu ya da pedagog, uzman öğretmen elinde olması gereken 6 yaş altı çocukların geleceklerini karartacak bir zorunlu eğitimle karşı karşıya bırakılmaları gibi, ülke çapında sayıları milyonlara varan öğrencinin var olan eğitim haklarının, bu hizmetleri vermekle yükümlü Bakanlık eliyle gasp edilmesini getiren bir dizi karar, uygulama gündemde... Farklı gerekçeli mağdurlar için ortak hak arayışlarını da gündeme getirecekEğitim hakkımı gasp etme”, “Okulumu geri istiyorumkampanyaları, örgütlenmeleri, kamuoyunda haber olamasalar çeşitli eylemlerle hızla yaygınlaşıyor...

\n

Bakanlık, milli eğitim müdürlükleri, okul yönetimleri, yaz tatilini tepkileri yatıştıracak fiili bir duruma dönüştürebilmek üzere; itirazlara muhatap olmayarak başvuru kapılarını kapatmak, yazılı verilmiş başvuruların yanıtlarını yeni öğretim yılına ertelemek, itirazcı aileleri çocuklarının eğitiminin devamı adına istenen doğrultuda dilekçe imzalamaya zorlamak yöntemlerine başvuruyor. Çocuklarının çok yönlü eğitim haklarının gasp edilmesine karşı hak arayan öğrenci ailelerinin yaşadıklarına ilişkin verdikleri örnekler, birbirinden çarpıcı, keyfi, hak-hukuka, kamu eğitim hakkı, devlet-bakanlık yükümlülüklerine aykırı baskı, şiddet örneklerini de veriyor...

\n

Halkevlerinin Eğitimde 4+4+4ü durduracağızTürkiye kampanyası, Eğitim Hakkı Meclisi olarak çok değişik kesimlerden mağdurlar ve sorunlar için birlikte dayanışma içinde çalışmaların sürdürülmesini öngörüyor. Dün yapılan ilk ortak değerlendirme toplantısına katılan, öğrenci aileleri, sivil toplum örgütlenmelerinden söz alanların tanıklıklarından, ortaya çıkan çok çarpıcı olumsuzlukların, bakanlık uygulamalarının kimi örneklerini yerimiz elverdiği ölçülerle sizlerle paylaşıyoruz...

\n

***

\n

Kentin varoşunda yeni yerleşim bölgesindeki tek okul imam hatip eğitimine tahsis edilince, bölgenin ilköğretim çocukları, aileleri için, zorunlu imam hatip eğitimini seçme ya da ciddi paralar harcayarak başka bölgelerdeki okullara taşımalı gitme seçeneği kalıyor... Bu okulun açılabilmesi için yıllarca emek veren, aralarında para toplayan, dört duvar olarak kendilerine teslim edilmiş okulu tüm gereksinmeleri ile donatmış olan bölge halkının katkıları ile bakanlık, harcama yapmadan imam hatip okulu kazanmış oluyor. Yetmiyor, bölgede başka yerleşim merkezlerinde inançları gereği imam hatip okulu isteyen yerlere değil de Alevi ağırlıklı yurtaşların yaşadığı bu bölgeye imam hatip okulu açılması ile bölgede yaşayanların inançları ile alay ediliyor... Söz konusu okulun açılmasında yıllarca çalışmış derneğin yazılı şikâyetlerini bakanlık, müdürlük muhatap bile kabul etmiyor.

\n

Çalışan anne ve babaların can simidi, tam gün eğitim yapan okullar ile etüt ve beslenme okulları zaten parmakla sayılacak kadar azdı. Oysa Milli Eğitim Bakanlığının yazılı tüm karar ve raporlarında hedef, tüm okulların tamgün olmasıdır. Şimdi dindar ve kindar gençlik yetiştirme uğruna yapılan, önce bakanlık çalışması olarak bile gündeme gelmemiş, elbette ön hazırlıklardan yoksun, oldubitti yasa değişikliği, yeni ders yılı için içinden çıkılmaz bir kaosu üretmekle kalmadı, tam gün eğitim yapan okullara el konuldu. Böylece işlerinden olmadan çocuklarını okutabilmek uğruna bu okullar çevresinde toparlanmış çalışan-anne babalar ortada kaldı. Ya işlerinden olacaklar ya da yarım gün okul dışında kalacak çocukları için paralı bakıcı, yuva çözümleri yaratacaklar. Tabii paraları varsa... Çok çaresiz kalmış bu gruptaki aileler en hızla örgütlenip, bakanlık uygulamasına karşı protesto eylemlerini düzenleyenlerin başını çekiyor. Doğal olarak bütün kapıların kapanması, yoka sayılarak haklarının gasp edilmesi Bakanlık uygulamalarının en çarpıcı öykülerini onlar anlatıyorlar...

\n

6 yaş altı çocuklarını okula vermeye zorlanan aileler açısından ana sorun, çocuklarının özel durumları için, bakanlık yükümlülüklerine ilişkin en küçük bir bilgi verilmeden, ortam yaratılmadan, kayıt yapma zorunluluğu ile yüz yüze kalmak. Bilimsel olarak anaokulu çağındaki bu çocuklar için ilkokula kayıt zorunluluğu getirilirken ancak oyunla öğretim yapılabilecek çağdaki bu çocuklar için özel pedagog, özel eğitim koşullarına ilişkin ortada somut atılmış tek bir adım, verilmiş güvence yok. Aileler sorularına karşılık sadece kayıt yaptırmazlarsa yasa gereği cezalandırılacakları tehdidi ile muhatap olduklarını belirtiyorlar.

\n

Kayıt sisteminde çocukların gideceği okullar belirsiz. Ailelerin katkıları ile donatılmış eğitime en elverişli okullar imam hatiplere tahsisli... Türkiye böyle çağ atlıyor...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları