Öngörü...

05 Kasım 2013 Salı

Yunan Felsefe Birliği başkanı profesörle Balkan

Felsefeciler Kongresi’nde karşılaşmıştık.

Yugoslavya’nın emperyal sistemi ayakta tutan

ırkçı ve dinci ayırımcı tuzakların eseri olarak, iç

savaşların ardından nasıl dokuz ayrı devletçiğe

dönüştüğü, Avrupa’nın içinde nasıl bu kadar ağır

boyutlarda iç savaş, katliamlara seyirci kalmanın

ötesinde izin verildiği.. üzerinden analizlerde ortaya

çıkan felsefecilerin öngörüleri yelpazesinde görüş

birliğinden sonra Yunanistan’a ilişkin gelecek

öngörülerini şaşkınlık ve kaygıyla dinlemiştim..

AB’nin, zengin kuzey dünyasının büyük ekonomik

krizi daha gündemde değildi. Yunanistan

AB üyeliğini yakalamış olarak uzaktan çok parlak

günlerini yaşıyordu.. Yunanlı Başkan ise “Biliyor

musunuz yakın bir gelecekte biz Yunanistan’da

da gettolaşmış olarak ırklar ve dinler üzerinden

birbirimizi kesip biçmeye başlayabiliriz.. İçten

içe öylesine hızlı bir ötekileştirme, cepheleşme

yaşanıyor ki.. Kriz kapıda, gelmesiyle çok şey

değişecek..” diyordu. Kuşkusuz ülkesinde yaşananlardan

geliştirdiği, bir felsefecinin savunduğu

değerleriyle onaylamak istemediği ırçılık ve dincilik

üzerinden ayrımcılığın ürettiği toplumsal tehdit

boyutlarını anlatmaya çalışıyordu. İnsan haklarının

çerçevesi temel hak ve özgürlükler dışına çıkılarak

özgürlük adına ayrımcılık tohumlarının ekilmesiyle;

barış içinde birlikte yaşam koşullarının ortadan

kalkması bağlantılı olabilecekleri öngörürken,

ırkçılık üzerinden oynanan oyunlarla toplumların

bir çırpıda yüzlerle, dincilik üzerinden de katlanan

yüzlerle yıl geriye, çağdışına çekilmekte oldukları

gerçeğinin altını çiziyordu..

Hafta sonu kimi sınırlı haberlerle bizde geçiştirildi..

Yunanistan’da sürpriz biçimde büyüyen,

radikal eylemleri ile de dikkat çeken ırkçı partiden

iki kişinin öldürülmesi ile sokaklara taşan yeni

protestolar, çatışmalar gündemdeydi.. Görüntü

kareleri ağırlıklı birkaç yıldır Yunanistan için olağan

hal olan sokak protestoları, polis çatışmaları

biçiminde de olsa çok farkı bir boyuttaki toplumsal

gelişmelerin, sıçramanın, Yunanlı felsefecini

öngörüleri doğrultusunda sahneye konulmasını

çağrıştırıyordu. Makedonya’da Atatürk’le ilgili

sempozyumda bizim büyükelçilikten dinlediklerimle

de çok çakışıyordu. Elçilik yetkilileri İktidarlarının

Balkanlar politikasının eski Osmanlı kültürel

bağları, en çok da din kimliği dengeleri üzerinden

yürütüldüğünün altını çizerlerken, “Kaygımız bölgedeki

büyük ekonomik krizlerin, parçalanmaların

getirdiği çaresizlik içinde, sürpriz ırk ve din eksenli

yeni ittifaklarla tamamen öngörülmüş projeler dışı

yeni ittifaklarla yeni devletlerin oluşmasına kapıların

açılması.. Bizim Makedonya, Kosova üzerindeki

olgulara dayalı öngörülerimizin çalışmalarımızın,

Yunanistan’daki yeni ekonomik krizler bağlantılı

yeni bölünmeler odaklarla, farklı Makedonya-

Yunanistan bölge ittifaklarına, bölünmelerine yol

açması..” demişlerdi..

***

Balkanları bir yana bırakalım, bizim için çok

daha yaşamsal, güncel Kürt açılımı, demorasi

paketi projesi, Suriye politikaları üzerinden son

hızlı gelişmeleri, güncel, önemleri boyutlarında

izlemeye çalışalım.. Partiler kadın sözcülerle

Meclis’te türban üzerinden yaklaşımlarını kamuoyunu

etkilemeye yönelik en çarpıcı vurgulamaları

ile yaparlarken kayıtlara geçen bir önemli vurgulama

yok sayıldı. BDP Nusaybin kadın belediye

başkanının açlık grevinin “sınırın kapatılmasını

protesto” gündemli Meclis kayıtlarına geçmesi

önemli değil mi? O günden bugüne İktidarlarından

hiçbir açıklama gelmemiş olması, daha

bir dikkat çekici. BDP’lilerin sıkı tutulduğu için

sağlık sorunları da yarattığı bildirilen açlık grevini

destekleme eylemleri polis güçlerince engellenirken,

parti ağırlığı konularak yeni desteklerin

yapılması gündemde. Biz görmezlikten gelsek

de açılım üzerinden bilemediğimiz anlaşmalar

çerçevesinde yeni uyuşmazlıklar, pazarlıklar ya

da çatışmacı yeni gelişmeler gündemde..

Zaten sınırın öteki yakasından sınır tanımayan

kurşun- mermilerin sekmesi, ölüm ve yaralamaları

ile Suriye Kürtleri ile Suriye’deki radikal İslamcı

ağırlıklı oldukları söylenen El Nusracılar arasındaki

çatışmaların yeniden acımasız boyutlarda şiddetlendiğini

biliyoruz. Esad’ın Suriye Kürtlerinden yana,

Erdoğan’ın dolaylı da olsa karşıtları '64estekleme

çerçevesinde ötekilerin yanında olduklarının yeni

haberleri, somut bilgileri cabası.. Uzun yıllar sınır

ötekilere açık tutulmuşken, şimdilerde Suriye

Kürtlerine dönük mü kapalı tutuluyor ki, sınırın

açılması istemi ile açlık grevi, destekleme eylemlerinin

yapılması gereği duyuluyor.. Kim kiminle,

kimden yana, kime karşı..

Bir başka altı çizilesi gelişme Kuzey Irak’ta yapılması

öngörülmüş, dört ülkenin Kürt hareketlerinin

buluşması, her ülkenin öznel koşulları için ortak

çözüm ilkeleri belirlenmesi toplantısının bir kez

daha ertelenmesi. Irak Kürt yönetiminden yapılan

açıklamada, bölge dengeleri, hızlı gelişmeler

karşısında toplantının ertelenmesinin bir gereklilik

olarak ortaya çıktığı bildiriliyor. Aynı süreç içinde

Türkiye’deki Kürt siyasi hareketi adına ABD’de

yapılmakta olan görüşmeler de var..

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları