Ötekileştirmenin dayanılmaz akıldışılığı

17 Temmuz 2020 Cuma

Virüs yasaklarına, sağlık gerekçeli güvenlik önlemlerinden yararlanmada, 15 Temmuz’un bu yılki etkinliklerinin programlarının maratonunda, hele de canlı yayınlarında, dünya ölçeğinde darbeye karşı direnmiş tek lider Erdoğan, Tekadam pazarlanmasında ipin ucu öylesine kaçırıldı ki.. 15 Temmuz’da, kuşkusuz Erdoğan’ın direnme çağrısı ile kendilerini ölümüne sokaklara atmış olan, çok farklı toplumsal kesimler, ülkeseverlerden.. Ülkenin bağımsızlığını savunan, ötesinde Amerikan emperyalizmi ağırlıklı pazarlanmış FETÖ’cü darbeye karşı, antiemperyalist, ulusal bağımsızlıkçı, Mustafa Kemal’in askerleri de içlerinde her kesimden sınıftan halkın direnişi gölgelendi..

Yine kuşkusuz yeri geldikçe etkinliklerin her birine dönük ayrıntılı değerlendirmeler yapan, yaşananların içyüzüne de tanıklık etmişlerden dinlenen canlı tanıkların aktarımlarında, isim isim ölenlerin öyküleri, yaşayanların canlı anıları da aktarılırken, yine dünyada yaşanan bu türden sivil darbe tuzaklarında, bu boyutlarda bilinçli, yürekli halkın her kesiminden yürekli duruşunun örneklerinin görülemediğinin de altı özenle çizildi.

Bir adım ileri Yenikapı ruhuna ülkemizin günümüzde daha da çok gereksinim duyacağı sorunlar yumağının içindeki gelişmelerden, en çarpıcılarına ilişkin en güncel, yürek yakan yeni tehditler, yaşanan yeni acılardan.. Suriye, Ortadoğu, Libya.. yeni şehitler de içinde örneklerle, ülke çapında kenetlenme çağrıları yapıldı.. Şehitler ve gazilerimiz üzerinde kenetlenme söylemleri, çağrıları nasıl oluyorsa oluyor, eğiliyor, bükülüyor..

Millet cephesi adına ortak algı oluşturma, güdüleme stratejileriyle, en beylik söylemle Meclis’te milletvekillerinin, sokaklarda halkın kenetlenmesi sayesinde, FETÖ’cü darbenin, 15 Temmuz’un kırılması, büyük olasılıkla Başkan Erdoğan’ın canını da alma pahasına düzenlenmiş, başarısızlığa uğratılmış, yarım kalmış kanlı darbenin sonrası; yürünmesi seçilmiş yollarda “Ötekileştirmenin dayanılmaz akıldışılığı” ile yaratılan ve inatla yürütülmek istenen 20 Temmuz ruhu ile atılan adımlardaki sorumsuzluklar, akılsızlıklar, haksızlıklar, hukuksuzluklar, hak ve adalet düzeninde açılan yaralar sarılmıyor..

***

Geçmiş yılların 15 Temmuz etkinliklerinde hiç değilse sokaklara çıkmış, canlarını vermiş, gazi olmuş, bedel ödemiş halktan kitlelerin katılımlarından gelen bir doğal denge vardı.. Bu yıl zorunlu virüs gerekçeli soluksuz sürdürülen teksesli, tek yanlı toplumu güdüleme operasyonlarında ipin ucu öylesine kaçırıldı ki.. 15 Temmuz’un ortak paylaşılması yolnda en sıradan bir el uzatılmayan, akla sığmayacak suçlamalarla hedef tahtası yapılan tüm muhalefet partileri, liderleri en ağır suçlamalarla karalanmanın ötesinde, varlıkları ile yok sayılmalarıyla bile yetinilmeyerek, soluksuz ulusal duruşa çomak sokmanın ötesinde, ulusal birliğe, çıkarlara zarar vermekle suçlanıyorlar..

Gülen cemaati döneminin yolu, taktikleri birbir atlanmadan yürünen tek yanlı haksız, hukuksuz, en sıradan hak arama, muhalefet yapma yollarını tıkayan.. O günlerden günümüze, dünyada bir örneği olmayan partili başkan, Tekadam, Saray rejimi modeli üzerinden, haksız, hukuksuz icraatlarla, bırakınız Millet cephesi partilerinin Meclis’teki varlıklarının tanınması, Meclis’in gerçek yasal düzeni içinde çalıştırılmasını, dişimizi kıracağımız tek örneği yaşanamıyor. Sandıktan çıkmış oylarla gelmiş belediyeler yönetimlerinin en sıradan işlevlerini yürütmelerinin önlerine izansız, haksız, hukuksuz tuzaklarla, şeytana pabucunu ters giydirecek taşlar örülüyor.

“Herkes Tekadam rejimine biat etsin, yoksa yanar..” üslubu 15 Temmuz günü ve gecesi katlanmış olarak sürdürülen güdüleme operasyonlarında, zaman zaman ipin ucu öylesine kaçırıldı ki.. Şaşkınlıkla gecenin bir saatlerinde en azından sinema, müzik saatleri ilan edilmiş, vazgeçilmez sayılan kanallarda bile, tekmili birden tek yayın, sahibinin tek sesi yayınlara tanıklık etmek zorunda kaldık. TRT ipin ucunu öylesine kaptırmıştı ki kanalların logolarını bile kullanma gerksinimi duymadan, TRT 2 benzeri kanallarının bile kullanmaktan vazgeçmiş, kanalların birleştirildiği yayın akışlarına geçmişti.

Acaba bir meraklısı araştırma kurumu çıkmış mıdır ki.. 15 Temmuz günü calı yayınlarının toplam izlenebilirliğinin sonuçlarını araştırmış olsun.. Daha gerçekçi bir sorgulamayla, erken seçim hesapları varsa, yıldırma, umutsuzlukla eski oylardan kaçanlar yerine, yeni en çaresizlerden oy devşirme hesaplarında, akıldışı bir siyasal başarı kazanma düşleri olanlar, akıllarını başlarına devşirmeyenler hâlâ var mıdır?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bayram benim neyime? 9 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları