İpin ucu çoktan kaçtı. “Seçim ortamında olur.. Bazen gerilim, haksız hakaret, suçlamaların dozu kaçar.. Zaten toplumsal barışı fazlası ile tehdit eden gerilimler tırmandırılmış olur..” denemeyecek noktayı, tehdit sınırlarını çoktan aştık. AKP-BDP oy paylaşım kavgasında, MHP’yi barajın altına düşürme hesabında seçim süreci şantajında, bıçak sırtında gibi durulamayacak noktalardayız..

Tehdit, şantaj tırmandırılışında demokrasilerin seçim kampanyalarında hoşgörülü kabul edilebilecek, affedilebilecekler sınırlarını unutun.. Türkiye’nin, halkımızın geleceği, güvenceleri, insan hakları, hukuk, demokrasi sınırlarını umursamayan her türden kirlilik, suç, belden aşağı vurmalarda pervasızlık, sınır tanımazlıklar almış başını gidiyor.. Tehdit, şantaj, kirli oyunların araçları, boyutları ortalıkta.. Komplo senaryoları da işin içine girince, haklılık payı yüksek suçlamalar ile haksız suçlamalar tersyüz edilebiliyor. Doğrusu gerçeklik payı olan suçlamalar ile gerçeği tersyüz edenler bu kadar kolay birbirine karışınca tehdit, şantajın suçluları üzerinde söz söylemek, senaryo yazmanın da çok fazla inandırıcılığı, anlamı kalmıyor..

***

Kendi adıma akıl sağlığımı korumak, gerçeğe en fazla yaklaşabilmek adına tehdit ve şantajların suç odaklarına ilişkin gerçek ya da komplolara yanıt bulmaya çalışmaktan çok, kime yaradığına bakmanın daha anlamlı olacağını düşünüyorum. “Tehdit ve şantajdan yararlı çıkan taraf tehdit, şantaj suçlarının sorumlusu olmasa da, birileri çok fazla önem kazanan bu seçim sürecinde, adı geçen lider ve partiye oy kazandırmak adına suçu işliyordur” diye bir sonuca varmanın daha işe yanayacağı kanısını taşıyorum. Bir derdim daha var: Biz seçim ortamının da gerilimi ile en sansasyonel gündem üzerinden sorularımıza yanıt ararken gerçeği sağlıklı görebilme yetimizi de tüketiyoruz. Türkiye uzayda değil. Olup bitenleri dünyada olup bitenlerin bütünü içinde görmeye çalışmaz, neden-sonuç ilişkilerinde sağlıklı ilişkileri kuramazsak daha çok çuvallamaya mahkûmuz. Hele de dünya dengelerinin alt-üst oluş sürecinde Ortadoğu gelişmeleri, Türkiye’nin gidişine, emperyal çıkarlar adına büyük roller yüklenmişse.

***

Tamam Başbakan Erdoğan başkanlık sistemine kafayı takmış, olamazsa anayasa değişikliği ile iktidar gücünü, sınır tanımaz ölçeklerde pekiştirecek seçim sonucuna takıntılı. Barajın kaldırılmasına sırtını döndü, cemaatler, aşiretler üzerinden ittifaklarına da güvenli Kürt oylarında büyük kayıplar olmayacağı hesabı ile MHP, kıyılardan oy koparma peşinde. MHP’nin barajın altına düşürülebilmesi, kaybedilebilecek Kürt oylarını riske etmeye değer. Seçim sistemi sayesinde çıkaracağı milletvekili sayısında anlamlı artışlar getirecek...

***

BDP, PKK üzerine gidilecek bir seçim kampanyası bu seçime yönelik hesaplara uygun düşüyor. Ancak son çatışmalar, cenazelerle, BDP, PKK lehine gelişen yöre halkını gönüllü gönülsüz içine alan direnişlerle yaşanan tırmanışı öngöremeyecek kadar basiretsiz olabileceklerine inanmak zor. İki dönem iktidardan sonra iplerin kontrolünün bu kadar ellerinde olmamasına, provokasyonlara karşı önlem alınamamasına, en çok da kendi provokatif çıkışlarına akıl ermiyor..

“Arap Baharı” diye anlamsız bir ad takılan, özü, enerji kaynakları ağırlıklı zengin topraklar üzerinde yaşadıkları halde, emperyal çarklar tuzağında, çok hızla yoksullaşan milyarlarla Müslümanın, ırklar-mezhepler-aşiretler-cemaatler-siyasal İslam-farklı şeriat yorumları... tuzağında birbirlerine kanlı kırdırılmaları batağında yaşanan sıcak savaşların payı yok mu? En son Suriye’de, Libya’da, Ortadoğu yeni paylaşım haritaları, Kürt sorununun çözümü hesaplarında Türkiye’ye biçilen roller nedir? Görmezlikten gelinebilir, hafife alınabilir mi?

***

Tamam MHP’nin seçimlerde barajın altına düşmesi en çok AKP’nin işine yarar. Artık kimsenin aksini savunamayacağı, seçim dönemine ayarlanmış paket halinde MHP’yi hedef almış şantaj kasetlerin, AKP sorumluluğunda devlet güçlerince sorumlularının ortaya çıkarılmaması hükümetin bilinçli suç ortaklığı değilse, çok ciddi zaafı olmalı... Bu nedenle MHP ve liderinin ilk kasetler ortaya çıktığında nasıl ki gereğini yapmalarını siyaseten onaylamış, doğru bulmuşsam, bu kadar planlı programlı, sırıtan dev şantaj karşısında reste rest son dakika çıkışları da siyaseten bana doğru gözüküyor.

Bahçeli’nin sorumluluğu üzerine alan, seçime kadar yeni şantajları yok sayacakları, gerisini seçmene havale ettikleri çıkışı zorunlu bir siyasi karar gibi. Seçime gün sayarken yönetim ve adaylıklarda ağır toplarını bu büyük şantaja kurban vermiş olarak baraj aşmayı denemeye kalkışmaları kumar olmaz mı? Şantajın ağır suç içeriği, kirliliği, iç, dış odaklı olabilecek boyutları, iktidarın suçluları yakalama sorumluluğu üzerine gitmekle ancak ayakta kalma şansları olabilir..