Keyfine, dilediğine göre af yetkisi uygulamalarından... Hukuksuzluk suçlarının yandaşlık ilişkileri içinde kapatılmalarına kadar ne ararsanız var. Yerel seçimlerdeki kayıplarının intikamının alınması yolunda ise haksızlık, hukuksuzlukların katlanarak uygulanıyor olmasına gelince de dur durak yok. Dayatılan cezalandırmaların gereğinin yerine gitirilmediği kararlardan sorumlu görülenler, soluksuz görevlerinden uzaklaştırılmaktalar...
Her gün yenileri eklemlenen sınırsız haksızlık, hukuksuzluk yağma düzeninin örnekleri öylesine çok, öylesine bir diğerinin kopyası hukuksuzluklar zincirinin içinde yaşanıyor ki. Birbirinden çarpıcı, olumsuz toplu suçlar, haksız gelişmelerin sağlıklı ayırdına varmak bile güçleşmiş oluyor. En trajikomik açıklamalar içinde, iktidarın ittifak içinde olduğu siyasal yapılar ile yetkin görevli kadrolarının açıklamaları içindeki çelişkiler, içten savrulmaların göstergeleri olarak karşımıza çıkıyor.
Çarpık bir soru ile örneklendirmek isterseniz, Arınç’ın son çıkışlarından kimi örneklere, Saray cephesinden ses çıkarılmamasına da bakarak, “Bu bir yandaşlık mı, yoksa eleştirel çıkış mıydı” sorusuna yanıt aramaya kalkışabilir, birbirinin tersi yanıtlar üzerinden tartışabilirsiniz.
***
Kürt sorununun çözülmesi, Öcalan’ın üzerinden çözüm arayışında öne çıkmış Devlet Bahçeli ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarına bir de Kürt tarafı cephesinden gelen açıklamalardaki çelişkileri katmaya kalkıştığınızda ise kafalar, gelişmelerin algısındaki çarpıklıklar çok daha da dikkat çekici olmuyor mu? İttifakın Kürt sorunları cephesindeki belediyelerin büyük çoğunluğunun kayyum yönetimine geçirilmiş olması gerçeği sadece bir ayrıntı, çelişki mi?
Onca çarpıcı, iddialı çıkışların ardından, sadece bir avuç teslim olan kişi üzerinden silahları yakılarak teslim töreni ötesinde henüz anlamlı bir geçişin yaşanamaması neyin nesi? Ortadoğu dengeleri üzerinden, Trump-Putin-İran- Çin-Suriye-İsrail- Hamas-Filistin-Katar-Suudi Arabistan... AB ülkeleri, Mısır dahası Libya öncelikleri ile emperyal dünya güçlerinin diğerlerinin de devreye girmeleriyle ortaya çıkan zikzaklı oyunların hesapları da eklemlenince, gidişler nerelere? Her günün güncel diplamatik gelişmeleri ile sınırlı haberlerden sağlıklı sonuçlar nasıl üretilebilir?
***
Kafaları daha da fazla karıştırmanın bize ne yararı olabilir? Önceliğimiz kendi sınırlarımız içinde yaşatılanlar üzerinde olmalı değil mi? Bizim içimizden, bize dönük olarak yapılan haksızlık hukuksuzluklar üzerinden yaşamakta olduklarımıza bakmak zorunlulğumuz yok mu? Ülkemizin içinde şu günlerin güncelinde, kamu işletmelerinin toplusözleşmeleri yok muydu?
Dünyada rejimi demokrasi sayılan ülkelerin hiçbirinde bir örneği olmayan, yasal düzenimizin içine oturtulmuş, adına “grev ertelemesi” denmiş, siyasal iktidarın dünya hukuklarında yeri olmayan bir yetkisi var ki? Canı istediği tüm grevleri yasaklıyor. Dünkü Cumhuriyetin orta sayfasının altında kocaman kocaman olarak gözlerimize sokulmuş. Cumhurbaşkanı kararı ile 22. kez grev ertelemesi adı altında grevlerin hepsi yasaklanmış.
İktidar, AYM kararlarına karşı yaklaşık 600 bin işçiyi kapsayan kamu sözleşmelerinde de ilk grev daha başlamadan 60 günlük süreyle grevleri ertlemiş. Hangi grev hakkı, hangi hukuktan söz açabilirsiniz ki?